Beşiktaş futbol takımı, teknik direktör Şenol Güneş başta olmak üzere yarıda kalan yarı final maçına çıksaydı ne mi olurdu?..
Kalan 33 dakikada sahada yaşanacakları ve skoru asla bilemeyeceğiz... Ama kesin olan bir şey var; kupa macerası ile Fenerbahçe’nin oyun hamuruna dönen “Şenol Güneş ve Beşiktaş karizmasına” yazık olurdu!
Yenilerek, elenerek falan değil... Sahaya çıktığı anda...
***
Anlamayanlar için açalım:
Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş ve yedek kulübesi hakkında Fenerbahçe cenahından gelen tüm suçlama ve imaların gerçekliğini kabul etmiş, ortada bir tezgah varsa kendisi kurmasa bile fırsattan yararlanmaya çalışmış, bunun için de gerçeğe aykırı işlere girişmiş olduğunu “ikrar” anlamına gelirdi Kadıköy’e gelmek.
Neden?.. Kilit nokta Fenerbahçe’nin basın toplantısı. O toplantı ve oradaki suçlamalar olmasaydı, maçın kaldığı yerden tekrarı pekala olabilir, Beşiktaş itiraz etse bile katılabilirdi.
Lakin macun tüpten çıkmış paradigmalar değişmişti.
Artık, maç Fenerbahçe seyircisi yüzünden tatil edilmişse Beşiktaş’ın hükmen kazanması, aksine her kararda Fenerbahçe’nin suçlamalarında gerçek payı olması gerekirdi.
Beşiktaş’a “kaldığı yerden maça devam et” demek, “sen de az değilsin”den farksızdı... “Fenerbahçe boşa konuşmadı” ile eş değerdeydi.
***
Hatırlayın Fenerbahçe’nin itham ve imalarını?
“Başta Tolga, yedek kulübesi Fenerbahçe seyircisini taammüden kışkırttı ve olay çıkardı”.
“Şenol Güneş’in kafası yarılmadı”.
“Hatta çakmak falan da gelmedi, düşmesi, dikiş atılması maçı hükmen kazanabilmek için roldü”.
“Hastane tanıdık, rapor hatır işi”!
Bunlar yenilir yutulur şeyler miydi?
Yüz kızartıcı bir suçtan aldığı ceza ertelenip serbest kalan adam, şayet iftiraya uğramışsa, kurtulduğuna mı sevinir, yakasına yapışmış o lekeyi reddetmek için her riski göze alarak Yargıtay’a mı baş vurur?
***
Kupa’nın sadece finalini değil gelecek sezonunu da bir kalemde silerek çok daha büyük cezaya razı olmak “Beşiktaş’ın ayıplı işlere karıştığı” iddiasını kabul etmemektir ki, Beşiktaş’ı yönetenlerin kararı sonuna kadar doğrudur.
O sebeple önceki gece Fenerbahçe’nin sahada yalnız olması ve maçı hükmen kazanıp Kupa finaline yükselmesi eşyanın tabiatı gereğiydi.
Ama bitmedi... Bitmez... Artçıları olacaktır.
***
Çünkü Fenerbahçe’nin -içinde Şenol Güneş’i itham etmek de olan- tezlerini savunmak için sergilediği ve sonuçta istediğini aldığı olağanüstü stratejisine karşı, Beşiktaş’ın bunları çürütmek yerine kızmak/küsmek/”oynamıyorum” demek gibi ne kadar haklı olduğu konusunda hiçbir ipucu vermeyen bir tavrı kaldı geriye.
Beşiktaş’ın Kupa’dan ihraç edilmesinden çok daha vahimi, Şenol Güneş için dile getirilen “tiyatro oynadı” iddiası bundan sonra Demokles’in kılıcı gibi tepede ve daha uzun zaman sallanacak.
Şenol Güneş Beşiktaş’ta kalırsa, rakipler tarafından her maçta kullanılacak. Şenol Hoca Beşiktaş’ı bırakıp Trabzonspor’a gitse de orada can sıkacak.
***
Çare nedir?
Şenol Güneş’in konuşması... Dikiş meselesinin muhtemelen onun inisiyatifi dışında olduğunu anlatması.
Peki, Beşiktaş’ı çalıştırdığı sürece mümkün mü böyle bir şey?
Türkiye’de Beşiktaş’ı bir rakibini çalıştırırken de olası değil.
Bir ihtimal, Şenol Hoca yurtdışında bir takıma gidip, başarılı olup, birkaç sezon dönmeyeceği kesinleştiğinde ancak...
Yara iyileşir, önemli olan müzmin ağrıyı gidermek.