Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe alışılmadık şekilde istekli, tempolu bir başlangıç yaptı, pas yaptı, rakibin pas bağlantılarını kesti Konya’da ama maçın hikayesini Konyaspor yazmıştı zaten!
Son haftaların formda takımı Konyaspor kontrollü ve açık bir oyunla başladı maça. Sanki Fenerbahçe’yi küçümser gibiydi. Pek çok Anadolu takımı bu psikolojiye teslim oluyor ve Fenerbahçe de deplasmanda bu psikolojinin parsalarını topluyor.
Zaten sol beki Guilherme sakat, savunması zayıflamıştı, sert orta sahasından da eser yoktu ev sahibinin. Tam tersine Konyaspor orta sahası yüksek top kaybıyla oynayıp Fenerbahçe gollerinin önünü açan hattı.
Ev sahibinin taktiğini Pelkas-Thiam-Osayi veya Valencia verse bundan daha faydalı olmazdı kendilerine.
Santrafor arkasında esas yerinde oynayan Pelkas topla daha çok buluşup yerinde paslarını daha çok dağıtabildi. Osayi karşısındaki Adil’e sarı kart aldırdı, faul kazandı, sık sık sıfıra indi, içeri girdi. Valencia da orta sahadaki Mert Hakan’ın katkısıyla uzun dakikaları Konyaspor ceza alanında geçirdi. Thiam varlığı ile Konyaspor savunmasının dengesini bozan adamdı.
Fenerbahçe’nin forvetindeki rahatlık yetmezmiş gibi gittikçe grafiği yükselen bir Slazai gerçeği de vardı. Devre arasında transfer edilebilecek en iyi stoper olmalı Szalai… İlk golü attı, devrenin sonundaki Konyaspor hücumlarında iki kritik pozisyonu durdurdu. Zaten ikinci gol de devre arası transferindendi.
Pelkas’ın taşıdığı Osayi’nin filelere yolladığı ikinci golden sonra Konyaspor teknik direktörü İlhan Palut orta sahasındaki aksaklığın ve Fenerbahçe’deki rahatlığın farkına vardı ve henüz devre olmadan Diamonda’yı çıkarıp Hacıahmetoviç’i oyuna sürdü.
Bu değişimin ardından Konyaspor çekingen halinden kurtulup Cikalleshi- Sekidica-Shengelia üçlüsüyle Fenerbahçe kalesine inmeye başladı ama Szalai ve Altay izin vermediler gole. Kalede Altay gibi güvenilir bir kurtarıcı olması her koşulda avantaj yaratıyor Fenerbahçe’ye. Bu sezon mutlu sonla biterse en büyük paylardan biri Altay’ın olacaktır.
Konyaspor kontrolü bırakıp sadece açık oynamaya ve gol aramaya başladığında eşzamanlı olarak kontratak futboluna döndü arkada boşluk bulan hızlı Fenerbahçe forveti.
Aslında Fenerbahçe’nin “deplasmanda başarılı sonuçlar alması” sır değil. İşin püf noktası rakiplerde… Kadıköy’de kalenin önüne otobüs çekenler kendi sahalarında kazanma hırsına kapılıp Fenerbahçe’nin yeteneklerine kapıyı pencereyi açıyorlar. Konyaspor da bu tuzağa düşenlerdendi.
İkinci devre başladıktan sonra Thiam ile İrfan Can’ı, Sosa ile Gustavo’yu değiştirdi Erol Bulut ve Valencia santrafor mevkisine geçti. Muhtemelen niyeti Beşiktaş maçı kadrosunu sahaya ısındırmaktı. Onbeş dakika sonra Osayi ve Mert Hakan dışarı, Ferdi ile Ozan sahaya.
Artık başka bir takım vardı Konya’da. Hele Pelkas sakatlanıp yerine Samatta girdiği son on dakika. Kurgu üçüncü kez değişti oyun içinde. Aslında iyi bir yanı da var; esnekliği gösteriyor takımdaki.
Bir de kaleci Sehic ile karşı karşıya kaldığı halde golü atamayan Samatta’nın bu takımda pek yeri olmadığını…
Uzatma dakikalarında Konyaspor kalecisi Sehic kornerden gelen topu elinden kaçırıp Serdar’ın önüne bıraktı ve zaman zaman rakipten baskı yiyen F.Bahçe’yi özgüvene kavuşturan üçüncü gol geldi.
Galatasaray puan kaybettikçe şampiyonluk şansından ümidi kesmeyen Fenerbahçe için ilk ve en önemli şart Beşiktaş maçına kadar kayıpsız gitmekti. Konya’da ilk başardığı buydu.
Ancak, asıl önemlisi Fenerbahçe’deki istifa söylentilerinin, gerilimli günlerin ertelenmesini sağladı. Yarışta kaldı. Gustavo’ya kavuştu. Szalai’nin değeri arttı.
Altay’ın formu yeniden sınandı ve tam not aldı. Daralan kadro tekrar genişledi. Caner ile birlikte daha da genişleyecek. Rakip baskı yaptığı ikinci yarı oyundan düşmeyerek fizik açıdan güçlü durumda olduğunu kanıtladı. Bir Konyaspor deplasmanından daha ne bekler ki, Fenerbahçe.
Bir de Pelkas sakatlanmasaydı…