Yaşamın acımasız tezatları ile faciaları katlanılabilir kılan ilk ve en önemli refleks “sadece insanlara özel” empati sahibi olmak, paylaşarak kederin yoğunluğunu azaltmaktır. Yemyeşil çimenlerde oyun oynayarak zengin ve kahraman olanların, yerin yüzlerce metre altında ekmek ararken can verenlerle duygusal bağ kurması, üstelik bunu açıkça ortaya koyması, takdir edilmesi gereken bir duyarlılık, insani bir farkındalıktır. Her şeyden önce ısınmak için göğsünde “Bartın” yazılı siyah formalarla sahaya çıkan Fenerbahçelilere bu jestleri için “helal olsun” demek de bizim görevimizdir.
Hayat sürmek zorunda; Ankara’daki mücadeleye geçelim:
***
Artık gizlisi saklısı kalmadı; eksik maçına üç puan yazarsanız Fenerbahçe ligin lideri şu anda…
Kötü oynadığında, maçı domine edemediğinde bile üç gol atıp kazanabiliyor çünkü. Taktik midir, yorgunluk mudur bilinmez deplasmanda miskin ve tatsızdı Fenerbahçe. Oyunu daraltmayı beceremese skor da değişik olabilirdi ama neyse!
Müsabakaya 1-0 önde başladı Sarı-Lacivertli takım… Üçüncü dakikada soldan bir serbest vuruş kazandı ve duran top organizasyonunda son dokunan Batshuayi oldu. Duran topu en iyi değerlendiren takımların başında zaten.
Hemen ardından önde basan, tempo yapan Fenerbahçe gitti, yorgun mu rehavet içinde mi yoksa öne geçtiği için mi rahatladı bilinmez, düşük tempolu adeta bitse de gitsek duygusu içinde bir Fenerbahçe geldi. Savunmadan zor çıkıyor, beşli savunmanın önüne üç kişi çektiği için kontratak yapsa bile önde çoğalamıyor, adeta aktif dinlenmede oynuyordu.
İkinci golü de İrfan Can attı ama aslında Ankaragücü kalecisi Gökhan yedi. Uzaktan gelen şuta elleriyle dokunup bacak arasına yönlendirdi şanssız kaleci.
İlk yarının ikinci yarısı tamamen Ankaragücü’nün gayretleri vardı. Sanki Ankaragücü ile Fenerbahçe yer değiştirmiş, dikine oynayan, önde baskı yapan, gol arayan hep Ömer Erdoğan’ın takımıydı. Ev sahibi oyuna ortak gibi gözükse de üretkenlik anlamında yeterli değildi. Ne set ne kontratak oynayabilen ne de önde top tutabilen Fenerbahçe’nin iyi yönü, uyguladığı ofsayt taktiği ve attığı iki goldü, o kadar.
Skorla sahadaki oyunun çok farklı olduğu maçta sahanın en iyi üç adamı deseniz, hepsi Ankaragücündendi. Bir tek şekilde izah edebilir ilk yarıyı Fenerbahçe; Fatih Terim’in söylediği gibi “resultante importante”!.. Tabela 0-2 yazıyordu çünkü.
İkinci yarıda Jorge Jesus, “futbol aynı zamanda izleyene keyif vermeli” sözünü hatırlamış olmalı ki, ileride top tutabilecek Pedro’yu alıp Batshuayi’i çıkardı. Uzun toplarda rakip stoperler arasında ezilen Valencia’nın yerine Rossi’yi, çok çalışıp yorulan İrfan Can’ın yerine en baştan beri boşladığı orta sahayı rakipten geri almak için İsmail’i koydu. Aslında maç Arda’yı istiyordu o sırada.Altı eksikle eli dara giren Jesus, maçın son dakikalarını elindeki bilgisayarda hesap kitap yaparak geçirirken Rossi ile üçüncü gol gelince olay bitti.
Önemli olan Ekim ayını kazanarak bitirmek… Başakşehir ve Rennes maçlarını dünkü Fenerbahçe ile geçmek mümkün değil çünkü.