Bu ülkenin en hızlı futbolcusu hangisi?..
Arda Turan!.
Yeter ki gazı verin!.. “Adam” altındaki arabalardan hızlı... Sıfırdan yüze saliseler içinde çıkıyor cayır cayır yakıyor her yeri.
Muhteşem bir şekilde gaz yiyor. Her zerresini inanılmaz bir agresiflikle güce dönüştürüyor.
Sakınma gazı kaldırsın asfaltı.
Kır direksiyonu, sür istediğin yere.
Gürültü kaçınılmaz. Kaza büyük olasılık.
Çevreye zarar had safhada.
Baksanıza yarından sonra milli maçımız var bizim; ama Arda’nın yediği gazla çıkardığı patırtı ve yaptığı kaza herkesi öylesine dehşete düşürdü ki, FİFA’ya başvurup erteleme isteyecek duruma geldik.
Süratine söz yok ama yol hakimiyetini kaybedip yalpalıyordu Arda. Gazı verende hata.
Diyor ki, prim haberini sızdıranları biliyormuş ve Bilal Meşe ile beraber görünce çıldırmış.
Kardeşim, madem gazın hakkını vereceksin niye o uçağa alınmasına karşı çıktığın insanlara değil de görevi haberi yazmak olan adama saldırıyorsun?
Sürat felaket.
***
Peki, futbolumuzun “İsmet Paşa”sı kim?
Fatih Terim!..
Futbolun son noktası uluslararası mücadelelerden galip çıkmak, zaferler kazanmaksa... Fatih Terim ile İsmet İnönü’nün kariyerleri farklı kağıtlardaki karbon kopya gibi.
Politikası da ha keza... Temkinli, uzun vadeli, güçlü.
Ama Terim’i asıl İsmet Paşa benzeri yapan bir başka özelliği.
İşine geleni duyup, işine geleni duymazdan gelmesi!
Dönümlerce genişlikte Florya’da olsun, kasaba büyüklüğünde Riva’da olsun bulunduğu mekanda, mekanın mücavir alanlarında, hatta sorumlusu olduğu insanların özel hayatlarında bir sinek uçacak da Terim’in haberi olmayacak...
Ama zaman geliyor, 4+1 daire genişliğinde uçakta milli takım kaptanı haberciliğin duayeninin boğazına sarılıyor; Terim duymamış!
İsmet Paşa’nın ifadesiyle “efendim”!
***
Madem tiksindirici gerçeklerden, müptezel yorumlardan ve sahiplerinden, milli acıdan, mesleki hüzünden, “herkesin kaybettiği” son ilkel olaydan uzaklaşmaya çalışıp bilmece soruyoruz bugün… Son soruyla bitirelim:
Futbolumuzun en kıymetli “sanat eserini” söyleyin?
Bilemediniz değil mi?
Rıdvan Dilmen!
Neden?
Ben sanat eksperi değilim, insanlığın yücelişindeki katkısını/etkisini bilemem. Topa çok iyi vurduğunu hatırlarım, futboldan iyi anladığını bilirim o kadar...
Ona “sanat eseri” dedim; çünkü koruma altında olmasından anlıyorum kıymetini.
Ne dese ne yapsa kimi eleştirse ona dokunmak yasak!
Doğal olarak hangi takımın iyi oynadığını söylemek kesmiyor kendisini, iyiyi kötüyü öğretmek gibi bir misyon edindi, her konuda sözü var.
Bayram değil seyran değil niye yazdım Rıdvan Dilmen’i?
Korkuyorum!..
Günün birinde benim hakkımda “doğru söylüyor, çok beğenirim, aynı fikirdeyim” türünden bir olumlu laf eder diye ödüm kopuyor.
Önlem alayım dedim.