Fenerbahçe maça tipik bir “Erol Bulut” taktiği ile başladı. Topu bıraktığı rakip hücum ederken santra ile ceza alanı arasını on kişi ile doldurmak, önce durdurmak sonra kaptığı toplarla hızlı atağa çıkmak planı.
Anlamı “gol yeme, gol atma işini maçın sonuna bırak”!
İşe yaramadı diyemez kimse. Her şeyden önce Beşiktaş’a bildiği oyunu oynattırmadı. Çünkü kanatları da kapattı, merkezi de. Beşiktaş’a savunma arkasına uzun toplar atıp Aboubakar’ı işe koşmaktan başka çare kalmadı ilk yarının sonlarına kadar. Aboubakar’ı durduran ise maçın yıldızı Altay.
Beşiktaş’ın “bildiğini” oynayamamasının bir sebebi de Ljajic ile Josef’in hatta Atiba’nın topu eski maçlardaki gibi çıkaramayışıydı. Beşiktaş forveti topu almak için geriye geldikçe pozisyon zenginliği ve rakip kalede etkinliği düştü Beşiktaş’ın. Tempo lazımdı, onu da yapamıyordu.
Maçın golsüz biten ilk yarısında Fenerbahçe’nin oyun disiplininden uzaklaştığı kısa sürede iki dakika arayla Aboubakar ve Atiba’nın pozisyonları Altay’ın şık kurtarışları vardı. Fenerbahçe ise orta alandan kazandığı toplarla iki kere pozisyona girdi, Osayi ile Sangare’nin vuruşları gole dönmedi.
İlk yarının son beş dakikası, Beşiktaş’ın oyununu kabul ettirdiği süreçti ve maçın ikinci yarısına da aynı şekilde başladı ev sahibi.
Çünkü ikinci bölgeyi kalabalık tutan “Erol Bulut planını” bile doğru dürüst uygulayamamaya başladı Fenerbahçe. Zaten koca bir yarı gol yememek dışında işe bile yaramamıştı o plan.
Adeta kopan tespihin taneleri gibi dağınık hale geldi kötü de olsa bir planı olmayan Fenerbahçe.. İrfan Can durdu, Ghezzal ve Rosier’e geçit vermeyen Caner savunma ile sınırlandı. Gustavo zaten sakatlıktan döndüğünden beri eski çizgisini yakalayamamıştı. Samatta yok hükmündeydi.
İkinci yarıda üç dakika geçmeden serbest vuruştan gelen topa Vida uzandı ve Beşiktaş 1-0 öne geçti. Beş dakika sonra Aboubakar’ın müthiş şutu ve Altay’ın müthiş kurtarışı yaşandı. On dakika sonra aynısı bir daha tekrarlandı ve Altay’ın kurtardığı gol sayısı dörde çıktı.
Erol Bulut, yine “hamlelerine” başladı ve Sosa ile İrfan Can’ı, Thiam ile Samatta’yı, sakatlanan Serdar ile Tisserand’ı değiştirdi. Tabi hiçbiri gerçek anlamda hamle değil, sadece bir mevkinin adamını değiştirmekti. Yine de gol aradı Fenerbahçe. Çünkü roller değişti ve galip durumdaki Beşiktaş biraz Ljajic’in formsuzluğundan biraz yorgunluktan geri yaslandı.
Sergen Yalçın kötü günündeki Ljajic’i Mensah ile değiştirirken Erol Bulut bu kez elli metrelik sprint ile biten Osayi ve boş alansız boş adama dönen Valencia’yı kenara alıp, Ozan ve Ferdi ile “gerçek” bir hamle yaptı. Bireysel performanslara umut bağladı.
Tam da Kupa yorgunu Beşiktaş’ın fizik düşüş yaşadığı ve pas hatalarında zirve yaptığı süreçteki bu hamle, Fenerbahçe’ye Ozan’ın son dakika golü ile döndü. Bir dakika sonra kaçırdığı iki gol daha vardı vardı Ozan’ın.
Son düdük çaldığında herkes karlıydı. Hatta Galatasaray bile!
Beşiktaş farkını korudu. Lig sonuncusuna kendi sahasında yenildikten sonra ligin zirvesindeki rakibinden deplasmanda aldığı puan Fenerbahçe için bir tür “zafer” oldu!
Acaba olumlu mu?.. Çünkü sorunlara çözümler ertelendi yine.
Lakin “halının altı” doldu artık...