Lütfen eğri oturup doğru konuşalım ve 3 Temmuz kumpasına direnip dik durarak bu ülkenin damarlarından Fetö zehrinin temizlenmesi için ilk “kitlesel çoban ateşini” yakan, halk bilinçlenmesine bayraktarlık eden Fenerbahçe ile gurur duyalım.
Fenerbahçe’den önce de mücadele vardı ama bireysel veya meslek grupları düzeyindeydi, toplumu uyandıramadı.
“NE ŞİKESİ, MEMLEKET ELDEN GİDİYOR”
Evet… Başta ömrünü zindanda tamamlama riskine karşın tek geri adım atmayan Aziz Yıldırım, ardında biber gazı ve copa rağmen “işin içinde örgüt olduğunu” sokaklarda vurgulayan tüm Fenerbahçelilere saygı duymak, ülkesini seven herkesin boyun borcudur.
“Ne şikesi, memleket elden gidiyor” çığlığı 15 Temmuz’un en erken uyarısı değil midir?
Türkiye ilk kez Fenerbahçe direnişiyle anladı Fetö Örgütünün melanet ve sahtekarlıkta nelere kadir olduğunu; 15 Temmuz darbe girişimiyle emin oldu. Hala cımbız cımbız ayıklıyor satılmışları.
Adalet yerini buldu.
Hasarın telafisi hala sürüyor.
Fenerbahçe’nin açtığı 250 milyon liralık tazminat davası bu temizlik ve onarım sürecinde satır başlarından biridir.
Elbette çok daha feci dramlar/trajediler yarattı örgüt ama Fenerbahçe’ninki nicelik açısından en büyüğüdür. Ucu, dev bir camia ile 20 milyon taraftara dokunuyor sonuçta.
Ancak, benim iki itirazım var davaya!..
NEREDE “MANEVİ” TAZMİNAT
Birincisi; tazminat miktarı azdır.
Fenerbahçe’nin talep ettiği 250 milyon lira kulübün Şampiyonlar Ligi’ne katılamaması nedeniyle oluşan gelir kayıplarının alt alta yazılıp toplanmasıyla belirlenmiş, otomobil kazasındaki hasar tespit raporundan farksız, maddi, kuru/soğuk bir hesaptır.
Ya düz yolunda düzgün giderken gelip kasten çarpılan otomobildekilerin yaşadığı şok, aldıkları yara bere, aşağı indiklerinde yedikleri dayak ne olacak?
Yahu 3 Temmuz sürecinde haksızlığa uğradığına inandığım Fenerbahçe’yi savunduğum için tarafsız durmaya çalışan bir gazeteci olarak benim bile ciddi mağduriyetlerim oldu.
Bağdat Caddesi’nde Aziz Yıldırım’a destek verip kumpasın altını çizmek için yürüyecek Fenerbahçelilere “Yanlış adres, Vatan Caddesinde yürümelisiniz” diye yazdığım için işimi kaybediyordum.
Organize Suç Bürosu’nu hedef göstermişim!.. Ne yapalım; tezgah orada kuruluyordu o günlerde.
Önce “Fetö’nün Pulitzer adayı” bavullu gazeteci Mehmet Baransu aradı. Ekrandan alışkanlığı makinalı tüfek gibi konuşmasında Organize Suç Bürosunu korumaya kalktı.
“Sana ne” dedim “Sen polis misin gazeteci misin”?
Sonra ben aynı cümleleri o büronun sorumlusundan duyarken (muhtemelen karşılıklı oturup sırayla arıyorlardı), Valilik gazetemin genel yayın müdürüne yükleniyormuş. Gazeteyi sorumluluktan kurtarmak için istifa etmeyi düşündüm. Ama fetöcü olmayanların medyadan ayıklanma sürecine katkıdan başka bir işe yaramazdı. Direkten döndüm yani.
Beni geçin… 3 Temmuz’da fiziken, zihnen, ruhen kayıplar yaşamış, horlanmış, alay edilmiş milyonlarca Fenerbahçelinin zarar ziyanı ne olacak?
Yok mu bu “hesabın” manevi yanı?
TFF MAHKEME KARARINI TANIMASIN MI?
İkinci itirazım daha tehlikeli!..
Çünkü yine “Adres yanlış” diyeceğim, bakalım başıma ne işler açılacak.
Fenerbahçe 250 milyonluk davayı TFF’ye açtı malumunuz. Lakin ben muhatabın Türkiye Futbol Federasyonu değil Devlet olduğunu düşünüyorum.
Fetöcü polisin sahte belgeleri fetöcü gazeteciye ulaştırmasıyla başlayan kumpas, fetöcü savcının müebbete varan iddianamesine dönüşmüş, fetöcü yargıç da basmış cezayı Fenerbahçe’yi yönetenlere. Ya fetöcü ya da salak meslektaşlar ciyak ciyak kutlamalarda.
Bizim meslektaşların fetö ile iltisaklı olanlarına eyvallah!.. Onlar mensup oldukları suç örgütünün gereğini yapıyorlardı hiç yoksa. Bilinçli ahlaksızlardı. Lakin sadece başka takımların taraftarı oldukları için “şike” davasına tuz ile koşanlar vardı aramızda.
Tamam… Devletin içine sızmış örgüt ama o sırada devletin organları. Devletin güvenlik ve adalet hizmetini yürüten memurları, bürokratları. Halk adına harekete geçip halk adına karar veriyorlar güya.
Peki… Pişirilip kotarılmış dosya önüne konan TFF ne yapacak?
“Gereğini”!
Tıpkı UEFA gibi…
Mecbur.
TFF’nin Fenerbahçe’yi Ligden düşürmediğine, kulübün kapısına kilit vurmadığına şükredin. Onlar da hissediyordu bu işin altında bir çapanoğlu olduğunu her halde.
Adres yanlış dedim ya… Ben TFF’nin yerinde olsam bir örnek veririm:
Mesleğinin yüz karaları polis, savcı, yargıç bir araya gelip tertemiz bir profesörü sahte belgelerle “seri katil” olarak yakalayıp yargılayıp müebbete mahkum etseler ve profesörü öğretim üyesi olduğu üniversite kovsa… Gerçek ortaya çıkıp mağdur akademisyen aklanınca üniversiteyi mi dava eder? Etse ne olur? Hukuk koymuş önüne “bu adam seri katildir” kararını. En çok görevine geri alır.
Tazminat mı?
Onu gitsin yüz karası polis/savcı/yargıç çetesinden veya onlara emniyetimizi, hukukumuzu emanet eden Devlet’ten alsın.
Devlet yakaladığı fetöcü’nün malına mülküne parasına el koyacak, Devlet memuru fetöcülerin kumpasıyla perişan edilen Fenerbahçe’ye tazminatı, önüne koyulan kararın gereğini yapmak zorundaki TFF ödeyecek; öyle mi?
Sahi, hukuk yoluyla haksızlığa uğradığını düşünüp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuran ve davayı kazananların tazminatını devlet ödemiyor mu?
SON KURUŞA KADAR
Sözün özü; Fenerbahçe manevi tazminatı unutmasın bir, tazminatı isteyeceği adresi bir kez daha gözden geçirsin bence.
Umarım son kuruşuna kadar alır Fenerbahçe.
Çünkü, 3 Temmuz kumpasına direnip dik durarak bu ülkenin damarlarından Fetö zehrinin temizlenmesi için ilk kitlesel çoban ateşini yakan, halk bilinçlenmesine bayraktarlık eden kulüptür ve o süreçte başkanından taraftarına, prestijden kasasına kadar perişan olmuştur.