Kimse bir yere gitmiyor Fenerbahçe’de… Bu saatten sonra gidemez. Ne bir futbolcu ne Hoca ne Sportif Direktör ne Yönetim ne Başkan…
Tam tersine, herkesin pozisyonuna/koltuğuna sıkı sıkı yapışma zamanı.
Hatta, herkes başkasının işine bile karışmalı!
Olağanüstü durumlara olağanüstü çözümler gerekir çünkü.
Nitekim Erol Bulut maçtan önce yayıncı kuruluşa ağzının payını vererek Ali Koç’tan rol çaldı. Ali Koç neden takımın üçlü defans oynaması fikrini ileri süremesin? Emre Belözoğlu Sosa’yı kulübeye çekmeyi teklif etmesin?
Madem ki, futbol ekip işi; ekip birbirini desteklemeli.
Topun ağzında diye Erol Bulut’un yerine hoca aramaktan “Fenerbahçe’nin teknik direktörünü değiştiren yorumcu olmak” sevdasından da vazgeçsin birileri.
Artık iş işten geçti. O aylar önce biz yazıp çizerken yapılabilirdi. Bugün, bırakın kovulmayı, istifa bile yasak Fenerbahçe’de!
Bozuk olanı düzeltmeden kimse bir yere gidemez.
Para/pul zarar/ziyandan bahsetmiyorum; Fenerbahçe taraftarının kalbini kazanmak önemli. O kalplerdir Fenerbahçe’nin en büyük serveti.
Çözüm ne peki?
Finişe 15 maç kala her şeyi yıkıp yeniden yapmak değil ufak tefek tamirat lazım Fenerbahçe’ye.
Malzeme iyi, usta formsuz. Biraz takviye, biraz uyarı, sitemsiz yönlendirme ile halletmek mümkün. İtiraz edemez Bulut. Sonuçta eser ustanın olacak. Kariyerine yazılacak.
Muhtemelen kendisi de “imdat çığlıkları” atmakta içinden… Yardım eli aramakta.
İşte bu noktada top sportif direktör Emre Belözoğlu ile Başkan Ali Koç’ta.
Öyle kimsenin inanmadığı türden “arkasındayız” demeçleri falan değil; mesela hemen yarın bir gövde gösterisi lazım başlangıç olarak. Tam da Trabzonspor deplasmanından önce. Başkan, sportif direktör ve Hoca bir arada basın toplantısı yapsa mesela. Bir fotoğraf verseler.
Olmazsa, pişti oynasınlar paparaziler uzaktan çeksinler; o bile işe yarar.
Neden mi?
Çünkü maksat Fenerbahçeliyi teselli etmek değil, futbolcuların teknik direktörlerine saygısını tazelemek.
Kritik nokta burası.
Futbolcuların teknik direktörlerine inancı ve saygısı…
Bence kırılma noktasında.
Bakın biz yazıp çiziyoruz Erol Bulut’un taktik vizyonundaki sıkıntıyı… Oyuna müdahalede zayıflığını biliyoruz, görüyoruz. Ağzı da laf yapmıyor açıkçası; ki, nurlu ufuklar vaat edebilsin, bazı meslektaşları gibi zor durumları çene ile lehine çevirsin, dik duruşuna hayran edebilsin talebelerini.
Futbolcular bizden iyi görüp bilmiyorlar mı?
Suçu başkasında arama üstadı, hiçbir bahaneyi sektirmeyen futbolcular, kime çıkarıyorlardır tuhaf oyunun, absürt mağlubiyetlerin faturasını?
Erol Bulut’a tabi.
Ne olur devamında?
Kaos. Kumandanı iplemeyen askerlerle Balkan Harbi kaybedildi bir zamanlar.
Sıra “itaat ihtiyacına” gelmek üzere Fenerbahçe’de. Yani işin bittiği yere!
Erol Bulut’un düzeltmeye takati ve kredisi kalmamışsa, sportif direktör ve başkan ne güne duruyor?
El koyacaklar.
Erol Bulut’un yetkilerine değil, sürüp giden saha sorunlarına elbet.
Tabi, hocaya arka çıkarken Emre Belözoğlu’nun takım kurmaya müdahale ve fikir verme özgürlüğü abartmadan genişletilebilir bu arada.
Fenerbahçe Sportif Direktörü ve Başkanı bilmeli ki, Erol Bulut şu andaki sorunların altından tek başına kalkabilecek biri olsaydı, şu andaki sorunlar yaşanmazdı zaten.
Yolları ayırmanın zamanı da geçti.
Tek çare var; yardım edin! Acilen…