Tam da bunu demek istemiştim Aykut Kocaman’ın II. Fenerbahçe devrine “şerh” koyup “zamanı şimdi mi” diye sorarken!..
Fıkra gibiydi... Fakat Hoca’nın doğruluğu, dürüstlüğü, soğuk kanlılığı başa dertti...
Çünkü Fenerbahçe’nin “acil ihtiyacı” coşkuydu bu sezon. Yani Aykut Kocaman’ın tek eksik tarafı!
Elbette yatırım ve akıl şarttı... Ama popüler kültürün kaldıracı algıydı.
Amiyane tabirle kitleleri gaza getirmek için ticarette, siyasette ne yapılıyorsa aynısı gerekiyordu dibe vurmuş Fenerbahçe için.
Ben demiyorum ki “Hoca yalan söylesin”!..
Pozitif gerçeklerin altını kalın kalın çizmek, negatif olanları es geçmek, ortada başarı hanesine yazılabilecek bir sonuç varsa biraz daha göze sokmak, “eksiği biz hallederiz” diye güven vermek yeterli olabilirdi depremzede gibi ortada kalmış Fenerbahçe’ye toparlanma süresi yaratabilmek için.
Ancak, yapamıyor Hoca...
***
Yapamayınca “doğrular marifetiyle” takımın sorunlarına bizi de ortak ediyor.
Fenerbahçe takım inşaatında ücretsiz amele sanki Fenerbahçeli!.. İşin yoksa kafa patlat, endişelen... Nerede kalıyor futbolun tüyleri diken diken eden zevki?
-Coşalım mı?
-Dur bakalım!
-Bari iyiyiz de...
-İki ay sonra. O da kesin değil!
***
Kim bilir ne zamandan beri tribünde kırk bin Fenerbahçeli toplanmış...
Rakip Sturm Graz da olsa elemiş Play-Off’a çıkmışsınız.
Hâlâ “iki ay var takım olmamıza” diyorsun.
Ne yani; tribündekilere “bugün git, iki ay sonra gel” demek mi oluyor bu?
Yahu insanlar “sattığın malı” almak istiyor işte... Biraz “ikna edilmeye” ihtiyaç duyuyorlar. Biraz faydalarından güzelliklerinden bahsedilmesini istiyorlar.
“Şu anda bir şeye benzemiyor” demenin sırası mı?
Bırak Lens’i falan... Adam gitmiş zaten Beşiktaş’a... Lens’in yerine alınan, biraz önce de gol atan Dirar’dan girip sahada dolaşmadık yer bırakmayan futbol ustası Valbuena’dan çıksana. Hasan Ali’nin düşen performansını maskeye falan bağlasana. Elin mahkum Neustadter’e Skrtel’e arka çıksana.
“Gelecek aydınlık” cümlesi o kadar zor ve bağlayıcı mı?
***
Sonra seyirciye ayar vermek!..
Dünyanın en tehlikeli işidir bir takımın parçası olan şahsiyetler için. Üstelik henüz ispatlı belgeli bir başarısı olmayan, şimdilik geçmişteki başarıları referans alınan bir şahsiyet için.
Yakın gelecekte gerçek başarı gelirse sözünü dinler o tribünler. Ama biraz gecikirse, bu sefer onlar ayar vermeye başlar ki, son nokta dedikleri odur.
Islıklanan futbolcuya sahip çıkmanın başka yolları da var.
Hem futbolun içinde ıslıklama da varsa, geçen sezondan beri birikmişleri göz önüne alınca Ozan ıslıklanmayacak da kim ıslıklanacak?
***
Diyeceksiniz ki, hangisi yanlış Aykut Kocaman cümlelerinin...
Hiç biri.
Tabi TRT yorumcularından biri olsa idi!..
Lakin ne futbol kaldırır “görevi mükemmele ulaşmak olandan” salt doğruları, ne de kaç sezondur bunalmış, küsmüş Fenerbahçeli.
Ümit arıyor onlar. İki ay sonra değil, yarın için.
Olumsuzluğu duymak bile istemiyorlar.
Probleme ortak edilmeye hiç niyetleri yok.
Çok görmeyin bir gece sevinmeyi.
Tek duymak istedikleri, “bugün fena geçmedi, yarın daha iyi geçecek”.
Hoca da yönetici de bunları söyleyecek; eksiği sorunu sessiz ve hızlıca kendisi halledecek.
Tribünden talep, tribünden sabır, tribünden anlayış devri geçti.
Fenerbahçe için “yeni” değil “güzel” şeyler söylemek lazım.