Fenerbahçe henüz uçuruma yuvarlanmamıştı ama tam kıyısında tek ayak üzerindeydi Kasımpaşa maçına kadar. Ya düşecek ya geri atacaktı kendini.
Aşağı yuvarlanırsa çıkması en az bir sezon sürecekti.
Kurtuldu...
Peki hemen ayağa kalkıp koşmayı, rakiplerine yetişmeyi becerebilecek mi?
Kasımpaşa galibiyetinden o kadarı okunamıyor maalesef !..
Çünkü Kasımpaşa takımı Fenerbahçe’den çok daha kötü durumdaydı. Yatırımı kesilmiş, küçülmeye gitmiş, Rıza Çalımbay gibi bir marka ile yollar ayrılmış, adeta “düştün sen” telkini yapılmış bir takımdı.
Lig’de ilk üç maçını kazanamayan, Avrupa’da kötünün iyisini son saniyede zor güç bulan Fenerbahçe’yi ipten döndüren Advocaat’ın son maçtaki kadroyu yarı yarıya değiştirmiş olması, kadroya almadığı Salih’e fatura kesmesi değildi. Maçta galibiyeti getiren iki unsur vardı ve ikisi de sahadaki futbolcuların kafasındaydı.
Birincisi, ilk yarıyı ezip çiğnemeyi bir kenara bırakmışlardı.
İkincisi, oyunu değil skoru düşünüyorlardı.
Ne demek bu?..
Hazırlık paslarıyla vakit harcayıp, rakibin geçilmez duvarlar oluşturması yerine uzun toplarla savunmanın arkasına sarkmak. Gereken adamlar hazır zaten!
Fenerbahçe’nin henüz 11. dakikadaki golü de böyle geldi ve Emenike’nin pişirdiği pozisyonu Souza gole çevirdi.
Ardından Ozan ve Emenike’nin golleri ise geriye düşmüş ve bir gol şansı yakalamaya çalışan rakibe karşı uzun toplara devam ederek hızlı adamlarla kontrataklara girerek geldi.
Henüz ilk yarının sonunda, Fenerbahçe kadrosunu önünüze koyduğunuzda manzara güzeldi. Orta sahadan Souza ve Ozan gol atmış, forvette Lens iki asist yapmış, Emenike’nin ise bir golü bir asisti vardı.
Bundan iyisi can sağlığı diyenler de olabilir ama Fenerbahçe ilk 45’de çok net iki gol pozisyonu da vermişti kötü günler geçiren Kasımpaşa’ya...
56. dakikada ise Skrtel, Adem’i düşürmüş Tunay penaltıdan skoru 1-3 yapmıştı.
Fenerbahçe’nin “acil ihtiyaçtan” doğan “baskın değil skora dönük” futbolu sürdü gitti maç boyu.
Dördüncü gol ise gerçekten dramatikti. Advocaat tarafından oyundan alınınca üzülüp somurtan Lens sahanın kenarına yeni geçmişti ki, yerine giren Sow, Emenike’nin pasını Kasımpaşa kalesine gönderdi.
Tek sevinmeyen Fenerbahçeli Lens’ti... Oysa iki asisti ile çok güzel bir maç çıkarmıştı. Ama yetmiyordu ona ve sahada kalmak istiyordu.
Belki tuhaf gelecek ama Fenerbahçe’nin sadece ilk yarıda üç sarı kart görmesini de olumlu karşılıyorum ben, Lens’in hırsını da... Hatta bu olaylar Fenerbahçe galibiyeti kadar önemli.
Canlılar tepki verir; demek ki, Fenerbahçe’de her şey bitmemiş henüz. Bunlara attığı golden sonra kaleci Volkan’ın rakip kaleye kadar gidip Ozan’ı tebrik etmesini ve yüreklendirmesini de ekleyebilirsiniz. Sonradan giren gol sahiplerine İsmail de katılınca goller beş oldu. Lakin beş değil on olsa “bu iş bitmiştir, Fenerbahçe dönmüştür” demek zor. Çünkü her rakip Kasımpaşa değildir.
Kasımpaşa galibiyeti tam anlamıyla bir “geri dönüş” sayılmasa da Fenerbahçe adına bu sezonun zor durumdan kurtuluş ve “yola çıkış” tarihi olarak kayda geçebilir.