Yaşasın!.. Şenol Güneş fikstürden şikayet etti, Advocaat “şikayetin anlamı yok” dedi ve kucağımıza bırakılan nur topu gibi polemiğin çevresinde herkes safını belirledi!..
Derbiden önce “başpehlivanların” peşrevi sanki!
Bir tarafta “Hedef Avrupa ise onlar gibi üç gün arayla maçın altından kalkmamız gerekir” diyenler - ki, Federasyon’un ta sezon başlarken açıkladığı maç takvimine zamanında ses çıkarmayanların şimdi niye mızmızlandığı sorusuyla destekliyorlar tezlerini...
Diğer tarafta milliyetçi damarımızdan girerek “Sonuçta Fenerbahçe, Beşiktaş ve Osmanlıspor ülke futbolunu yücelten bir mücadele yapıyorlar; kazandıkları hepimize... Pozitif ayrımcılık hakları” tezini ileri sürenler...
Gerekirse üç takımın lig karşılaşmalarına “erteleme” getirilmesini bile istiyorlar “korumacılar”.
Tartışmayı lezzetli kılan, her birinin mantıklı cevabı olması yanı sıra tartışanlara sorumluluk yüklememesi ve işin dönüp dolaşıp Güneş ile Advocaat’ı “tokuşturmaya” varması.
“Ön derbi” yani.
“Oyun sürerken kural değişmez”cilere Avrupa’da kazanılan puanlardan her takımın yararlanacağı, Türk Futbolundaki değer artışının sokaktaki adama moral, futbola kaynak, futbolun içindeki itirazcılara bile kazanç olarak döneceğini hatırlatabilirsiniz pek ala...
Öyle yapıyor zaten “kanaat önderleri”.
Pozitif ayrımcılık peşindekilere ise handikapların futbol denilen oyunun parçalarından biri olduğunu ve buna göre kadro kurup önlem alanlar ile Ağustos Böceği gibi davrananlar arasındaki farkı ortadan kaldırarak adalete gol atacaklarını söyleyebilirsiniz.
Helal olsun size “adalet savaşçıları”!
Tam da Nasreddin Hoca’nın zamanı...
Duysaydı, herkese “sen de haklısın” der geçerdi.
İşin trajikomik tarafı ise “müthiş polemiğin” kahramanları Şenol Güneş ve Advocaat’ın tamamen “başka bir alemde” olmaları!..
Şenol Güneş’in “fikstürden yakınırken” niyet neydi biliyor musunuz?..
Savunma...
Muhtemel bir Fenerbahçe mağlubiyetine karşı gard alma.
“Nereye gidiyoruz” sorgulamalarına girişip bilardo jargonu ile toplara dokunmadan “brigolden” sayı alan Beşiktaş yöneticilerine, toptan sonra “geriye” giderek sayı alan kleps vuruşu ile cevap vermek...
Niçin şikayet eder bir hoca sık maçtan?
Kadrosunda rotasyonu doğru yapacak kadar eleman olmadığından; değil mi?
Yani Güneş’in niyeti sezon başlarken yaşananlara geri döndürmek için hafızaları tetiklemek ve talep ettiği mevkiler dışında her yere adam alındığını hatırlatmak.
Bugünkü duraklamayı kadro derinliğindeki eksikliğe bağlamak.
Advocaat ise Şenol Güneş’e değil sorulan soruya yanıt vermiş ve “şu saatten sonra şikayetin anlamı yok ki” demiştir herkesin bildiği gibi... Kendi açısından konuşmuştur.
Kim söyledi, niye söyledi, onu nasıl ters köşe ederim falan umurunda bile değildir.
Lakin Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinden önce iki takımın teknik adamları aynı konuda farklı görüş belirtmeleri bize yeterli.
Yeter ki uyandırsın milleti! Hoca Nasreddin vaaz verirken esneyenleri uyuklayanları görmüş; vaazı kesip “çayda dört ayaklı ördek gördüm” demiş.
Uğultu, gürültü, cemaat itiraza yeltenmiş.
Hocanın yanıtı; “vaaz veriyorum uyuyorsunuz, kuyruklu yalan uydurunca gözleriniz açılıyor”.