Kim bilir kaçıncı defa kader önüne boş kağıt uzatıyor; Fenerbahçe bir türlü “sezonu temize çekemiyor”… Ezeli rakipleri teklemişken, puan cetvelinde yükselme ihtimali varken, fırsatı değerlendiremiyor.
Mehter takımı gibi. Yürüyor; ama dura dura.
Son altı deplasmandan sadece iki puan çıkarabildi Fenerbahçe… Puanların da biri de Gençlerbirliği’nden dün gece.
Ve yine son dakikalara ertelenmiş bir şevkle.
Fenerbahçe’nin ilk yarıda yaşadığı tam anlamıyla bir kabus gibiydi Ankara’da. İlk defa 11’de oyuna başlayan Soner bile şaşırmış olmalı karşısındaki Fenerbahçe’nin kolaylığına…
Birbirinden kopuk, karışık, şaşkın ve dağınıktı Sarı Lacivert takım. Ne savunabiliyor ne hücum edebiliyordu. Gençlerbirliği tüm istatistiklerinde rekor yaşamış olmalı Fenerbahçe sayesinde.
Fenerbahçe’de günah keçisi arayanlar, kolaylıkla Jailson’u işaret edebilir. Muhtemelen tarihin en kötü stoper performansıydı çünkü… Evet, ilk yarıda Gençlerbirliği’nin pozisyona girip atamadığı beş golünden üç tanesi Jailson’un 3 kritik hatasıyla yaratıldı. Lakin adam stoper değil ki!
İlk yarının yarısı olmadan oyundan çıkarıp Jailson’u yok etmek olmazdı ama bir an önce kaleden uzaklaştırılması lazımdı. Stoper pozisyonunu Ozan’a bırakıp orta sahaya geçmesini istedi Fenerbahçe kulübesi.
Aslında stoper mevkii Ozan için de fanteziydi ama hiç olmazsa takımın boyunu kısalttı Ozan’ın savunmayı ileri taşıması.
Jailson’u gömerek bitmiyor iş!.. O kötüydü gerisi iyi miydi sanki?
Örneğin Ferdi yarım saat ortada gözükmedi bile. Sonra klasikleşen çalımla girip ters ayakla bir şutu ve bir de uzaktan vuruşu var ilk yarı boyunca. Gustavo bile bir şey yapamadı koskoca 45 dakika. Deniz’in herkesi aşan kornerleri var sadece.
Muriç’i bile bozdular… Her iki takım da savunmayı uzun toplarla aşmaya çalışırken ev sahibi başarıyor, Fenerbahçe’nin uzun toplarında Muriç sürekli ofsaytta kalıyordu.
İlk yarı golsüz bittiyse, sebebi kaleci Altay’ın Fenerbahçe kalesine gol atmaya çalışan rakip futbolcular gibi kendi arkadaşlarına da izin vermemesidir! Hasan Ali onu bile beceriyordu neredeyse.
İkinci yarı Emre Jailson’un yerine girdiğinde, Fenerbahçe nihayet 11’e 11 oynamaya başladı ama artık Gençlerbirliği üzerindeki çekingenliği atmış, ilk yarıda çözdüğü Fenerbahçe’yi yenebileceğini anlamıştı. 60. dakikada Gençlerbirliği’nin kazandığı serbest atışta Stancu savunmayı geride bırakıp Altay’ı avladı.
Golden sonra öne geçen Gençlerbirliği takımı oyunu zevksiz hale getirmek pahasına orta sahada zorlu bir mücadele veriyor, Fenerbahçe ise yavaş yavaş top çeviriyordu sanki öndeymiş gibi.
On dakika sonra Deniz ile Rodrigues değişti ve Deniz sinirlendi her zamanki gibi. Adam iyi oynadığını sanıyordu her halde.
Emre baktı ki, pasla falan bu takımı diriltemeyecek, maçın bitmesine on dakika kala falsolu bir vuruşla rakip kalenin doksanına gönderdi topu. Gelecek ay önüne sportif direktör yerine futbolcu sözleşmesi uzatırlarsa kimse şaşırmasın. Çünkü, hala en iyisi takımın.
Beraberlikten sonra her iki takımın da hamleleri var. Tolgay’ın yerine giren Ömer rakip ceza alanındaki rahatlığıyla ilginçti. Fenerbahçe’nin son dakikalarda yüklenme alışkanlığını bilen Hamza Hoca’nın monte ettiği uç adamlarına ise fırsat düşmedi.
Beraberlik belki maçın hakkıydı… Lakin Ankara’dan Gençlerbirliği karlı çıktı. Oysa ne büyük fırsattı Fenerbahçe’nin sezonu temize çekmesi için.