Fenerbahçe’nin Sivas’ta kaybedip rahmetli İslam Çupi ağabeyimizin tanımıyla PTT (pijama- terlik-televizyon) pozisyonunda derbiyi izleyeceğini ümit edenler fena halde yanıldı.
Hocalar, futbolcular, taktikler değişse de… Yarışta geri düşse de “Fenerbahçe’nin anlatılamaz büyüklüğü” kaybolmuyordu demek ki.
Usta bir boksör gibi iplere dayanıp gard alarak başladığı maçta, sağlı sollu ataklarla ve giderek hızlanan tempoyla sahayı rakibine dar eden Fenerbahçe, son golünü de 10 kişiyken atıp daha ilk devreyi 3-0 önde bitirdi.
Geçen derbide on kişi kalan Beşiktaş’ın nasıl geriden gelip kendilerini geride bıraktığını anlamış olmalı Fenerbahçe takımı:İnatla, ısrarla, gücünün tamamını sahaya koyarken kafayı çalıştırmayı da unutmadan.
Aynen öyle yaptı Fenerbahçe.Aslında Fenerbahçe maç başladıktan sonra, daha doğrusu ilk golü attıktan sonra açıldı. Çünkü karşısında Charsis-Hakan-Saiz’den kurulu bir Sivas orta sahası vardı. Yani İrfan Can ve Arao’ya teslim edilmiş orta sahadan çok daha sert ve güçlüydü.
Yetmedi, henüz sekizinci dakikada Valencia, Arda’nın ortasına yetişmek isterken Sivas kalecisi Ali ile çarpışıp sakatlandı. Yerine Rossi girdiğinde Arda serbest oynamaya başladı. Böylece takımı yöneten genç Arda oldu ve Rossi hemen golü attı. Sağdan aldığı topla ilerlerken pas vermesini bekleyen Sivaslıların arasından geçip rahatça hem de… Sivasspor’un aklı beş gün sonraki kupa maçında olmalıydı.
İlk yarı uzatmalarının ilk dakikasında artık kontratak yapan, hızlı oynayan ve maça ağırlığını koyan Fenerbahçe’nin ikinci golünü Ferdi’ye attıran İrfan Can, dört dakika sonra Saiz’e sert girdiği için önce sarı kart gördü, sonra VAR’ın ikazı ile kırmızı ve Fenerbahçe 10 kişi kaldı.
Şayet birileri “Fenerbahçe’nin hızını keselim” diye düşünmüşse fena halde yanıldı. On kişi Fenerbahçe frene değil gaza bastı. Ferdi kendisinin ikinci, takımının üçüncü golünü attı ilk yarı bitmeden. Çünkü takım ruhu yakalanmıştı.
Bu arada Fenerbahçe kaptanlık pazubantı sanki büyülü gibiydi!.. İlk takan Valencia ambulansla çıktı oyundan. İkinci takan İrfan Can VAR kararı ile atıldı. Jesus elinde kalan pazubantı takacak adamı çağırmak için uzun süre salladı ama kimse oralı olmadı. Ferdi son golü attıktan sonra taktı kaptanlık pazubantını neyse ki!
Maçın ikinci yarısı Valencia ile çarpışıp sakatlanmış olan Sivas kalecisi değişirken Fenerbahçe de Arda’yı soyunma odasında bırakıp sahaya İsmail ile çıktı. Takım 4-4-1’e döndü.Jesus on kişi kalmış takımı için 3 gollü galibiyetin yeterli olacağını düşünüp savunmayı oradan başlatmak ve orta sahayı güçlendirmek istemiş olmalı. Aslında Fenerbahçe savunması bir devre boyunca ceza alanına Sivassporlu sokmamıştı ama on kişi oynamak farklıydı.
Nitekim, Gradel 53’de direğin önünden bir gol kaçırdı Sivasspor adına. Sonra yine Gradel ve Saiz’in yüzde yüzlük gol fırsatları. Takımı ayakta tutan adam oldu İrfan ikinci yarı başında.
En iyi golcüsü sakatlanmış, en iyi orta sahası kırmızı kart görmüş, en iyi pas yapan yıldızı soyunma odasında bırakılmış on kişilik Fenerbahçe’nin işi çok kolay değildi tabi. Ama büyük takım böyle anlaşılırdı.
69. dakikada sadece savunan durumuna düşen Fenerbahçe’de, Jesus nihayet Padro’yu çıkardı, önde top tutabilen, uzun toplarla fırsat yakalayabilen Serdar Dursun’u aldı. Çok fark etti takım.
Tabi, savunma bir yere kadardı. Rıza Çalımbay’ın hamlelerinden Caicado skoru 1-3 yapınca, Jesus Alioski ile Mert Hakan’ı aldı sağlam bir kurgu denedi ve başka gol olmadı.
Artık heyecanla derbi izlemek Fenerbahçe’nin en büyük hakkı.