Derbiden bu yana bitmek bilmeyen kavgada Galatasaray’ın üç büyük yanlışı var:
Futbol jargonuyla “yüzde yüz gollük üç pozisyonda ofsayta düştü”!
Birincisi, “raconu bozdu”!..
Bizim bildiğimiz, derbilerden sonra bahane yaratmak/çamura yatmak eylemi kaybeden camianın alışkanlığı idi. Hatta “hakkı” sayılır ve biraz da bıyık altından gülerek hoş görülürdü futbol aleminde.
Hem kazanıp hem rakibi suçlamak var mı?
Kadıköy’den üç puanı almışsın; bırak rakibin yakınsın. Yaslan arkana tadını çıkar zaferinin.
Tam tersi Galatasaray… Fena halde agresif.
“Hem galibim hem mağdur” formatında.
Neden?
Çünkü, seyircisiz maçın tribününden küfür yiyenlerin ve buna isyan edenlerin başında Fatih Terim geliyor. Bu sefer “kendini yalnız hissettirmemek” lazım Terim’e.
Yılların kurdu Fatih Hoca’nın bu kadar celallenmesine gelince… Başkan Mustafa Cengiz’in Arda’yı savunurken söylediği “aranızda hiç küfür etmeyen var mı” tespiti icabı “aramızda hiç küfür yemeyen de yoktu” ve Terim de hayatında ilk kez işitmiş olamazdı.
Ama geçmişte Ali Koç ile yaşadığı ve bir türlü küllenmeyen, ara transferde İrfan Can ile alevlenen tartışma var ya… Asıl sebep “Fenerbahçe’yi yakalamışken zora sokarak” bir tür rövanş almak. Galatasaray’ın “eş başkanı” Terim rotayı çizdi, yönetim tuzla koştu nitekim.
İkincisi, çok uzattı Galatasaray!
Fatih Terim, Fenerbahçe Stadı tribünlerinden şikayete maç başında başladı, maç bitti devam etti. Ardından sazı Başkan Mustafa Cengiz aldı. Bir konuştu yetmedi. Baktı ki, Fenerbahçe yanıt vermiyor; bir defa daha girişti.
Ya basireti bağlandı sandı Fenerbahçe’nin ya da en büyük rakibe çatarak en büyük reytingi almak şehvetine kapıldı.
Oysa, Fenerbahçe’nin suskunluğu tam da kendisi içindi. Geçirdiği sağlık sorunu nedeniyle Mustafa Bey’i suçlamak, eleştirmek üzmek istemiyordu Fenerbahçe.
“Ama bir yere kadar” dedi sonunda Ali Koç.
Üçüncü hata ise Galatasaray’a hiç yakışmayan şekilde “bire bin kattı”!
Bırakın Galatasaray’ı, ilkokulu geride bırakmış çocuklara bile yakışmaz bu abartılı şikayet alışkanlığı.
Nereden mi biliyoruz?
Fenerbahçe yöneticisi Metin Sipahioğlu’nun ortaya serdiği belgelerden anlaşıldı:
Derbiye girerken kimse bekletmemiş Galatasaray Başkanını… “Buyurun” demişler, kendisi “lider” olduğu için önce yönetimdeki arkadaşlarının girmesini beklemiş. Listedeki isimlerle içeri girenleri eşleştiren görevli falan “alınganlıkla hayal arası”. Gördük stat kamerasından. Ayıp olmadı mı?
“1907 şifresi” ile içeri giren Fenerbahçeliler, Galatasaray Başkanının kulağına çalınandan yarattığı “komplo teorisinden” ibaretmiş… Gelenlere soruyorlarmış “protokol tribüne mi yoksa 1907’ye mi” diye. Çünkü Protokol tribününün sorumluluğu Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nde. Yakıştı mı?
Galatasaray’ın “2000’den başlayıp 3000’e kadar yükselttiği” 1907 tribünündeki Fenerbahçeli sayısı birkaç yüz ile sınırlıymış. Fenerbahçe 250 diyor; hadi bilemediniz 400 olsun.
Az mı? Hayır…
Tribündeki ayakları sayıp ikiye mi böldün? Sayıyla ne işin var senin… On kişi olsa, küfür etse, küfür küfür. Dört işlemde abartma olur mu yani?
Dolu dedikleri localarda tek kişi yok mesela. Somut şeyleri eğip bükmenin adı ne? Sipahioğlu söyledi, biz tekrarlamayalım.
Bir de “Ali Koç’un emniyet mensuplarına küfür etmesi” gibi çok vahim olaya tanıklık etmiş Galatasaraylılar!..
Birincisi Ali Koç’un tarzı değil. İkincisi aritmetiği bile saptıranlara nasıl inanacaksın. Üçüncüsü, Emniyet mensubunun pısırık korkak olduğunu ima eden bir iftira.
Doğruysa bile size mi kaldı?.. Galatasaray Başkanı söyledi; “hiç küfür etmeyen var mı”!
Geçin bunları… Küfür varsa, Fenerbahçe tribünlerinin Terim’e veya Arda’nın Fenerbahçe’ye ettiği gibi belgeli olacak.
Bu arada bir yorumcudan duydum: “Arda’ya hiç yakışmadı” dedi. Yahu adam hastanede kurşun sıkmış, küfür ne ki.
Peki… Fenerbahçe sütten çıkmış ak kaşık mı?
Hayır. 250 kişi de olsa neden yarattınız tribündeki kalabalığı. Neden kontrol edemediniz ve sövüp saydılar. Neden kınamadınız, “benim küfürbazım iyidir” algısı yarattınız?
Sözün özü… Bir tarafın yanlışları diğer tarafınkini götürmez.
Herkes yaptığının bedelini ödesin.
Ama tespitler abartmadan, tribüne oynamadan, bire bin katmadan yapılsın.
“Bitsin bu kavga” mı?..
Şaka yapmayın!... Bu sahnede bu aktörler varsa, bu oyun aynı şekilde sürer.
Temennimiz kaşkollu formalı vatandaşlar dolduruşa gelmesinler.