Bizim zamanımızda sağlık, göç veya ailevi sorunlar nedeniyle eğitimini dondurup sonra kaldığı yerden devam eden pek çok arkadaşımız olmuştu... Hemen hepsi toparlanıp döndüler ve eskisinden başarılı oldular. Bugün yöntem daha da kolaydır muhtemelen.
Futbolda böyle bir uygulama var mı bilemem!
Varsa… Bıraksın seçimi falan koşup yeni sezon için rapor alsın Galatasaray…
“Mücbir” sebeplerini sıralasın -ki, haddinden fazla var-izinli sayılsın. Her sınavdan çakıp futboldan tamamen kopmak yerine bir sene derlenip toparlanmak daha mantıklı olsa gerek.
Şahane olur… Entrikacılar, tuzakçılar, başkan olmak isteyenler, arsalarda gözü olanlar, kulübün üzerinde tepinenler, rahat rahat icra-ı sanat eylerler, eteklerindeki taşları dökerler koca sene.
Şaka bir yana; bu nasıl kulüp… Daha doğrusu bu kadar kısa zamanda nasıl bu hale getirdiler acaba “en Avrupalımızı”? Alaturkanın bile raconu var. “Kafası kesik tavuk” ayıp olur; lunaparktaki çarpışan arabalar sahasına girmiş sarsak biri gibi koskoca kulüp.
Bir seçim ki, kimin katılacağı, kimin gönüllü olduğu, kimin kaytarmak istediği belli değil. Genel kurul yönetimi ibra etmiyor, Başkan Burak Elmas çıkıp şövalye gibi davranıyor. Biz alkışlıyoruz… O da ne?.. Başkan çoktan pişman olmuş doğrusunu yapmaktan. Yeniden aday olmanın çareleri peşinde. Tüm muhtemel başkan adayları birbirlerini kamuya açık şekilde yalancılıkla suçluyor ki, hangisi seçilirse omuzunda “yalancı apoletiyle” oturacak koltuğa.
Kim bilir; belki de hepsi doğruyu söylüyor!
Kulüpteki tartışılmaz güç ve en büyük güvence genel kurul üyeleri zaten paramparça. Tek dayanışma taraftarda şimdilik. Kalabalıklar bireylerden çok daha nahif çok daha yapıcı demek ki. Çünkü onlar bireysel çıkar peşinde değil!
Liseli/lisesiz diye kaynayan kazanın üzerindeki an itibarıyla kıymetini yitirmiş bir koltuğa tırmanırken topluca düşecekler kaynayan kazana. Ben günahsız taraftara yanarım!
Galatasaray’ın sahadaki durumu zaten bambaşka bir dram… Terim ağacına yaslanarak seçimi kazanıp ilk günahı işleyen ve ağacı kesmeye çalışarak yediği kaba tüküren Burak Elmas tarihin en hızlı iflas etmiş başkanı. İkinci günah “mahkemeye düşürmeyeceğim” dediği Galatasaray’ın hali…
Elde kalmış oyunu okuyamayan ve tek referansı antrenman performansı olan bir yardımcı hoca ile gönderilmesi gereken bir düzine adam.
Kim ne zaman yapacak, hangi otoriteye dayanarak? Ne hoca belli ne tünelin ucunda ışık var. Henüz tarihi saptanamamış seçim yapıldığında muhtemelen transfer bitmiş olacak. Gerçi bitmese de rakiplerin kampı başladığı tarihte kim hangi para ve hangi “nurlu ufuklar vaadi” ile yeni bir kadro kuracak?
Şarkıda diyor ya; “titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime”… Kimseye etmesinler şikayet… Şimdiden belli; gelecek sezona da aynı tas aynı hamam.
Galatasaray’ın elindeki en değerli güç odağı Fatih Terim, neredeyse şer odağı ilan edilmek üzere.
Neden? Aman uzak dursun mahkemeye düşmüş seçimden… “Birine destek çıkarsa dengeleri bozar” sanki denge diye bir şey varmış gibi.
Acıklı ve endişe verici Galatasaray’ın hali.
Yarınından ümit ise hiç yok.
Düşmüş Başkan’ın, başkan adaylarının falan yüreği elvermiyorsa Galatasaray’da üzerine vazife olmayan her işe maydanoz üye mi yok; yazsın bir dilekçe “sportif faaliyetlerimizi bir sene dondurmak istiyoruz” diye yollasın yetkili merciye.
Kurtarsın Galatasaray taraftarını belirsizlik ve geleceksizlik derdinden. Tepedeki Bizans entrikalarını izlemek, sahadaki yaşananlara üzülmek yerine nefes alsınlar hiç olmazsa bir sezon.
Köprüden önce son çıkış; Ağaoğlu
Trabzonspor’un şampiyonluğu mu?.. Kutlarım. Ama kaçınılmazdı. Sebebini dört yıl önce yazmışım; hala arkasındayım:
***
Hayatı boyunca tek kişilik Sivil Toplum Kuruluşu gibi insanların yardımına koşan Ahmet Ağaoğlu, Trabzonspor’u tarihinin en zor döneminde duymazdan/görmezden gelemezdi elbette.
“Madem ki, aday yok olağanüstü kongrede ben varım” dedi.
Don Kişot’luk mu etti, Ulubatlı Hasan’lık mı bilemem... Ama Trabzonspor’un şu sürecinde sadece “ben varım” demek bile kahramanlık kategorisindeydi.
Peki, başarır mı?
Yıllar önce, biz “yapmayın etmeyin” diye adeta yalvarırken “İstanbul kompleksli Karadeniz tayfasının” dolduruşuna gelip Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın transfer politikasını kopyalayan, verimli ve muhteşem altyapıyı derin dondurucuya tıkan, karşılığında ödeyemeyeceği borçlarla adeta batan Trabzonspor’u kurtaracak birkaç adam varsa, Ahmet Ağaoğlu onlardan biridir.
Yine de olmazsa ve geçen yüzyıldan beri Boğaz Köprüsü’ne bayrak asmak için yanıp yakılan Trabzonspor o köprüden atlayacak hale gelirse... Bilin ki, Ağaoğlu yeteri kadar gayret etmediğinden değil, Trabzonspor’un kendi içindeki düşmandan beter “akılsız dostlar” sebeptir.
Çünkü Ahmet Ağaoğlu yoktan var etme yeteneğine sahiptir. Pratiktir. Sorunlara odaklanmakta üzerine yoktur. Uzlaşmacı ve yapıcıdır. Bunu her el attığı spor branşında belgelemiştir.
Trabzonspor gibi temeli sağlam ama sağı solu yıkılmış, onarıma muhtaç bir yuva ne ki...
Tam destekten emin değilim ama engel olmasınlar yeter.
(10/04/2018 e.g)