Birinin en zor deplasmanı diğerinin kendi sahasındaki en zor derbisiydi… Trabzonspor gerildi ama kopmadı. Fenerbahçe bir hafta arayla aynı suda ikinci kez yıkanabileceğini sandı!
Fenerbahçe, hem kadro hem de hedef olarak Başakşehir galibiyetini tekrarlamak üzere çıktığı maçta kısa süreli bir fırtına estirdi ve bir dakika dolmadan öne geçti.
Ancak ne Fenerbahçe orta sahası bir hafta önceki özenindeydi, ne bekleri kanatlara takviye verdi, ne forveti isabetliydi, ne de Trabzonspor baskıya boyun eğecek bir takımdı.
Üstelik Rodrigues’i bir çalım merakı sarmış ki, her kaptırdığı top kontratak olarak geri dönüyor, Muriç orta sahaya takviye yapmaktan rakip ceza alanına bile giremiyordu.
Fenerbahçe umduğunun aksine ne rakibi ne de rakip seyirciyi oyundan düşürecek bir futbol sergileyemiyordu. Gidip geliyordu futbolu. İstikrar, devamlılık yoktu.
İlk yarıda Sosa bir türlü sahneye çıkmamış, Nwakaeme cezalı olsa da Trabzonspor’u ayakta tutmaya sadece atan ile tutan yani Sörloth ve Uğurcan yeterdi. Uğurcan üç garanti golü kurtardı maçta… Sörloth ise sanki bir mucize. Öyle bir santrafor ki, dört dörtlük. “Şunu da yapamıyor” dediğiniz bir şey yok. Maçın ilk çeyreği dolmadan defansın arasından sıyrılıp üç Fenerbahçe savunmacısını ekarte edip Ekuban’ın pasıyla buluştu ve Trabzonspor beraberliği buldu.
Yine akıllanmadı Fenerbahçe… Başakşehir karşısındaki şahane oyunundan küçük pasajlar dışında hızlı rakibi karşısında işe yaramayan futbolunu aynen sürdürdü. Fenerbahçe bir türlü oyun üstünlüğü kuramadan baskı yapmaya çalıştıkça her sonuçsuz atak girişimi rakipten dönüp Sörloth’a kadar gidiyor ve gol tehlikesi oluyordu. Trabzonspor ilk yarıda genç Yusuf’a forma vermese, sağını da iyi kullanır ve çok daha zor anlar yaşardı Fenerbahçe. Trabzonspor’u öne geçiren golde savunmacı Campi vardı. Stoper asist yaptı, gol sol bek Novak’ındı. Trabzonspor’un maçın sonlarına doğru geleneksel fizik düşüşü bu kez erken geldi ve ilk yarının son dakikaları Fenerbahçe’nin üstünlüğünde, Muriç ile Tolga’nın kaçırdığı gollerle geçti.
Trabzonspor ikinci yarıya Yusuf’un yerine yeni transferi ama hazır durumdaki Guilherme’yi alarak başlayınca Fenerbahçe’nin işi bir kat daha zorlaştı.
Maçın üçte ikisi biterken Ersun Yanal yeni bir takım kurdu sahada. Tolga ve Dirar’ı aldı, Emre ile Deniz’i soktu ve Muriç nihayet kaleye yakın oynamaya başladı. Yanal’ın amacı orta sahayı ele geçirmek ve Muriç’i orta ile beslemekti. Bir yandan da beraberlik için duran topları bekliyor olmalıydı Yanal.
Hüseyin Çimşir’in hamlesi ise Ekuban ile Sturridge’yi değiştirmek oldu. Trabzonspor kağıt üstünde daha güçlü ve hızlı bir takım haline gelmişti ama fizik düşüşteydi.
Fenerbahçe son değişikliğini Rodrigues’in yerine Ferdi’yi sokarak yaptığında maçın bitmesine tam onbeş dakika vardı… Yani, Trabzonspor’un fizik üstünlüğünü koruyan takımlar karşısında fren yaptığı süreç. O dakikalarda Çimşir Ndiaye ile Doğan’ı değiştirerek Trabzonspor’a dirilik kazandırmaya ve galibiyeti korumaya çalıştı ki, çok doğruydu.
Son dakikalardaki Fenerbahçe baskısı büyük fırsatlar yaratsa da Trabzonspor savunmasını ve asıl mükemmel oynayan Uğurcan’ı geçemedi.
Elbette her şey bitmedi Fenerbahçe için…
Ancak, rakipleri arasından Trabzonspor’u çıkaramadığı gibi bir de deplasman fobisinin hortlama ihtimali belirdi. Kısaca, Fenerbahçe’nin hedefi kaybetme riskini ciddi şekilde yükselten bir yenilgidir Trabzon’daki.