Göz gözü görmez mehtapsız gecede, sırtında vatan, kutsal emanet sınırı koruyan Mehmetçik, on yıl önce yarı boyunda karanlıktan korkan bir afacandı belki…
Kırkı çıkan bebesine on yıl önce seksek oynadığı mahallesinde ilk puset keyfini yaptıran anne, muhtemelen sözlü bile değildi o zamanlar; çocuk sayılırdı.
Pek çok sevip saydığımız, vatansever muhteşem insanlarımız sağdı.
Aziz Yıldırım’ın saçları henüz simsiyahtı…
Fenerbahçe yöneticileri ise Metris’e ziyaretçi olarak bile adım atmamıştı büyük bir olasılıkla.
Çok kötü zamandı… Fetö pandemisi “birinci pik”ini yapmak üzereydi.
***
Yediği kaba tüküren yalanla semiren sinsi terör örgütü, zehirli köklerini mübarek vatan toprağının derinlerine salmaya çalışıyor, Cumhuriyet’in ne kadar Anıt Çınar’ı varsa hepsini devirmeye uğraşıyordu.
Fenerbahçe, baltanın ucundaki “büyük ödüldü” melun örgüte.
On yıl önce 3 Temmuz’da düğmeye bastılar. Toplumu futbol ve taraftarlık üzerinden lime lime etme kumpasını başlattılar.
Ya sokaklara dökülüp direnmeseydi Fenerbahçeli?.. Ya Aziz Yıldırım ve arkadaşları boyun eğseydi? “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” diye haykırmasaydı? Bu ülke, bu fedakar halk, 15 Temmuz’daki “ikinci pik”e öylesine hazırlıklı olabilir miydi?
Sevin, sevmeyin… Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım kumpasa karşı direnişiyle Türkiye tarihinde özel bir sayfadır artık.
***
Bugün Mehmetçik olan çocuk, evlat sahibi genç kız, düzmece belgeleri sunan aptal veya ahlaksızları duydu/gördü, Fenerbahçe’nin “suçlu” olduğuna inandı belki on yıl önce.
Kimileri, işin içindeki hinliği/hainliği hissetti ama inanmak istedi.
Bazılarının işine öyle geldi konjonktür gereği…
“Kırılan” sadece Fenerbahçe’nin dalları, kesilecek olan gövdesi diye bir tutam tuzla koşanlar oldu çağın sportif katliamına…
Kulağının üstüne yatanlar da az değildi hani!
Allah var; bazıları hukuka ve mahkeme kararlarına uymak adına “gereğini yapmak” zorunda kaldı. Hukukun çiğnenip kanunların çarpıtıldığını kanıtlamak kolay mıydı?
***
Devletin polisi delillendirmiş, Devletin savcısı iddianame hazırlamış, Devletin hakimi de Aziz Yıldırım ve arkadaşlarını hapse tıkmıştı.
Fenerbahçe’yi “şikeci” ilan etmişti adalet.
Ne yapacaktı gardiyan?.. Aziz Yıldırım’a kapıyı mı açacaktı? Federasyon, devletin belgelerini talep eden UEFA’ya evrakları mı yollamayacaktı “düzmece olabilir” diye? UEFA eline gelen mahkeme kararını dikkate almayıp da ne yapacaktı?
Fenerbahçeli direndi, kumpası hissedenler bağrına taş bastı, hukukun işlemesini bekledi.
Açık söylemek lazım… İlkokul mezunu salya sümük vaizin pisliğinde boncuk aramaya kalkan saftiriklere söyleyecek bir şey yok. Kumpası kuran Baylokçu zevat da Haşhaşi tarikatı şeyhi Sabbah’ın fedaileri gibi “Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek” niyetiyle “kutsal” görevlerini yerine getiren kafası dumanlı adamlardı sanki!
Ki, hepsi için “hesap verme vakti gelmiştir” hatta geçmiştir bile; dönemin Fenerbahçe Başkanı ve bir numaralı mağduru Aziz Yıldırım’ın dediği gibi.
Kıyıda köşede saklananlar, iltisaklılar… Hesap sorulması gereken onlardır.
***
Peki, Fenerbahçe karşıtlığından veya artı bir kupa, biraz reyting, gündelik şöhret gibi aç gözlü çıkarlar uğruna, ülkeyi yakmaya çalışan meczuplara kuru odun taşıyanlar, aklı başına ancak 15 Temmuz kalkışmasıyla gelenler ne olacak şimdi?
Onlar, “helallik istemek” zorundalar Fenerbahçe’den.
Hiç kimse, kıt görüşüne ya da fırsatçılığına “UEFA bile kabul etti Fenerbahçe’nin şike yaptığını” falan gibi kılıflar geçirmeye, yanlış ata oynamalarını laf kalabalığına getirmeye kalkmasın.
Gelsin helallik alsın.
Terör örgütüne uzak, fakat her aksiyonu ister istemez örgüte yarayan zamanın sorumlularına gelince…
Onlar da helalleşilecek kıvamda!
Kumpası bu ülkenin polisi, savcısı, hakimi kurup bizim ve UEFA’nın önüne koymadı mı en başta? Sonradan Pensilvanya’dan emir aldıkları ortaya çıkmış olabilir. Lakin o sırada… Hepsi makbul adamlarken!.. İddianameler devlet adına yazılıp, kararlar millet adına verilirken kimin haddidir TC hukukuna aykırı davranmak?
Ortada hata varsa ki, yüksek yargı ile tescillendi; şimdi bu memleketi bile bile satmaya çalışanların değil, sadece yanıltılanların Fenerbahçe’den helallik isteme hakkı vardır. Ve hepsinin tam da harekete geçme zamanıdır.
Aksi halde, zekalarından şüphe etmek hakkımızdır.
***
Bu millet bıktı artık birbirine düşman olmaktan.
Hele futbol… Sadece bıkmadı, neredeyse battı.
Şimdi helalleşme, kucaklaşma zamanı. Fırsatı Yargıtay yarattı.
Hukuk “pardon” dedi Fenerbahçe’ye. Kime zor gelebilir ki, aynı şeyi tekrarlamak?
Devlet helalleşecek Fenerbahçe ile; zararını ödeyecek.
Rakip helalleşecek, hak verecek.
Fetö örgütünün cumhuriyet tarihimizdeki en berbat şey olduğunu idrak edenler hem helalleşecek hem de takdir edecek mücadelesini.
Kulağının üstüne yatanların, kumpasın rüzgarıyla yelken dolduranların, kumpası fırsat bilenlerin, suratları ifadesiz içten gülenlerin bir şey yapmasına gerek yok. Biraz utanırlarsa yeter.