İnsanı en güvenli yerinde, yuvasında canından eden doğanın gazabı deprem, bir kez daha ülkeyi yasa boğarken, bize düşen Hakka yürüyen vatandaşlarımıza rahmet, yaralılara şifa dileyip yaşam denilen oyunu sürdürmek.
Maçtan keyif alıp bittiğinde atkılarını, kaşkollarını depremzedeler için sahaya bırakan Fenerbahçe seyircisi gibi. Üzülmek serbest, yıkılmak yasak.
Futbol da öyle değil mi?
Bu arada, gelenekselleşme ihtimali beliren içerde-dışarda Fenerbahçe mağlubiyeti ile Başakşehir yıkılmış olmasa bari!..
Antep deplasmanındaki Fenerbahçe genelde pek beğenilmezken “dönüm noktası” diye yazmıştım... Çünkü, skordan bağımsız orada mücadele, yardımlaşma ve birlikte hareket etmenin örnekleri vardı.
Kadıköy’deki Başakşehir maçında ise hepsi zirve yaptı. Üzerine bir de coşku ekleyin; sezonun en iyi maçıydı Fenerbahçe adına.
Aslında her iki teknik direktör de “önce güvenlik” fikriyle dizayn etmişlerdi takımlarını. İşaretleri Başakşehir’in Mehmet Topal, Fenerbahçe’nin Tolga tercihiydi.
Tolga’nın yerine Deniz veya Ferdi’yi sahaya sürse belki rakibin ceza alanını biraz daha karıştırabilirdi Ersun Yanal ama Visca’nın kanadını rahatlatabilirdi muhtemelen. Hedef ve tercih yerli yerindeydi.
Fenerbahçe ilk devreye tek kale başladı ve aynı şekilde bitirdi. Müthiş bir baskısı vardı ev sahibinin. Kaybettiği her topu 3-4 saniyede geri alabiliyor, organize paslar yapabiliyordu.
Bu baskı Başakşehir hücum organizasyonun temel direği olan kanatlardaki Caicara-Visca ve Clichy-Elia bağlantılarını kesti. Orta sahasını düşürdü. Başakşehir savunmasını kendi ceza alanına itti. Ve Fenerbahçe de Başakşehir’in ceza sahasına yerleşti sanki.
Aslında ilk devre Fenerbahçe’nin 4-1 galibiyeti ile bitebilirdi. Başakşehir’in bir gol şansı da Dirar’ın “bireysel hata felaketini” hortlatacak geri pasında Visca’ya asisti sonucuydu... Altay kurtarmasa gol olması işten bile değildi.
Fenerbahçe’nin gol şanslarında ise çok ilginçtir ilk sırada Muriç değil Tolga var. Sebebi, Muriç’in Başakşehir stoperlerini bir paratoner gibi çekmesi.
Son saniyede Fenerbahçe’nin hatalı penaltısı VAR’dan döndü, bir hafta konuşulacak mesele anında ortadan kalktı neyse ki.
İkinci yarının başında oyunu Fenerbahçe sahasına taşımak isteyen bir Başakşehir ve zaman zaman çıkmakta zorlanan bir Fenerbahçe vardı sahada. Lakin çıktığında daha kolay gol pozisyonuna girebiliyordu. Rodrigues’in kalecide kalan gollük şutu bu dakikalardaydı.
Tolga ve Rodrigues gol kaçırmaya devam ederken Yanal, Tolga ile rakip ceza sahalarının mikseri Ferdi’yi değiştirdi. Amacı temposu düşen Fenerbahçe’ye hız kazandırmak ve daha derli toplu oynayan Başakşehir’i savunmaya döndürmekti. Bu değişiklik etkisini 72. dakikada gösterdi, Kruse Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. Hem kıymeti büyük hem de zamanlaması çok doğru bir goldü bu. Erken gelse sirkülase ettiği Başakşehir silkinebilirdi.
Başakşehir’de ise Elia çıkıp Gulbrandsen girmişti. Golün ardından Mehmet Topal yerine ofansif Aleksic’i aldı Okan Hoca. Ancak yerine göre coşkulu yerine göre sakin olabilen özgüvenli Fenerbahçe’ye karşı son çeyrekte skoru değiştirmek zordu. Mahmut-Robinho değişikliği de yetmedi. Tam tersine Rodrigues’in Muriç’e “al da at” dediği ikinci golle Başakşehir’in mağlubiyeti biraz daha yıkıcı hale geldi.
Şampiyonluk yarışındaki rakiplerinden Başakşehir karşısında oynadığı futbol ve aldığı galibiyet ile ligin ikinci yarısına “elde var iki” diye başlayan Fenerbahçe, Trabzon ve Alanya’yı da kapsayan zor dörtlüyü başarıyla tamamlarsa, yarışta kalmak bir yana zirveye ortak olabilir. Çünkü farklı ve iştahlı oynuyor Fenerbahçe.