Kadıköy’de... Full tribünler önünde... On kişi kalmış rakipten beraberlik golü yiyip... Rizespor’u güç bela bir penaltı golüyle yendi ya Fenerbahçe!..
Maçtan sonra ne dedi Fenerbahçe teknik direktörü?
“Bir takımın iskeletini saydığınızda takım olursunuz. Ben de dahil birçok arkadaşım bu iskeleti sayamayız takımda.”
Yanlış!..
Apaçık ortada Fenerbahçe’nin iskeleti...
Kaburgaları sayılıyor tek tek.
Öylesine kadit durumda ki... Kadıköy’de, tıka basa tribünler önünde, on kişi kalmış rakibi yenip üç puan almasına sebep olan penaltıyı bile yakıştıramadılar Fenerbahçe’ye.
Ne hakemin eyyamcılığı kaldı, ne kural kitapları.
Fenerbahçe kırk yılda bir bulduğu üç puana “halel” gelmesin diye resmi açıklama yapmak zorunda kaldı.
“Galibiyetimiz üzerinde hakem etkisi varmış gibi bir algı yaratılmasını şaşkınlıkla takip ettik.”
Neden bu şamata?
Çünkü, Kadıköy’de, dolu tribünleriyle, on kişi kalmış orta halli bir Süper Lig takımını “penaltı olmasa da yenerdi Fenerbahçe” diyebilen bir Allah’ın kulu yok.
Fenerbahçe sanki iskelet!
Yönetim şaşıracaksa şayet... Kamuoyunda kimsenin mühendisliğine ihtiyaç duymadan mantık ve muhakeme yoluyla oluşmuş bu haklı algıya daha doğrusu olguya- şaşırsın.
Bir sezonda bu kadar dibe vurmak için futbol yetmez, ne sportif ne teknik direktör beceremez, doğal afet falan gerekir.
Sezon sonuna on hafta kala, hâlâ küme düşme tehlikesi söz konusu olan Fenerbahçe’de önce göz yaşları silinecek sonra sıra göz yaşlarına sebep olanlara gelecektir.
Bir gün mutlaka...
Muhteşem soru
Gelelim üzerinde tepinilip reyting makinasına çevrilirken iskelete dönmüş Fenerbahçe’nin etinden et koparan penaltıya:
Futbol camiasının IFAB kurallarını belki de ilk defa okumasına sebep olan, hatta kural kitapçığını korsan yayın tezgahına düşüren penaltı, Serdar Aziz pozisyondan önce ofsaytta diye oyun hamuruna dönmüştü ya...
Hepimiz “bakarken” Tayfun Bayındır “gördü” ve spor medyasının yeni baştan öğrenmesi gereken “doğru soruyu sorma” hakkını kullandı!
“Serdar Aziz ofsaytta mı”?
Öyle dediler!
“Nereden biliyorsunuz, gördünüz mü”?
Hoppalaaa... Biz ofsaytı ön koşul gibi kabul etmiş ve oradan itibaren tartışmanın şehvetine dalmıştık ne güzel...
Tüm bu kural araştırmaları, hakem yorumları, resmi açıklamalar boşuna mı?
Galiba...
Sevgili müdürümüz Tayfun Bayındır’ın sorduğu basit:
“Nereden biliyorsunuz Serdar’ın ofsaytta olduğunu”?
Doğru ya... Ofsayt olsa VAR çizgiyi çizer, hem biz görürdük hem de ekrana yardımcısıyla gidip konsültasyon yapmak zorunda kalan hakem.
Çizgi yok... Ofsayt yok.
Karmaşık bir pozisyon minicik bir soruyla ancak bu kadar güzel çözümlenebilir, ortada bir fatura varsa “sahibi” olan VAR’a ancak bu kadar güzel postalanabilirdi.
Valla VAR’ı bilmem... Ama iyi ki, CNN Türk’de sevgili Fuat Akdağ’ın yönettiği, sevgili Tayfun Bayındır ve Serdar Ali Çelikler’in zeki/ilkeli yorumlarıyla önümüzü açtığı, sayın Kuddusi Müftüoğlu’nun eski hakemlerin yüzünü ağarttığı gerçek bir spor programı var da...
Adına futbol programları denilen şov dünyasında, biraz zihin açıcı gazetecilik görebiliyoruz ve beyinler uyuşmak yerine çalışmak zorunda kalıyor.