Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Henüz Süper Lig’in son çeyreğine girmeden gelip çatan Beşiktaş derbisi, Kadıköy hovardası Fenerbahçe için sadece “final maçı” anlamında değildir, sportif direktörü, hocası, kadrosu hatta başkanı için “tamam mı/devam mı” sorusudur aslında.
Neden?..
Sezona olmayan kaynaklarından mucize çıkarıp yirmi transfer yaparak şampiyonluk hedefiyle başlamadı mı Fenerbahçe?..
Beşiktaş’a kaybederse, matematik “şansın bitmedi” dese de hem puan hem coşku vereceği “uzak ara” rakibiyle asla kapatamaz açılan farkı ve “hedef” ile birlikte “sezon bitmiş olur” Sarı Lacivert için.
Gerisi kaostur! İster hakem, ister VAR operatörü, istersen kameramandan komplocu bul, kimseyi avutamazsın.
Gelsin yeni hoca, yeni transferler planları. Gitsin sportif direktör ve mesai arkadaşları…
Başkan’ın “yenisi” bile tartışılır, hiç merak etmeyin.
Derbi Fenerbahçe’nin sırat köprüsüdür şu anda. Her şey Pazar gününün doksan dakikasına bağlıdır. Daha doğrusu 91. Dakikaya…Derbi Fenerbahçe’nin sırat köprüsüdür şu anda. Her şey Pazar gününün doksan dakikasına bağlıdır. Daha doğrusu 91. Dakikaya…Belki tuhaf, belki acı ama derbiyi kendisi için “Rus Ruleti” haline getiren de el birliği ile Fenerbahçe takımı.İster bedel deyin, ister özür; derbiyi kazanmak zorunda Fenerbahçe.Lakin ne ile? Nasıl?Futbol bir endüstri ise şayet, rakibin “malı” daha iyi. “Üretimi” daha hızlı. Daha kusursuz.Bir tek “güvencesi” var Fenerbahçe’nin; o da derbinin rakip sahada oynanması!..Şehir Hatları vapuruyla Kadıköy’e yirmi dakika mesafe olsa da resmen “deplasmanda” Fenerbahçe…Ve deplasmanda daha çok kazandı bu sene.“Uğur” gibi… Hiçbir mantığı yok tabi.
Çünkü Fenerbahçe’nin deplasman sonuçları Kadıköy’deki galibiyetleri katladıysa, sebebi Fenerbahçe’nin değil rakiplerin tercihi.
Saracoğlu Stadı’na gelen Anadolu takımları “oynamaktan” çok “oynatmamak” üzerine plan yapıyorlar, kalenin önüne otobüs çekip puanları alıp gidiyorlardı.
Son üç maça bakın; Kadıköy’de Göztepe’ye yenildi Fenerbahçe, Antalyaspor ile berabere kaldı ki, mağlup olması işten bile değildi, lig sonuncusu Gençlerbirliği’ne de kaybetti.
Ve doğal olarak mazeret üretti, yakındı Kadıköy’deki rakiplerin katı savunmasından.
“Gülme” derler ama bu da uyar:
“Kızma komşuna gelir başına”!..
Fenerbahçe Beşiktaş deplasmanından puan almak istiyorsa aynen yenilip bozuk attığı “Kadıköy misafiri” takımlar gibi, önce “oynatmamak” zorunda Beşiktaş’ı. Bozmak zorunda.
Çünkü çalışırsa, Beşiktaş’ın üçüncü bölgede üretimi daha hızlı malı daha iyi.
Ancak öyle bir ince çizgidedir ki Fenerbahçe’nin Beşiktaş’la maçı, topu rakibe bırakıp üst üste puanlar aldığı geçmişi örnek alırsa asla engelleyemez “endüstriyel açıdan önde” rakibinin gol atmasını…
Topa sahip olup önde oynamaya kalkarsa, Beşiktaş takımı şimşek gibi inerek kendi halleder o işi; Fenerbahçe savunmasının kendi kalesine gol atmasına falan gerek kalmaz!
Yani, doksan dakika içinde koşullara/rakibe göre defalarca değiştirmesi gerekir oyun formatını.
Fenerbahçe hocası “aktif” ve “hazırcevap” olmalı yani.
Orta sahayı “askeri boş bırakmamak için” değil, taş gibi kurmalı bu kez.
Tabi bir de “üçlü savunma” falan gibi fanteziler varsa, oyunun sonuna saklamasın, bu sefer sondan başlasın Erol Bulut.
Beşiktaş’ın orta sahadaki, kanatlardaki hızlı ve isabetli paslarını kesmesi gerek her şeyden evvel. Fuleli, çalımlı, arkadaşlarını öne iten, her oyunun jokeri Aboubakar’ı kilitlemeye mecbur ilk başta. Topla vites yükselten N’Koudou’yu besleyenleri durdurmak, sağ kanattaki futbol mimarı Rosier ve özel önlem yoksa mutlaka skor katkısı yapan Ghezalle’ın adımlarını saymak zorunda.
Ve bu arada Pelkas’ı çizgiye yapıştırmayıp on numaraya koymak, Fenerbahçe santraforlarından artık mümkünse- gol talep etmek gibi ön hazırlıkları eksiksiz yerine getirmek ve kanat oyuncularını özellikle rakip yorulduğunda ileri itmek lazım kazanabilmek için. Çünkü daha kolay gol yiyor artık Beşiktaş.
Kim bilir; Beşiktaş’ta Gaziantepspor maçından beri başlayan maç sonlarına doğru fizik düşüş ve oyun disiplininden uzaklaşma 120 dakikalık Kupa maçından sonra doruğa çıkar ve gol veya goller atarak kazanabilir Fenerbahçe.
Boşuna dememişler “çıkmadık canda umut vardır” diye.