Galatasaray’ı bilmem... Ama ben inkar edemem Mustafa Denizli’nin “emeklerini”. Son Galatasaray macerasında kendisi ve Galatasaray’la ilgili her “öngörümü” bire bir gerçekleştirerek kariyerime ciddi katkılar yaptı sevgili Hoca’m!
Ancak, son tahlilde yıkıcı kayıplar pahasına kazanılan bir “Pirus zaferi” benimkisi... Tam da dediğim gibi; Galatasaray da dibe vurdu, Mustafa Denizli de.
Eee?.. Avuçlarımı mı ovuşturacağım?
Asla. Galatasaray’la hiçbir alıp veremediğim olamaz, Mustafa Denizli’yi ise gerçekten severim.
Yani bir bakıma kaybettim.
Tutan tahminlerime mi yanayım, tahminlerim tuttu diye mutlu mu olayım kararsızım.
***
İmza günü ertesi, “vicdanlarda kabul görmeyen bu hoca değişiminin sonu iyi gelmez” diye başlamıştım. Çünkü, paylaşılamayan kupalar ve canlı canlı gömdükleri vefa ile en tepeden bozdular kimyayı... Sezon başında Galatasaray’ın ancak ilk üçe girebilmek için mücadele edeceğini yazmıştım. Denizli’nin “yoktan var etme” yerine kafasındaki şablona uygun olanları toplayarak “olanlardan en büyük verimi alma” yöntemini biliyordum çünkü. Aksi halde satın alınıp garaja çekilen fonksiyonsuz bir Ferrari’ydi Denizli.
“Para yok” hikayesi başladığında Mustafa Hoca’nın resmen ketenpereye getirildiğini söylemiş, Galatasaray ile işinin “pişmanım” dediği gün bittiğini yazmış, o saatten sonra fantezi işler yapıp, tutarsa “sihirbazlığa” tutmazsa “vedaya” oynayacağını eklemiştim. Bakınız Roma’da Sabri’nin kenara alınması, artık futbolcuları suçlamaya başlaması.
Ta UEFA kısıtlaması çıktığında “İstediğin adamlar alınmıyorsa, bana müsaade deyip gitmeyerek muhtemel tepkilerin merkezi olacağını bilmiyor musun” diye sormuş ve geçen hafta hakemin Trabzon’u doğramasını görmezden gelmesiyle son noktayı koymuştum:
“Denizli hiç bu kadar kaybetmemişti”.
Ya Galatasaray?.. O da Şubat’ta dımdızlak!
***
Şimdi soru şu; Galatasaray sezonu Mustafa Denizli ile bitirebilir mi?
Bence hayır.
Bu bir tahmin değil temenni... Çünkü daha fazla yıpranmasını, o muhteşem günlerini görmeyen nesiller zihninde sıradanlaşmasını, dizginleri elinden kayan futbolcularıyla tribün tahkirlerine katlanmasını ve tüm bunları “para için” yaptığı imajının yakasına yapışmasını istemiyorum Hoca’nın.
Bize ve Türkiye’ye yaşattığı tüm güzellikler adına.
Çeşme’de uzun bir tatil diliyorum Hoca’ma.
Umarım Galatasaray’ı “yeni bir hocaya ayıracağı para”, Mustafa Denizli’yi “peşin aldığı parayı iade etme” efkarı sarmaz; tadında bırakırlar olayı. Çünkü gelecek çok daha tatsız olacak Denizli Galatasaray beraberliğinde.
GILLETTE-MİLLİYET
En az 35 tanesine emeği geçmiş, eski yüzyılda oy sandığı ile dolaşmış, mutfaktan katkı yapmış biri olarak akrabadan farkı yoktur ikinci asra yürüyen Milliyet Yılın Sporcusu yarışmasının benim için... Evlat diye başladı, ağabey oldu, şimdi baba... Tüm servis arkadaşlarım gibi yine heyecanla takip ediyorum ve “niteliğini” Türkiye’nin takdir ettiği kadim yarışmanın “niceliğindeki” sıçramayla gurur duyuyorum.
Yarım milyona yürüyor oylar...
Belli ki, markası “ürünün adı” haline gelmiş Gillette ile ürünü markalaşmış Milliyet’in Yılın Sporcusu Yarışması ortaklığı tam isabet olmuş.
Seneye hedef bir milyon seçmen...