Burada futbol değil, skor önemli… Sahada, tribünde ve saha dışında gerilip adeta kopma noktasına gelen Fenerbahçe, Konya’dan penaltı golüyle aldığı galibiyetle tüm dertlerinden kurtulmadı ama derin bir nefes aldı.
Sorunları çözmek için sıraya koyacak zaman kazandı her şeyden önce.
Puan cetveline bakacak cesareti buldu.
Gelecek için söyleyecek sözü oldu.
Futbol sonra!
Sıra dışı bir ilk yarı yaşandı maçta… Pozisyon yoktu, kaleye şut yoktu, hatta girişim bile yoktu ama Fenerbahçe 1-0 galipti.
Fenerbahçe’nin bu pozisyonsuzluğa katkısı Advocaat’ın sol kanatta iki savunmacı Hasan Ali ile İsmail’i önlü arkalı oynatmasıydı. Gerisi tamamen Aykut Kocaman tercihi.
Orta sahada en çok top kapan, orta alanın Rengelov’la bağlantısı kuran Ali Çamdalı’nın cezalı olması da Aykut Hoca’nın sabırlı ve savunmacı oyununun sebeplerinden biriydi.
Fenerbahçe ise Feyenoord kahramanı Lens’in sakatlıktan kurtulup dönüşü ile en azından sağ taraftan atak yapabiliyordu. Onun dışında Emenike’yi arayan uzun toplardan başka bir planı yoktu Fenerbahçe’nin.
Zaten gol de Lens’in kişisel gayreti ile geldi. Ceza sahasında düşürülünce Van Persie sahadayken penaltıyı Emenike kullandı. Ama Emenike tarzı dışında son derece teknik bir şekilde.
Konu penaltıya gelmişken; aslında ikisi Fenerbahçe’ye ikisi Konya’ya 4 penaltı vardı maçta ama hakem bir tanesini verdi.
25. dakikadaki golden sonra da hiçbir şey değişmedi Konyaspor’da.
Ancak ikinci yarıya iki değişikle başlayan Aykut Hoca, Milosevic ve Skubic’in katkılarıyla Konyaspor’a daha atak oynayan bir şekle çevirdi.
Aslında Fenerbahçe’nin işine gelmeliydi… Artık rakibi beklemesine gerek kalmamıştı.
Konyaspor baskılı oynasa da boyu uzamış, kompakt yapısı esnemişti; bu da bireysel yetenekleriyle sonuca gidebilecek Fenerbahçe için fırsatlar yarattı.
Maçın 57. dakikasında hakem, Fenerbahçe’nin ikinci penaltısını es geçtikten sonra Van Persie’nin direkten dönen kendi şutunu iki kere kafayla tamamlaması ve kalecide kalması gol arayan Konyaspor karşısında Fenerbahçe’nin sinmediğini, silinmediğini gösterdi.
Advocaat sakatlıktan çıkmış Lens’i 62’de Sow ile değiştirince Fenerbahçe adeta forvettekiler ve savunmadakiler olarak ikiye bölündü. Fenerbahçe artık galibiyeti korumaktan başka bir şey istemiyordu. Advocaat 78’de İsmail’i çıkarıp Alper’i aldı ve iki blok arasında irtibat kurmaya çalıştı.
Van Persie’nin yerine Neustadter hamlesini de savunmayı güçlendirmek için yaptı. Çünkü Konyaspor gibi ligin en zorlu ekiplerinden biri karşısında deplasmanda alınacak galibiyet, artık saha dışında da çizilmeye başlayan Fenerbahçe karizmasının tekrar düzeltilebilmesi için çok büyük bir başlangıç olacaktı. Ki, kesinlikle haklıydı. Konyaspor galibiyeti, dibe vuran Fenerbahçe’nin zıplama refleksidir muhtemelen.