Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi için her şeyi söyleyebilirsiniz ama “dağ fare doğurdu” diyemezsiniz... Olimpiyat Stadı’na gelen herkes parasını helal etmiş olmalı.
Her şeyden önce “Beşiktaş derbi kazanamıyor” edebiyatı tarih oldu.
Hem de “mazeretsiz” Fenerbahçe’ye karşı...
Öyle bir derbiydi ki, futbolu süper değildi ama mücadelesi dört dörtlük, heyecanı boldu. Futbolun yarısı mücadele olduğuna göre...
Pozisyonları çoktu... Ama bir yarıda atılan üç gol de duran toptan kafayla. Yani bitiren mücadele son dokunuşta...
Son dokunuşlara gelince, bir Beşiktaş bir de Fenerbahçe golü kendi kalelerine kendi futbolcularının temasıyla.
Neden peki?
Her iki takımda da bireysel motivasyonların tavan yapmasından...
Teknik direktörleri bilemem ama futbolcular elinden geleni sonuna kadar koydular sahaya.
Öyle ki, futbol tecrübesinin piri Nani bile ilk yarıda hakeme arkasından saydırdı, sonra da ikili mücadelede sarı kart gördü.
Beşiktaş’ta Ersan Gülüm atılmadıysa güler yüzünden olmalı!
Aslında derbi Fenerbahçe ağırlığında başladı. Zaten Fenerbahçe’yi yakan da maçın hemen başında kurduğu bu ağırlığa kendini de inandırmasıydı!
Dört dakika arayla gelen Beşiktaş golleri, hep Fenerbahçe’nin üstün olduğunu düşünüp biraz gevşemesi sırasında.
Ardından ekmeğin aslanın ağzında olduğu idrakı ve farkın bire inmesi.
Bu arada Fernandao’nun kaçırdığı üç gol var ki, onu Van Persie’nin yerine ilk on bire yazan Pereira’nın kulakları çok çınlamış olmalı.
Van Persie Fenerbahçe’nin “süper novası” mı olacak “kara deliği” mi, onu zaman gösterecek. Bir kere fena halde negatif durumda Hollandalı. Pereira ile barışmış deniyor ama, maçtan önce Pereira’nın uzanan elini tutmak için bir değil üç kere düşündü. Yetmedi ikinci yarıda oyuna girmek üzere ısınırken saha görevlileriyle takışmaktan çekinmedi hatta tahrik edecek davranışlara girdi.
Daha 37. dakikada Markovic’in sakatlanması Pereira’nın oyun düzenini bozmuş olamaz.
Çünkü yerine giren Volkan Şen onun kadar delici/dağıtıcı olmasa da görevini yaptı. Hatta fazlasını bile.
Ama Fernandao talihsiz bir günündeydi besbelli. Ona değil 61’de yerine giren Van Persie’ye yaradı Volkan’ın taşıdıkları.
Aslında Van Persie’yi oyuna sokmak Pereira’nın en iyi kararıydı. Çünkü kendisine de surat yapan son derece negatif durumdaki Van Persie, kaprislerini ancak mükemmel golleriyle telafi edebilirdi. Öyle de yaptı Persie.
Beraberlik golü Van Persie kadar Volkan Şen’in de armağanı. Üstelik asistten önce topla aut çizgisi üzerinde ip cambazı gibi dolaşarak spor programlarına da iyilik etti Volkan.
Saçmalıklar yerine belki pozisyon tartışırlar saatlerce.
Fenerbahçe bir kere daha geri düşünce, bu sefer de Diego’yu soktu oyuna Pereira.
Denebilir ki, “Bugüne kadar bireysel başarılarla kazandık, derbide takım unsuru öne çıkmalı” diyen Pereira’nın yaptığı ile söylediği yine yüzseksen derece...
İşe yarasa neyse...
Lakin yıldız sadece Fenerbahçe’de değil ki... Beşiktaş’ın da Gomez’i var. Hatta Olcay, Gökhan, Atiba...
Muhteşem son gol Gomez’den.
Beşiktaş mutlu, Galatasaray mutlu, Fenerbahçe dışında herkes mutlu. Bu mu Pereira farkı?
Lig yeniden başlıyor.
Sakın bir ay daha istemesin Portekizli Hoca!