Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Madem ki, Fenerbahçe Başkanı bile “derbide kaybetme kredisi olmayan taraf biziz” tespiti yaptı…
Sormak herkesin hakkı:
Nasıl kazanacak Fenerbahçe?
Bunun cevabı sahanın içinde yok!..
Kimse “hızıyla, amansız baskısıyla, kanatlarıyla, orta sahasıyla, duran topla, kalecisiyle, santrforuyla” gibi yanıtlar veremez; verirse uydurmuş olur.
Teknik direktörüyle mi?
Pardon ama… İşte o yılın sürprizi olur! Bu hafta Fenerbahçe’yi kurtaracak olan Ersun Yanal değil, Yanal’ı kurtaracak Fenerbahçe’dir ki, orası da belli değil.
Biraz dramatik ama üç tane “saha” ve “inisiyatif dışı” faktöre bağlı Fenerbahçe’nin Kadıköy’de zafer kazanıp ligin zirve yarışını ucundan tutması.
Hatta “romantik”!
***
Birincisi derbinin ta kendisi… Daha doğrusu ismi.
Efendim “derbilerin atmosferi ve motivasyonu farklı olur” muş... Orta halli bir takıma mağlup olsa bile büyük takım ezeli rakiplerine karşı başka oynarmış… Ya da galibiyeti seriye bağlamış büyük takım, derbide apışıp kalırmış!
Evet… Olmamış iş değildir.
Lakin iki yanı keskin bıçak gibi bir avantaj bu… Aynı şey Galatasaray için de geçerli çünkü.
Ama Fenerbahçe’nin galibiyete daha çok ihtiyacı varmış!
Sosyal yardım mı alıyorsun, futbol mu oynuyorsun? Ne zamandan beri puanlar ihtiyaca göre dağıtılıyor?
İhtiyaçlar “icatların” anasıdır, zaferlerin değil. Belki biraz arkasından iter insanı; o kadar.
Üstelik kimi zaman tersine çalışır bu mekanizma ve kazanmaya mecbur tarafın eli ayağına dolanır. Veya gerilimden tansiyonu çıkar, eksik kalıp maçı kaybeder.
Olsun…
Plasebo etkisi hiç yoktan iyidir… “Doping” diye yuttuğun akide şekeri sayesinde her zamankinden hızlı koşuyorsan ne zararı var ne mahsuru!
Şehir efsanesi bile olsa “derbilerin atmosferi farklıdır” klişesi, “farmakolojik” değil ama “psikolojik” etki yapabilir” ve avantaj olabilir Fenerbahçe’ye.
***
İkincisi Saracoğlu tribünleri.
İyi topçular, iyi tercihler, iyi taktikler kadar olmasa da bu hiç yoksa “metafizik” değil, daha somut bir üstünlük tabi…
Malum; jet motoru desibeli ile rakibin kulaklarına çullanmış elli bin taraftarı hesaba katmadan kimse “derbi terazisi” kuramaz.
Ancak tribün faktörünün de ev sahibinin aleyhine çalıştığı rastlanmamış olay değildir.
Elbette Saracoğlu tribünleri ne homurdanır ne Fenerbahçe’ye olumsuz yaklaşır maç boyu… Ama Fenerbahçe takımı Galatasaray’dan daha kötü oynadığını hisseder veya ilk golü rakibinden yerse, coşturmaya çalışan tribünleri futbolcu zihinlerinin baskı olarak algılaması işten bile değildir.
***
Üçüncüsü ise Galatasaray…
Evet… “Derbiyi kaybetme kredisi olmayan” Fenerbahçe’nin kazanması ve puan cetvelinde “başaltından” terfi edip “başa” oynaması için asıl ihtiyacı, bunu ona Galatasaray’ın sunması!
Neden olmasın…
Bir kere Kadıköy’e bagajında pek çok kötü anıyla gelecek Galatasaray. Derbiyi kaybederse Fenerbahçe gibi hocasının kredisi tükenmiş olmaz ama sarsılmayacağını kimse söyleyemez. Kendisini Fenerbahçe’den sonra on bir haftada çok zor beş maç bekleyen Galatasaray’ın nasıl bir kavşakta olduğunu anlamak zor değildir.
Kritik durumlar, ayaklara pranga da takabilir, kanat da…
O zaman, Kadıköy’de korkması gereken tek şey korkudur Galatasaray’ın.
Hatta “endişe” bile yeter maçı kaybetmesine.
Ve bunun için gereken her şeye sahip Galatasaray!..
Kötü geçmiş bir ilk yarı, zirveyle arasındaki mesafe ve 21. Yüzyılda gelenek haline gelmiş Kadıköy galibiyetsizliği.
Pek aydınlık bir tablo değil.
***
Görüldüğü gibi Fenerbahçe Pazar günkü derbiyi ancak “elinde olmayan nedenlerle” kazanabilir!
Uzun zamandır bir Galatasaray derbisine bu kadar “edilgen” çıkmamıştı Fenerbahçe.