Fenerbahçe “diş söker gibi“ bir maç kazandı ama takımın “ana dişlisi” Muriç’i kaybetti. Taktik midir değil midir Muriç ile Allah arasında, lakin Muriç’in oynamadığı her maç Fenerbahçe adına tehlikedir.
Fenerbahçe’nin deplasman, Gaziantep’in iç saha karneleri birbirinin kopyasıydı… 9 maç üç sonuca eşit bölünmüştü. Antep ve eksantrik hocası açısından düzeltilmesi gereken bu istatistik veri, Fenerbahçe’nin “şampiyonluktan” söz edebilmesi için mutlaka aşılması gereken bir fobiydi.
İlk yarıyı Rize deplasman galibiyeti ile bitirip ligin ikinci devresine Gaziantep deplasman galibiyeti ile başlamak daha iyi bir çözüm olabilir miydi Fenerbahçe’nin kronik hastalığına?
Tamam Fenerbahçe iyi oynamadı…
Ama Başakşehir ve Trabzonspor maçları arifesinde ve Ocak transferleriyle takviye yapılmadan kazanmasına ne demeli?
Şampiyonların belirlendiği ligin ikinci devresinde Fenerbahçe’nin Antep’te kazandığı özgüven, en az üç puan kadar değerli.
Hatırı sayılır bir bölümünde oyunun durduğu maçın ilk yarısının özeti, sarı kartlar, sakatlıklar rakibe sert, topa nazik takımlardı.
Fenerbahçe’nin bir taktiği vardı; rakibin beşli savunması arkasına uzun top atmak.
Olmadı tabi… Ya uzun topların sürati fazlaydı, ya da araya kaçan Fenerbahçeliler ofsayttaydı.
Aslında, iyi kapanıp hızlı çıkan rakipten gol yememek öncelikli hedefti ve Yanal takımı ona kurmuş, kurgulamıştı. Sahadaki Fenerbahçe’de Dirar ve Jailson’u da katarsanız yedi orta saha vardı. Defansif tercihlerle ofansif zaafiyeti kabullenmişti Fenerbahçe.
Yine de Kruse sol kanatta oynarken Antep savunmasının sağ kanadındaki Oğuz, rahatça koridor buluyor, Gaziantep’in güdümlü füzesi Kayode savunmayı ortadan deliyordu. Çünkü karşılarında yerinin adamı olmayan Dirar ve Jailson vardı.
Fenerbahçe 4-2-3-1’e dönünce özellikle ilk yarının sonlarında Serdar ve Muriç’in kafasından iki fırsat yakalayabildi.
İkinci yarıya tam isabet bir hamle ile Tolga’nın yerine Rodrigues’i alarak başladı Ersun Yanal ve bir taşla iki kuş vurdu. Maçın önceki bölümünde topla buluşamayıp savunmaya yardım etmekle yetinen Muriç’e hiç olmazsa asist yapma daha sonra da gol atma fırsatı doğdu. Ayrıca amansız Antep savunması karşısında hızlı bir forvet kanadına şiddetle ihtiyaç vardı.
Otuz saniye geçmeden Rodrigues’in kaleciyi bile çalımlayıp direğe nişanladığı topu ofsayttaki Muriç tamamlayınca büyük bir fırsat kaçtı ama Fenerbahçe’nin ilk yarıda kilitlenen maçı açmak istediği anlaşıldı.
Ardından Muriç’in asisti ile Kruse’nin golü ve Fenerbahçe kalecisi Altay’ın müthiş kurtarışları geldi. Savunma alarm veriyordu galibiyeti korumaya çalışan Fenerbahçe’de.
Gaziantep gol arayışında olsa da savunma disiplinini de sürdürüyordu. Fenerbahçe ise rakip kaleye daha rahat gidebiliyordu, lakin niyeti yoktu...
60’dan sonra karşılaşma Rus Ruleti’ne döndü.
İki takım da “garanti goller” kaçırmakta yarıştı. Fenerbahçe galibiyeti korumak için topu rakibe bırakıp geriye yaslanınca Gaziantep daha baskın hale geldi.
Maç boyunca alarm veren Fenerbahçe defansının Kayode’ye armağan etmeye çalıştığı gol VAR’dan döndükten sonra uzatmalarda Muriç’in golü ile skoru 2-0 yapan Fenerbahçe “zor” ama “dönüm noktası” sayılacak bir deplasman galibiyeti almış oldu.
Önemli olan devamını getirebilmesi.