Fenerbahçe “yıldırım” gibi girdi transfere... Parladı, gümbürdedi, ortalığı kasıp kavurdu.
“Doğa olayı” değildi ama “doğaldı”.
Resmen miskinlik çökmüştü Fenerbahçe’nin üzerine. Hesaplar ve adamlar küçülmüş, depresyona girmişti. Dayanamazdı.
Terraneo ve Pereira ile kulübeyi aydınlattı. Kjaer, Şener, Fernandao ile sahayı... Nani, Van Persie eşikte, kaleci Fabiano, stoper Abdoulaye Ba kiralık “çarpmadan parlasınlar” diye Faraday kafesinde!
Öyle bir takım yapıyorlar ki her Fenerbahçeli’ye paratoner lazım!
***
Çok güzel de...
“Adamak kolay ödemek zordur” diye bir ata sözü var.
Biz, hedefi ıskalayınca Divan’da/ Genel Kurul’da kürsüye çıkıp borç defterleriyle yönetimi sıkıştırmaya çalışan “sarı muhalefet” olmadığımız ve “temmuz’da konuşmayan Mayıs’ta ağzını açmamalı” ilkesine yürekten bağlılığımız yüzünden “ne oluyor” diye sormalıyız.
Nereden geliyor bu değirmenin suyu?
***
Dedikodulara göre bir Katar bankası ile anlaşma yapılmış.
Ne diyelim helal olsun.
Lakin, böyle büyük paraları sadece formaya adını yazdırmak için vermez hiç kimse. Büyük bir ihtimalle Şükrü Saracoğlu’nu silip yerine kendi adını da koymak ister...
Ki, o noktada bendenize de söyleyecek birkaç cümle düşer!
Ağır olacaktır, kimse kusura bakmasın...
Merakla bekliyorum sponsorluk anlaşmasının koşullarını.
***
Fenerbahçe’de merak edilen o kadar çok ki...
Mesela yeni takımın maliyetini hesaplayabilen var mı?
Yoktur...
Çünkü Şener’e 5 milyon lira, Fernandao’ya 5 milyon dolar, Kjaer’e 7 milyon 650 bin Euro harcandığı (şimdilik) ve Nani’nin dokuz milyon Paund’a mal olacağı dışında veri yok ortada.
Sportif direktör, hoca açıklanmadı. Cezai şartları meçhul. Devamı zaten hiç bilinmiyor. Nereden bakarsanız 100 milyon Euro’ya doğru gidiyor transfer. Belki geçer.
***
“Parası var alıyor, sana ne” de diyemez hiç kimse...
Yönetimin muhasebesine göre bir ay önce 111 milyon Dolar borcu vardı Fenerbahçe’nin. Ay sonunda ikiyle çarpın.
Elbette rakiplerinin borçları malum ve Fenerbahçe’nin ödeyemeyeceği paralar değil bunlar.
Benim takıldığım; “Topal Ördek” sendromu!
Fenerbahçe Başkanı “Mahkemede aklanırsak bırakacağım, aklanamazsak zaten bırakmak zorundayım” demedi mi?
Her halükarda sayılı ayları olan bir Fenerbahçe yönetimi var.
Sponsor mu buldunuz?..
Siz gideceksiniz o kalacak.
Para mı buldunuz?
Siz harcayacaksınız halefiniz ödeyecek.
Mükemmel alışveriş bu olmalı!
***
Böyle durumlarda hükümetlerin bile icraat yapması etik değildir. Ancak gündelik işleri halletmesi beklenir ülkeyi yönetenlerden... Bakınız; Obama.
İstersiniz buraya bakın!
Biliyorsunuz Suriye’ye tampon bölgeyi düşünen hükümete, “yapamazsın” eleştirileri geldi siyaseten ne olacağı belirsiz diye. Yeni kadrolar, yeni tayinlere herkes sert çıktı.
Ama Fenerbahçe yönetiminin geleceği belli. Başkan “hoşçakalın”ın “hoş”unu söylemiş...
Ve Fenerbahçe’de son yılların en büyük seferberliği. Sil baştan takım. Yabancı sportif direktör, yabancı hoca, dünya futbolu yıldızları.
***
Hani muhalefet?
Konuşamazlar.
Çünkü Fenerbahçe’nin yazılı olmayan bir anayasası var. Orada Fenerbahçelilerin hak ve görevleri olarak “Temmuz’da susmak” var. Merak eden, soran, şimdi benim olduğum gibi “kronik Fenerbahçe düşmanı”.
Kabul de... Aynı soruları yedi-sekiz ay sonra soranlar, nasıl “Fenerbahçe aşkından” yaptıklarını iddia edebiliyor; onu anlamıyorum!
Neyse... Acayip takım oluyor değil mi?