Şampiyonluk adayları arasında Eto’ya (okunduğu gibi yazacağım artık) ihtiyacı olmayan veya Eto’nun şansını yükseltmeyeceği bir tek takım yoktu...
Şampiyonlukla alakası olmayan takımda kaldı.
Eto “vatan kurtaran aslan” değildi belki... Ama Eto’nun ele geçirilmesi, Eto’nun “karesine” denk geliyordu...
Sen alıyorsun diğerleri Eto’suz kalıyor!
Bu terazinin kefesini ağırlaştırmak için dışardan bir şeyler eklemekten öte, diğer kefeden alıp senin kefeye koymak gibi bir olay.
O yüzden Başakşehir en çok parayı verdi, Trabzonspor teklif yaptı, Beşiktaş almak için çabaladı, Galatasaray düşündü, bir ihtimal Fenerbahçe Eto’nun Antalya’da kalmasını sağladı!!!
Fenerbahçe’nin günahı boynuna tabi... Ben Fenerbahçe zekasını önemsediğim için böyle bir tahminde bulundum sadece.
Neyse... Eto’yu mezata koyup sonra geri çeken Antalyaspor Başkanı’nın tavrı en çok Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın kimyasını bozdu malumunuz...
Neden?.. En çok Beşiktaş’a lazımdı ve Eto’nun sanal satışında sonuca en yakın olan Beşiktaş’tı. Üstelik olumsuz haberi teknik direktör Şenol Güneş ile beraber kız istemeye gider gibi gittikleri Antalyaspor açılışında aldı Fikret Orman.
Adeta bir “kandırmaca” gibi gelmiş olmalı sayın başkana.
Baksanıza; düne kadar peşinde olduğu adamın emeklilik işlemlerini resen başlattı!..
“Eto’o, kariyerinin sonuna gelmiş bir oyuncu”..
Zaten ölüp bitmiyorlarmış Eto için!
Antalyaspor’u yönetenler ayıp etmiş…
Eto’nun emekliliğin çağına ulaştığını, Beşiktaş’ın ona ölüp bitmediğini bilemem ama işte burası doğru.
Ayıp oldu.
Eto’yu Beşiktaş’a değil daha fazla para verene veya Eto’nun istediği bir kulübe satarsın; kimse itiraz edemez... Ama satacağım deyip vaz geçmek, almaya niyetli olanların hesabını kitabını asabını bozmaz mı?
Beştaş mı oynuyorsunuz futbol mu?
Ortada bariz bir gayrı ciddilik var.
Olay Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk’ün tanınırlığını ne kadar arttırdıysa Antalyaspor’un sahip olduğu sempatiden o kadar eksiltmiştir.
Beşiktaş’a gelince... En hayırlısı oldu! Bir takımda emeklilik çağına gelmiş iki süper yıldız fazla olurdu.
Hakemin videosu
Video Hakem fikri gündeme geldiğinden beri bu uygulama hakkında yazmayan tek yorumcu benim her halde!..
Evet... Bilinçli bir şekilde susma hakkımı kullandım.
İstedim ki, asıl muhatapları hakemler konuşsun önce... Şöhret ve reyting peşindeki eski hakemler değil; video hakemliğini kullanacak hakemler.
Herkes konuştu... Bir ben sustum, bir de onlar.
Yahu bir fikri yok mu bu insanların?.. Yoksa rüzgarı mı bekliyorlar nereden eserse o tarafa yelken basmak için?
Korkuyorlar mı?.. Hepsinin videosu olmasın sakın?
Çünkü ilk muhatap hakemler.
Şayet Video Hakem uygulaması işe yarar bir şeyse, önce hakemler sahip çıkmalıydı değil mi?
Kolay mı?.. Kendileri sokağa çıkamayacak, çocukları okula gidemeyecek hale geliyor bir hatalı kararla... Bunu telafi edip kararı düzeltecek bir uygulamaysa, hakemlerin Tünel’den Taksim’e yürüyüp “Video Hakem isteriz” diye miting yapmaları beklenmez mi?
