Üstüne koya koya giden Fenerbahçe İzmir’de gösterdi ki, Fenerbahçe artık ne “hobi bahçesi” ne de “fobi”!
Rakibin gölgesine saklanan kimse yok takımda.
Hata yapınca her şeyin sonu gelmiş olmuyor.
Henüz son gaz değil ama her hafta ivme kazanıyor.
Tabi, özel bir sezon Fenerbahçe için.
İddialı sezon.
Başkan da hoca da transfer sezonunda Fenerbahçe’ye yakıştırılan “şampiyon” lafından rahatsız ama… Sezon itibarıyla Misak-ı Milli sınırlarındaki en iyi forvetler, en iyi orta sahalar ve topu arkadan getirip forvetin ağzına atacak adamlar varken ne diyeceğiz; “Fenerbahçe küme düşmez” mi?
Fenerbahçe sahaya çıktığında cezalı Lemos yerine Tisserand vardı. Çok kritik hamleler yaptı. Yanında da Serdar Aziz ki, bir penaltıya(!) sebep olup bir golle kendini affettirdi. Tapi yani! Lemos onu da yapamamıştı.
Sağ bekte Trabzon maçına balistik füze gibi özenle saklanan Gökhan yerine Nazım Sangare ilk kez forma giydi. Gökhan ile aynı kefeye konmayacak futbolcu ama çalıştı adam. Gökhan’ı aratmadı. Niyeti de iyi ciğeri de.
Hoca sol kanatta Thiam ile Ferdi Kadıoğlu arasında (hatta Mert Hakan’ı bile denemiş Erol Bulut) kimi tercih edecek derken milli takımdan yeni dönen Pelkas ilk kez yer aldı. Ondan çizgiye inmesi beklense de o gol atmayı tercih etti ikinci yarı. Müthiş başlangıç… Tabi Ozan’ın “al da at” asistini unutmamalı.
Zaten Fenerbahçe’nin en verimli adamlarının başında Ozan Tufan vardı. Hele tek top oynayıp topla oyalanmadığı zaman.
Sağ kanattaki Valencia, aslında topu aldığında yanındaki adama metreler bindiren adam… Rakip aut çizgisine basacak futbolcu diye umuldu; lakin ikinci santrafor gibi dolanmak zorunda kaldı göbekte.
Gelelim maça…
Tabelaya bakarsanız ilk yarı bol gollü!.. Fakat iki penaltı bir kornerden goller. Tamamı duran top. Ve düdük dikkatli çalınsa tamamı olmayabilirdi aslında! Demek ki, kanat beklerini oyuna sokup önde çoğalmaya çalışan Fenerbahçe’nin emekleri de boşuna, topu rakibe verip arkasındaki boş alanlara Halil ile Tripic’i kaçırmaya çalışan Göztepe’nin planları da.
Golle sonuçlanan hakem kararları ilginç:
Fenerbahçe’nin penaltısı öncesi Göztepe lehine faul vardı ki, topun taca çıkması ve penaltı olması mümkün değildi hakem dikkat etse.
Göztepe’nin kazandığı penaltıya gelince… Rakibin önüne yatan Serdar Aziz’in teması bile yok; VAR hakemi niye çağırmıyor sanki?
Ve ilk yarının Fenerbahçe’yi öne geçiren üçüncü golü… Korner’den ama pozisyon korner değil.
İkinci yarı bambaşka bir şekil aldı maç. Göztepe eskisi gibi kalıp topu rakibe bırakınca “doğaçlama” oynayan ve yeteneklerine güvenen Fenerbahçe Pelkas ile 3-1 öne geçti. Ancak son yarım saat Göztepe değişti. Topu rakibe bırakmaktan falan vazgeçti, Guilherme atıverdi ikinci golü. İlk dört hafta savunan takımlara karşı oynayan Fenerbahçe, hücum eden takım karşısında afallıyor hala.
Önce Ferdi, sonra Cisse ve Sinan Gümüş değişikliği Fenerbahçe forvetini tamamen değiştirdi. Ama Göztepe değil kaleci İrfan Can direndi Fenerbahçe’ye.
Yanlış anlaşılmasın. Göztepe de taş gibi takım ve onu durduran da Fenerbahçe kalecisi Altay’dı çoğu zaman. Beş gol var maçta ve kaleciler harika. Özellikle ikinci yarının ne kadar tempolu ve keyifli olduğu buradan belli.
Hiç yenilmeyen Göztepe’yi sahasında yenmek gelecek haftaki Trabzonspor maçı öncesi bir vites yükseltmek anlamına geliyor Fenerbahçe için.
O maçı da kazanırsa ne ala…
Ondan sonra Fenerbahçe gündemi meşgul edecekse, konu kazanacağı mı kaybedeceği mi değil, yıldız kalabalığından kimin forma giyeceği olur artık.