Sakat Sneijder yarım Podolski ile Gençlerbirliği gibi deplasmanın en zorlarından birini -yarım maçlık performansla da olsa- mağlup ederek ligde sağlam yürüyen Galatasaray’ı öyle kutlamak gerekir ki, namı İstanbul sınırlarını aşan Riekerink”e “bey” de yetmez; “beylerbeyi” yakışır artık!..
“Ya ikinci yarı” diyebilirsiniz tabi...
“Muslera olmasaydı” diye sorabilirsiniz.
Daha iyi ya!.. Futbol bilgeleri hep tekrarlamaz mı “şampiyon olmak için kötü oynarken de maç kazanabilmek lazım” cümlesini?..
Şampiyonluk için gereken her şeyi yapıyor işte Galatasaray!
Espri bir yana iyi oynarken gol attı Galatasaray, kötü oynarken yemedi ve kazandı. O kadar.
HHH
Namağlup, en az gol yiyen, sağlam savunmalı, dikine oynayan Gençlerbirliği, milli maç arasından sonra hiçbir takımın oynamak isteyeceği bir rakip değildi ama maç başladığında Gençlerbirliği’nin hiç kimseyle oynamak istemediği gibi bir görüntü vardı sahada!..
Top kazanıp kontratakla gole gitme taktiğini abartmışlar, resmen topu Galatasaray’a bırakıyorlardı. Onuncu dakikada Galatasaray’ın topla oynama oranı yüzde doksanlarda olmalı muhtemelen.
Belki de haklıydı Gençlerbirliği... Kanat bekleri ile birlikte ilk atak denemesinde Galatasaray ev sahibini kontratak golüyle cezalandırdı.
Bu gol birkaç bakımdan önemli... Akıcı, hızlı oynayan Galatasaray’ın kontratakta nasıl çoğaldığını örneklediği gibi golcü Eren’in aynı zamanda çok ölçülü gol pası da verebildiğini ve bir süre olsa Galatasaray’da konsantrasyonun hiç bozulmadığını gösterdi.
Evet... Galatasaray özellikle ilk yarıda her adamıyla oynadı... Sahaya iyi yayıldı. Çok iyi pas yaptı. Futbolun tüm gereklerini yerine getirdi.
Aslında ilk devreyi üç farkla kapatabilirdi Galatasaray. Son çeyrek hariç maçın hakimiydi.
İkinci yarıya farklı başladı Galatasaray. Farklı da değil; tam tersi... Sanki galibiyeti korumak ister gibi rölanti, yavaş, uzak, tuhaf...
İlk yarıda hiç ihtiyaç duyulmayan Sneijder’i deli gibi aradı Galatasaray ikinci 45’de.
Gençlerbirliği ise iki hafta öncesine dönmüştü sanki... Ev sahibi bu duraklamayı hemen ilk dakikalarda değerlendirdi ve iki pozisyona girdi. Maç bitene kadar bu pozisyonların sayısını altıya çıkardı. Riekenink’in hamlesi Serdar’ın zorladığı Sabri’nin yerine Cavanda’yı oyuna almak oldu. Ama yeterli değildi. Bu dakikalarda Muslera koruyordu Galatasaray’ı!.. En az üç golü çıkardı usta kaleci.
69. dakikada Gençlerbirliği İrfan Can ile Galatasaray Podolski ile takviye edildi ama Podolski’nin girip de Antalyaspor maçındaki gibi bir-iki gol atması beklenemezdi. Baskın ve gol arayan taraf artık Gençlerbirliği idi... Üstelik Podolski teknik direktörün dediği gibi fizik olarak yüzde yüz değildi.
Riekerink hiç olmazsa galibiyeti korumak için direnci arttırma yolunu seçip Yasin’in yerine Hamit’i almak zorunda kaldı 84. dakikada. Ama tüm duranları değiştirmeye imkan yoktu.
Olsun... Buna da üç puan veriyorlar.
Maçın Galatasaray açısından özeti “Bir devre şahane, bir devre berbat ama skor mükemmel” cümlesi.