Diyelim ki, Video Hakem işi berbat edecek futbolu... Hakemleri zorda bırakacak. Karizmalarını çizecek...
Eee... Niye “asla olmasın” demiyorlar o zaman? Yaptığı işi yerin dibine sokacak bir uygulamaya direnmez mi insan?
Her zaman hakemlere arka çıkmaya çalışan bir yorumcu olarak derin derin düşünmeye başladım şimdi... Yoksa hakemlerimize layık oldukları şekilde mi davranıyor hakem cellatları?
Aatıf köle mi?..
Eğri oturup doğru konuşalım ve Fenerbahçe’nin milyonlarca seveni var diye popülizm yapmayalım...
Tek başına bir adam olduğu için Aatıf Chahechouhe’ya yüklenmek, yüklenen yönetimi görmezden gelmek biraz ayıp oluyor doğrusu.
Faslı futbolcuyu Mehmet Ekici transferinde “nakite çevirebilmek için” adama “Ya Trabzonspor’a gidersin ya da A2 takımına” demek adil bir seçenek sunmak mıdır; sorarım size?
Yoksa “şantaja” mı girer?
“İstemiyorum seni” dersin, eyvallah...
“Kendine takım bul” notası verirsin, tamam...
Ama adrese postalamak ve bunun yaparken bir tür “şantaj” yolunu kullanmak Fenerbahçeliler’in içine sinebilir “kendi kulüpleri merkezli” düşündükleri için... Bize yakışmaz.
Derler ki, Trabzon’dan istediği para ile Trabzonspor’un verdiği arasında 300 bin Euro varmış Aatıf’ın...
Bir kere o aradaki farkı ya Trabzonspor arttırsın ya da Fenerbahçe karşılasın.
“Bekara karı boşamak kolay” demeyin sakın! Futbol piyasasında lafı olmuyor bu miktarların.
Sonra Aatıf’a “A2 takımına gidersin” şantajı masadan kaldırılsın. “Yok öyle bir şey güzel kardeşim” falan desin birileri... “Yanlış yazmışlar” diye kıvırtsın...
Unutulmasın; “gitmezsen ağzını burnunu kırarım” demekle aynı kapıya çıkar “A2” seçeneği.
Kibar kibar yolcu edilsin Aatıf.
Fenerbahçe Başkanı sayın Aziz Yıldırım da hiç celallenmesin; kulüp zimmetinde gözüken futbolcuların köle olmadığını unutmasın, onların da yaşamak istedikleri yerler olabileceğini, hesap kitap yapabileceklerini hatırlasın. Mehmet Ekici de “bir gün benim de başıma aynı iş gelecektir” endişesine kapılmaz daha huzurlu transfer olur Fenerbahçe’ye.
Kupaların haczedilme ihtimali!
Yıllar önce naklen yayın paraları kulüpleri ilk defa “zengin” ettiğinde “eyvah” diye yazmıştım...
“Borçlar katlanacak”
Son artışta aynı endişelerimi tekrarladım.
“Hesap bilmeyene para dayanmaz”!..
Endişem gerçeğe dönecek gibi!
Şimdilik tek engel UEFA kriterleri...
Gidişata bakılırsa, kulüplerimizin müzeleri icra dairelerinde sergilenebilir birkaç yıla.
Olmaz demeyin... Benim kariyerimde bir zamanlar siyasi destekle şahlanan Malatyaspor’un kümeleri apar topar düştükten sonra icra yoluyla alınan kupalarının haberi bile var.
Bu yazı yazılırken Dolar 3.70’di...
Ve Tüm kulüplerimiz harıl harıl futbolcu aramaktaydı aldıkları yetmezmiş gibi.
Mesela Beşiktaş...
Stopere 4,2 milyon Euro verdi.
Onsuz olur muydu?
Elbette...
Ama rekabet denilen öyle bir şey ki, hesap kitap bırakmıyor; yöneticilerin kişisel hırslarını tetikliyor bir süre sonra.
Beşiktaş örneği o yüzden verildi... Herkes biliyor ki, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman bu kişisel hırslara en uzak olandı; o da teslim oldu sonunda.