Tam anlamıyla bir vize maçıydı Kadıköy’deki… Bir kere camia olarak “schengen vizesi” peşindeydi Fenerbahçe. Avrupa Ligi’nde oynama ihtimali tükenmemişti ve ancak Göztepe’yi mağlup ettiğinde sürebilirdi.
Fenerbahçe’nin ikinci vize talebi taraftardandı… İki sezondur kahrettikleri taraftarın yeni sezonda takımını aynı sevgiyle kucaklaması için hiç olmazsa sezon sonunu iyi bitirmesi gerekirdi. Hedefsiz Göztepe farklı bir galibiyet için biçilmiş kaftandı.
Başardı mı peki?
İlk vizeyi 2-1 galibiyetle ucu ucuna yakalasa da farklı galibiyet ile yeni sezon vizyonu yaratmakta fosladı Fenerbahçe.
Son “vize talepleri” ise kişiseldi ve futbolculara aitti…
Örneğin maçın ilk yarısında harika koşular, harika bindirmeler yapan, harika paslar veren Hasan Ali’nin Fenerbahçe yönetimi ve teknik kadrosundan “kalmak için” vize talebi vardı. Hasan Ali fırtınası bir devre sürdü ne yazık ki…
Sonra Ferdi… Onun vize beklentisi Şenol Güneş’tendi. Türk Milli Takımı’nda oynaması için kararı o verecekti çünkü.
Sezon boyu kötü performansını, hatalarını unutturmak isteyenler de vardı tabi.
Belki Fenerbahçeli futbolcuların bu hesapları ilk yarı yukarı taşıdı takımı, belki de eleği duvara asıp Süper Lig’den ücretli izne çıkmış Göztepe takımının henüz 20. dakikada sakatlanıp çıkan Serdar Gürler ile rakip kaledeki son şansını da kaybetmiş olması.
Maçın ilk yarısında kesin üstünlük Fenerbahçe’deydi.
Fenerbahçe nihayet büyük bir takım gibi başladığı ve 0-0’ı çok iyi oynadığı maçta hakem düdüğü ile birlikte Göztepe sahasına yerleşti ve kırk dakika boyunca çıkmadı. Son beş dakikada Göztepe’nin baskılarını ise ikinci golle cevaplayarak yine bir büyük takım refleksi gösterdi.
Önde basan, tempo yapan, hızlı oynayan Fenerbahçe idi ve tüm bunların ana sebeplerinden biri savunmadan kurtulup orta sahadaki gerçek yerine geçen Gustavo’ydu. Yazık olmuş onun stoper günlerine.
Tabi solda harikalar yaratan ve ilk yarı iki gol atıp Fenerbahçe’nin galibiyetine damga vuran Ferdi bu maçın vizesi cebinde asıl adamı.
Fenerbahçe yeni sezon için genç futbolcular arıyor ve alıyor ama Ferdi’ye bile yeteri kadar süre veremedi hala.
Olsun; maç eksiğine rağmen harika kumaşı ile sağ ayak-sol ayak demedi, sanat eseri gibi goller attı Ferdi. 78’de sakatlanıp yerini Jailson’a bırakana kadar formanın hakkını verdi.
Göztepe karşılaşmasının, transfer yapabilmek için Fenerbahçe’nin elindeki tek “menkul değer” olan Muriç’i “parlatma maçı” olacağını umanlar, hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü Muriç golcülük kadar görev adamlığını da benimsiyor ve atmaktan çok attırmaya odaklanıyor. İkinci yarı ise gol atmaya pek fırsat bulduğu söylenemez. Çünkü ikinci 45’e frenle başladı Fenerbahçe ve öyle tamamladı.
Neden?.. Üçüncü kez ilk on birde başlayan Tolgay, ilk yarıda güzel ara toplar çapraz paslar atsa da ikinci yarıda durunca Emre olaya el koydu ve Tolgay’ın yerine kendini soktu oyuna. Sakatlanan Dirar ile Zajc da değişti ve çok iyi bir gününde olmayan Ozan sağ beke geçti.
Fenerbahçe’deki bu değişim işleyen takımın ayarlarıyla oynadı, savunma dengesi bozuldu, Göztepeli Soner’in golü geldi. Ardından Tripiç’in kaçırdığı bir gol var ki, kaleci Altay’ın sonu olabilirdi. Ama ilerleyen dakikalarda Wilczek’in bir golünü sakatlanma pahasına önleyerek, diğerini havada uzayarak kurtaran Altay’a da söylenecek laf kalmadı. Fenerbahçe düştükçe Altay yükseldi.
Göztepe’nin maça ortak olması, Serdar Aziz’in kırmızı kart görmesi ile zorlanan, biraz daha gayret etse hedefsiz Göztepe’den yeni bir “Kadıköy kahramanı” yaratmak üzere olan Fenerbahçe’yi kurtaran Altay ve hakemin düdüğü oldu.