Şampiyonlukta sözü ve gözü olan “babayiğitlerin” hepsi ilk yarının son haftasını Noel öncesi “kara Cuma”ya çevirip puanları/golleri talan ederken ne Fenerbahçe’nin ne de Fenerbahçeliler’in bir deplasmanda daha puan kaybetmeye tahammülü vardı.
Gerçekten, hem devre arasını hem de takımı derinden etkileyecek, taşları yerinden oynatacak kritik bir maçtı.
Rizespor deplasman galibiyetinin özeti; “Yanal başardı”.
Önde, tempolu oynamaya çalıştığı deplasmanlarda hayal kırıklığına uğramış ve savunmasının sol tarafı yine idareten kurulmuş Fenerbahçe’yi bu sefer Rizespor yönlendirdi aynı şekilde oynamaya.
Topu Fenerbahçe’ye bıraktı, alan daralttı, ileride bir tek Oğulcan’ı bırakıp kendi yarı sahasına çekildi ve Fenerbahçe hücumlarında duvar gibi savunma yaptı.
Yani önde oynamak Fenerbahçe’ye bir artı kazandırmıyor, tam tersine ender Rize ataklarında gerideki güvenliğini azaltıyordu.
Serdar’ın yokken, hata sabıkası bol Jailson ve ağır Zanka’lı Fenerbahçe için riskliydi ama bu mecburiyet Fenerbahçe’ye deplasmanda ilk yarılarda attığı ilk golü getirdi. Ardından deplasman galibiyetini.
Aslında uzaktan şutları ve duran toplar için takımda yer alan Deniz ceza yayında kazanılan serbest vuruşu şık bir muzla kaleye gönderdi.
Maçın 58. dakikasında aynı serbest vuruşun bir kopyası daha yaşandı Ozan’a faul yapılınca… Ancak bu kez Deniz şansını yerden denedi ve kaleyi tutturamadı.
Tam da Fenerbahçe’nin kaderi değişiyor mu derken, beş dakika sonra yine duran toptan beraberlik golünü yedi Fenerbahçe.
Bir türlü balans tutmayan Fenerbahçe savunması Rizespor’un kornerinde uzak direkte iki kere kafa atmasına izin verdi bomboş Rizesporluların. Zanka ise ancak golü atan Abarhoun’un kafasını tutturabildi diziyle.
Aynı Abarhoun’un 32. dakikada Rize ceza sahasına yapılan ortada Vedat Muriç’in üzerine çıkması var ki, penaltı olması tartışılabilirdi. Hatta VAR hakemi görüntü izlemeye davet edebilirdi Fenerbahçeliler sahip oldukları topu taca atsa. Ama Fenerbahçe pozisyonun devamında birkaç dakika daha hücumu sürdürünce kaynadı gitti.
İlk yarının son beş dakikası, Rizespor’un baskısıyla bitti, ikinci yarı aynı şekilde başladı.
Artık sadece savunan bir Rizespor yoktu sahada… Ve Fenerbahçe orta sahasının önemi artmıştı. Gol için duran top beklemek yerine oyunu açacak bir hamleye ihtiyaç vardı.
Ersun Yanal savunmadan Zanka’yı çıkarıp Emre Belözoğlu’nu aldı. Gustavo stoper’e geçti ve orijini stoper olmayan bir ikili oluştu Fenerbahçe savunmasının ortasında. Aslında Rodrigues’i alıp Tolga’yı orta sahaya koymak gibi bir seçenek de vardı Zanka çıkarılınca ama Yanal tercihini Emre’nin tecrübesi yönünde kullandı.
Sonuç Yanal’ın istediği gibiydi. Emre, savunma da dahil her yere hızır gibi yetişti, takımı ileri taşıdı. Rakip ceza alanına yüklenen Fenerbahçe’nin ve savunmaya çalışan Rizesporluların kalabalığına uzak, en gerideki bomboş adam Jailson uzaktan ve mükemmel bir golle Fenerbahçe’yi tekrar öne geçirdi. Tam jeneriklik bir goldü ve Jailson’un orta saha olduğunu hatırlatma mektubuydu adeta.
Ardından Rizespor stoperleri arasında orta bekleyen, olmayınca geriden top almaya gelen Muriç’i beslemek için Rodrigues hamlesi geldi Yanal’ın ve kötü günündeki Kruse çıktı… Ancak beraberlik peşindeki taraf Rizespor’du ve oyun genişlemişti. Maçın bitmesine beş dakika kalan Ozan-Tolgay değişikliği yapıldı.
Rizespor’un VAR’dan dönen penaltı beklentisi sonrası maç Fenerbahçe’nin “deplasman fobisini” kırdığı, puan cetvelinde eski yerine döndüğü, ikinci yarıya umutla baktığı bir şekilde bitti.