Rahmetli Zeki Alasya ne kadar güzel, ne kadar inandırıcı canlandırırdı saf ve iyi niyetli tipi... Kırk sene geçti gözümün önünde sahnedeki genç hali.
Sigarasını söndürdü ve “tamam bıraktım işte” dedi, hem cin gibi olan hem de cin gibiyi oynayan Metin Akpınar’a... Aferini alır almaz kabaredeki mini masalarda aperetifini yudumlayıp cigarasını tüttüren biz, neşe yağmacılarına yeni kahkaha hazinesi açacak tiradına başladı:
“Rahatladım, nefesim açıldı yahu”!
Tıpkı “Ersun Yanal geldi, artık bu iş düzeldi” diyen Fenerbahçeli gibi.
Durun bakalım!
***
Ersun Yanal’ın da ziyan edilmemesi, işe yaraması için “yapması” ve “asla yapmaması” gereken o kadar çok şey var ki her kademeden Fenerbahçelinin...
Mesela Başkan...
En kısa sürede Yanal’a “metazori” razı olduğu algısını yıkmalı, tersyüz etmeli sayın Koç.
Gerçi pek kolay olmayacak!
“Dün, bugün, yarın” gibi ezelden ebede uzanan zaman biriminde “Yanal’ı düşünmediğini” ima ederek yöneticilik potu kırmıştı ama “Fenerbahçe’nin ali menfaatleri” klişesine sığınabilir dilerse.
Biter mi mesele?
Hayır...
***
Sadece kötünün iyisidir “Yanal’ı düşünmüyordum ama gerekti” demek.
Şerh koymaktır!
Son tahlilde tribün, medya benden iyi bilir anlamına gelir. Üstelik destek değil frendir yeni hocaya.
Başkan şerh koymaz, doğru bildiğini yapar biliriz hepimiz.
O zaman çıkıp anlatacak kamuoyuna kurmak istediği “yeni Fenerbahçe” sisteminin nasıl ve neden çöktüğünü, nasıl ve neden Aziz Yıldırım’ı tekrar etmesi gerektiğini.
Sayın Ali Koç’un Ersun Yanal hamlesine sosyal ve anti-sosyal medyanın değil, Fenerbahçe gerçeklerinin gerekçe olduğunu herkesin bilmesi lazımdır ki, bu dönüş haftaların/ayların gündemi olmasın.
Daha da tehlikelisi Ersun Yanal’ı skora göre “sığıntı” ve “asıl patron” arasında sarkaç yaparak, Ali Koç’a karşı kullanarak reyting almaya uğraşmasın hiç kimse.
***
Peki Ersun Hoca... Onun ne yapması lazım?
Sahadaki meslek tanımı dışında hiçbir şey!..
Hapşırmayacak bile...
Tazelenen şöhretin şehvetine kapılmasın ve rutin açıklamalar dahil -geldiğinden beri hiçbir şeye yaramayan işi azalıp ücreti aynı kalan - Comolli’yi tepe tepe kullansın.
Isırmak isteyen Comolli’yi ısırsın.
Çünkü ortada fiziği, kimyası bozulmuş, teknik ve idari olarak sistemden sisteme geçen, yarım sezonda üç hoca değiştiren, düşme hattında bir Fenerbahçe takımı var.
Her şey anormal...
Normal davranışlar ancak bu anormallikler düzeldikten sonra normal gelebilir insanlara.
Medya, taraftar, sıradan Fenerbahçeli çiğ çiğ yiyeceği insan arıyor.
Ali Koç’a kıyamıyor.
Yani düdüklü tencere kaynıyor, basınç tahliye olamıyor.
Ersun Yanal şimdilik ne kadar az ortada görünse o kadar iyi.
***
Ve Fenerbahçeli...
Son derece kritik bir eşikte taraftar.
Ersun Yanal başarırsa “doğru hocayı seçen” taraftar egosunu, bundan sonra kendini yönetimin yerine koymasından, transferleri, hocaları, hatta başkanları tayin etmeye kalkmasından kim alıkoyabilir?
Tersi durumda, Yanal da başaramazsa... Yaşanacak çöküş ve çaresizliğin zaten denenmiş “tribünü terk etmek” ile sonuçlanmayacağını ve maddi/manevi iflası tetiklemeyeceğini kim iddia edebilir?
İki ihtimal için de 3 Temmuz’daki gibi müthiş bir olgunluk ve sağduyu şarttır Fenerbahçeliye...
Taraftar, yaptığını Fenerbahçe’ye “el koymak” değil, sıradışı duruma sıradışı müdahale olarak görmeli, tekrarı veya benzerine heves etmemeli, her koşulda taraftarlık sınırlarına geri dönmelidir.
Ebediyen.
Yani Ersun Yanal geldi, her şey düzelmedi.
Durun bakalım.
Yapmak yıkmaktan zordur.