Adam Smith “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” doktrini ile hür teşebbüs ve serbest dolaşımı kutsarken, “kimsenin bile bile zarar edeceği işlere girişmeyeceğini” öngörüyordu.
Haklıdır... O sırada “Türk Futbolu” icat edilmemişti!
Gün geldi, pek çok şeyde olduğu gibi liberalizmin de ağzını açık bıraktı futbolumuz ve onların çatısı kulüplerimiz.
Nasıl mı?..
Üretmeyi bıraktı sadece tüketici oldu. Yetmedi, borçla tüketti... Yine yetmedi devleti tırıkladı. Ana malzeme futbolcuyu bile ithal eder hale geldi.
Ama kulüplerde başlayıp Süper Lig’de bitmiyordu ki futbol.
İş gelip “milli” meseleye dayanıyordu sonunda...
Üretimden kaldırılan yerli malzeme, aynı zamanda Türk Milli Takımı’nın oluşturulması için olmazsa olmazdı.
Liberal ekonomide kendini batıran müteşebbis de özgürdür ama ülkeye zarar veriyorsa (ki, buradaki hadise 80 milyondan milli takım oluşturacak futbolcu çıkaramamaktır) devlet’in görevi de “hop bir dakika” demektir elbet.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yabancı futbolcu sayısından rahatsızlık duyması bunun tezahürüdür.
Aynı rahatsızlığı duymayanların “tezgahlarının bozulmasından korkanlar” ile “faydası sonraki nesillere işleri angarya sayanlardan” oluştuğunu unutmamak lazımdır...
Yani fena halde kişiseldir krizi doğuran unsurlar.
Kestirmecilik kaynaklı, hazır lopçuluk motivasyonlu, borç yiğidin kamçısıdır sloganlı, benden sonra tufan zihniyetli kişiler ile sadece göz zevki ile keyfine bakanların liberalizmidir.
Ama bu sefer “özgür sorumsuzların” yavuz hırsız gibi “nerede bu devlet” diye yaygara etmesi de kurtulması da mümkün değildir.
Çünkü devlet yapmış yapacağını futbola...
İnsana yatırımı geçin... O hangi alanda var ki?..
Beton, para, ilgi, sevgi dört dörtlük ama... Gıcır gıcır statlar, vergide çifte standartlar, pozitif ayrımcılık adına ne varsa maddi/manevi dökmüş ayaklarının altına.
Bunca avanta ortamında insana da siz yatırım yapıverin kardeşim; sonuçta sizin geleceğiniz...
Ne gezer...
Bari yerli futbolculara biraz yer açıverin!..
O da yok!
Sadece obez gibi yemişler, yine açlar.
Şimdi Devlet’in bir görevi daha var:
O da “kendini korumak”...
Konu futbol ise korunması gereken “Milli Takım”dır. Devletin refleksi ise kulüplerde milli futbolcu yetişmesi için yer açtırmaktır.
Kulüplere rağmen kulüplerin geleceğini ve dolayısıyla milli takımı düşünmek devlete kaldı maalesef.
Vahim ve acıklı durumlar yaşayan Milli Takımı korumak için futboldaki yabancı özgürlüğünü kısıtlamak ve kulüpleri futbolcu yetiştirmeye mecbur etmek ne tepeden inmedir ne de ayıp... Mecburiyettendir.
Asıl utanılması gereken, çocukların bile bildiği “futbolcu yetişmemesi” sorununa yıllardır üç maymunla yanıt verip, milli kriz haline çevirdikten sonra Cumhurbaşkanı direktifi ile çözmek zorunda kalmaktır.
Adam Smith şu futbolumuzu görseydi, kendine zarar verme eğilimindeki sektörleri özgürlük dışı tutardı belki.