Yok mudur babayiğit bir anket firması da kıysın parasına, yollasın anketörlerini sahaya “Sayın Ali Koç’un kalan iki sezonda takıma zirve yaptıracağına inanıyor musunuz” diye sorsun Fenerbahçelilere?..
Basit ve ucuzdur sonuçta. Sadece İstanbul yeter. Hatta Kadıköy bile eğilimi belli eder. Bir günde biter. Kapı kapı dolaşmaya da gerek yok; duysunlar, anket şirketi önünde kuyruk olur Fenerbahçeliler.
Siyaseti geçin, market rafına gofret koyarken bile anketlere yüklenilen bu coğrafyada, yokuş aşağı paldır küldür yuvarlanan koskoca Fenerbahçe’nin “yönetimi ve başkanı için nasıl bir kanaat sahibi olduğu” an itibarıyla bilinmiyor Fenerbahçe çoğunluğunun.
Başkan’dan “yarın umutları” ise hiç bilinmiyor. Tahminler, dedikodular, homurtular o kadar.
İsraf gerekmez… Ali Bey’in bugüne kadarki başarılarını sormaya gerek yok!.. Onu biz görüyoruz, istatistikler yazıyor, Fenerbahçeliler yaşıyor acı acı. Konu, dünün notu ve Fenerbahçe’nin yarını. Sorun bakalım ne diyor kamuoyu; yine Başkan’ın kendisi midir bu çöküşün ilacı?
Sorun da bilelim; bizler Ali Bey’in günahını mı alıyoruz, “istifa” isteyen tribünler hakkını mı yiyor, “bir daha oy verirsem” diye başlayanlar tırsmış, rengini mi saklıyor?
Hadi medyayı, tribünü geçtik; Fenerbahçe’nin Divan üyesi akil adamları ne düşünüyor acaba? Yarım yamalak bilgimiz var ama belki bizim tanıdıklarımız müzmin muhalif!
Derken, Fenerbahçe, Başakşehir’e yenilmeden önce biri çıktı söyledi fikrini…
Sen misin söyleyen!
Aslında başkan olmak için yanıp tutuşan Hulusi Belgü’nün “Fenerbahçe’nin yakaladığı tarihi fırsatı” karalayarak kişisel çıkarları için bel altı vurduğunu ima etti “Fenerbahçe’nin yakaladığı tarihi fırsatın ta kendisi” sayın Ali Koç. Kızdı…
“Ne demek hava bulutlu, sen bana ördek mi demek istedin”!
Kürsüdeki hangi sözü hatalıydı, iftiraydı veya kastı aşmıştı sayın Belgü’nün?
Hangisi yanlıştı? Hangi olumlu gelişmeyi çarpıtıyordu?
Heyhat!.. Hepsi somut gerçeklerdi. Durum tespitiydi. Bir tek yorumu vardı Belgü’nün; o da “artık Ali Bey’in bırakma zamanı” !..
Kimse bilemez tabi Koç Yönetimi’nin yarın neler başaracağını. Sadece “geçmişte yaptıkları, gelecekte yapacaklarının ipucudur” şeklindeki genel/geçer mantık yürütmesinden yola çıkan nahif bir itiraz sayabilir, göz ardı edebiliriz sayın Belgü’nün konuşmasını.
Bardağa dolu tarafından bakınca, tribünlerin “istifa” haykırışı, Ali Bey’e “artık düzeltiver şu gidişi” yakınmasının slogana indirgenmiş hali belki.
Medya zaten her şeyi büyütür reyting ve tiraj peşinde koşarken.
Devam o zaman.
Lakin yine de diyorum ki; çıksın bir şirket, yapsın bir anket, elimizde kaynak olsun. Karnımızdan konuşmayalım. Fenerbahçeli, sayın Ali Koç’a inancını ve gelecekten umudunu yitirmemişse, hepimiz sonsuza kadar susalım.
Biz, tribün, Hulusi Bey; hepimiz.
Asıl konuşması gerekenler susmuyor mu zaten!
Mesela… Demokratik seçim sonucu yönetme yetkisi elinden alındığı andan itibaren, iktidar-muhalefet bağlamında kendisine konuşma / değerlendirme / eleştirme yetkisi otomatikman verilmiş olan Sayın Aziz Yıldırım nerede?
Üç sezonluk felaketin ardından tam da yeni bir umut sayılan sezon başı, yöneticilerini yanına dizip basın toplantısı düzenleyen ve Ali Bey’e “seni bu taraftarla göndereceğim” gibi okkalı laflar eden Aziz Yıldırım, şimdi neyi bekliyor çıkıp fikrini söylemek için?
Zamanı mı gelmedi, iş işten mi geçti?
Hani “darağacında bile son sözü olacak Fenerbahçe” her türlü hesabın üzerindeydi? İşte o “en üstteki” Fenerbahçe’nin “en altlara” inmesine ramak kalmış futbolun matematiğinde… Fizik, kimya sıfır zaten. Ne yapsınlar… Hoca bulunamıyor bir türlü. Hep “idareten”!
İşin beteri, körlemesine gidişin dümenindeki Başkan, hala çöküşün kendi hatalarından kaynaklarına inanmadığı gibi, “rotayı düzeltme görevinin” de kendisine düştüğünü düşünüyor.
Ne bize, ne tribüne ne de Hulusi Belgü gibi Fenerbahçe içinden yükselen itirazlara kulak asıyor.
Belki de Başkan’a “üç mektup yazması” gerektiğini damdan düşen eski başkanın söylemesi gerekiyor en başta.
Hatta eski başkanların…
Anlaşılır gibi değil!.. Sayın Ali Koç ile arasında seçim sandığı koyulurken, rakibinin başarılı olamayacağını sonuna kadar iddia eden sayın Aziz Yıldırım, rakibi denemiş başaramamış durumdayken sesini çıkarmıyor… Eş zamanlı olarak Sayın Ali Şen, belki seçilmesi için destek verdiğinden, belki temas girişimlerine dönüş olmadığından “ne hali varsa görsün” diyor.
Lakin durum vahim…
“Olmuyor” diyenin iyi niyetinden şüphe yaratarak geçiştirme aşaması geride kaldı. İster anket, ister arama konferansı, acilen “olmuyor” diyenlerin oranı ortaya çıkmalı. Belki Fenerbahçe’nin efsaneleri topa girer o zaman.
Hulusi Belgü örneğinde olduğu gibi “hem sayın Ali Koç’un hem Fenerbahçe’nin iyiliği için” Fenerbahçelilerden özveri ve cesaret bekliyor Fenerbahçe.
En başta, bir zamanlar bu kulübün mührünü taşımış olanlardan.