Bu kadar “terso” sezonun 7,5 ay sonraki ilk deplasman galibiyeti altın tepside gelmeyecekti tabi. Sahada Kasımpaşa’yı, Riva’da VAR’ı geçip kazandı Fenerbahçe ama “diş söker” gibi.
Hakkını yemeyelim... Hakem başlama düdüğü ile birlikte Fenerbahçe rakip ceza alanına sarı-lacivert yazılmış “dikkat çalışma var” tabelası çaktı, haldır haldır işe başladı.
Çünkü karışan görüşen yoktu orada... Ceza yayından ötesi savunmasızdı. Kasımpaşa’nın yıldızı Trezeguet hiç geri gelmediği için İsla ve Dirar bir kanada yerleşmiş, Hasan Ali’nin takviyesi ile harikalar yaratan Valbuena diğer kanadı parsellemişti.
O kadar rahattı ki Fenerbahçe kanatları, artık Eljif bile santrafor gibiydi.
Maçın “şantiyesi” Kasımpaşa kalesiydi ama çok vahim ve beklenmedik “iş kazası” Fenerbahçe kalesinde yaşandı.
Skrtel ve Sadık’ın yokluğunda on maç sonra ilk onbirde başlayan Neustadter’in tıngır mıngır geri pası Harun’un ayağı altından kaleye giriverdi ve yine ilk golü yemiş oldu Fenerbahçe...
Tabi kaleyi nişanlayan Neustadter ile aklı başka ayağı başka yerde Harun bu golün sanıklarıdır ama U17 maçında bile yenmeyecek kendi kalesine gol hadisesi, Fenerbahçe gibi bir devin düşme hattına ne kadar acemi ve zihinsel olarak ne kadar yabancı olduğunun belgesidir.
Berbat sezonun berbat neticelerinden biridir bu gol.
Şoktu tabi... Uçak yolculuğu, taraftar baskısı olmasa da Kasımpaşa maçı da bir deplasmandı ve Fenerbahçe’nin neredeyse sezonluk “deplasman sabıkası” vardı. Üstelik bir saat önce Erzurumspor Bursaspor’u yenmiş, Fenerbahçe’nin küme düşme ihtimali fanteziden “matematik olasılık” sınırlarına girmişti.
Şoku çabuk mu atlattı, yoksa ligin en açık, belki de en kötü futbolunu oynayan Kasımpaşa mı yardım etti bilinmez; bıraktığı yerden baskısına devam etti Fenerbahçe.
F.Bahçe’nin beraberlik golü yine Valbuena’dandı... Şık asistte Eljif’e golü atmak kaldı. Ancak bir süre VAR’a takıldı gol... Çünkü ofsayttaki Dirar’ın hamlesi olduğu düşünüldü.
Fenerbahçe’nin zor güç kabul edilen golünden sonra bir de VAR’ın daha çok zorlandığı ve sonuçta geçerli sayılmayan bir “emek yoğun” golü vardı. Yine Valbuena’dan başlayan, H.Ali ile devam eden Isla’nın ağlara gönderdiği top, ofsayttaki Soldado üzerinden atlayarak kaleciyi şaşırttı diye tabeladan silindi.
Bu da konjonktürün verdiği çok önemli derslerden biridir Fenerbahçe’ye... İstediğin kadar büyük takım ol, düşme hattı civarında yer alıyorsan ve oynadığın maç diğerlerinin gölgesindeyse, kimseden eski itibarını ve ayrıcalıklarını bekleme...
Maçın ikinci yarısı başladığında, artık “son karne” zamanı gelen ve sınıfta kalıp kalmayacağına “kurul” tarafından karar verilecek Ersun Yanal riske girdi iyi oynayan Eljif ile Moses’i değiştirdi. Belli ki, sürat istiyordu dökülen Kasımpaşa savunması karşısında.
İşe yaradı ve önde oynayan Fenerbahçe’nin kazandığı serbest vuruşu bu maçın da yıldızı Valbuena kaleye gönderdi.
Ardından Fenerbahçe’nin üçüncü Soldado’nun siftah golü... Tabi yine uzun bir VAR araştırması sonucu...
Galibiyet de skor da ilaç gibi geldi Fenerbahçe’ye...
Haftaya Akhisar’ı da yener ve son dört maçı seri yapabilirse taraftarıyla da barışır Fenerbahçe, Ersun Yanal’ın devamı da kesinleşir, yönetimin eli de güçlenir. Çünkü Fenerbahçe taraftarı sadece vefakar değil, müthiş bir şekilde affedicidir.