Beşiktaş devreyi lider bitirdi “Kış Şampiyonu” oldu ya... Başlığa bakınca, tekmeye kafa sokan futbolcularından girip, yıldız falan demeden aksayan adamı kulübeye çeken teknik direktöründen çıkarak güzellemeler yapacağım sanmayın sakın.
Elbette sahada cesaret şart fark yaratmak için... Lakin, bir de “kurumsal cesaret” var.
Bizim bildiğimiz bir kulübün kurumsal cesareti, federasyona / rakiplerine / hakemlere / medyaya efelenmesi, zehir zemberek beyanatlarla “büyüklüğü” oranında endişe yaratmasıyla doğru orantılı; değil mi?
Evet... Bu da cesaret ama kategorisi “lümpen ile mafyoz” arası!
Asıl cesaret nedir biliyor musunuz?..
Hiçbir şeyi örtmeye çalışmadan ucu kendisine de dokunsa her olayın üstüne hak / hukuk / adalet kavramlarıyla gitmek.
Şeffaflık yani.
Bu ülkede en çok saygı duyulan, en beğenilen futbolu oynayıp ilk yarıyı lider kapatarak şampiyonluğa doğru yürümesi bir kenara, Beşiktaş’ı asıl büyüten bu gerçeği bilmesi ve uygulamasıdır aslında.
Nasıl mı? Bir olay anlatayım, kararı siz verin.
Sayın Önder Özen’i hepiniz tanırsınız... Futbol bir bilimse, sayılı Prof.’larımızdandır kendisi.
Malum bir süre Beşiktaş ona emanetti.
On ay görev yaptığı teknik patron makamından 16 Temmuz 2014’de istifa etti ekrandaki yorumculuk işine döndü.
Çok hizmetleri olmuştur Beşiktaş’a.
Lakin, ayrılıştan kısa bir süre sonra Beşiktaş’ta “kuyusunun kazıldığını” beyan etti, somut olayları ardı ardına sıraladı:
Ofisine böcek yerleştirilmiş, görüşmeleri dinlenmiş, yetmemiş kim bilir ne niyetle bir kadın gönderilmiş, hatta çocukları takip altına alınmıştı! Çünkü Fenerbahçe forması giydikleri tahmin ediliyordu!..
Dehşet değil mi?
Hiç umudum yoktu ama hemen bir yazı yazdım ve hayli sert üslupla Beşiktaş kulübüne bu suçlamaları araştırması, Önder Özen’e ise iddiasını delillendirmesi gerektiğini hatırlattım (22 Temmuz 2014)...
Aksi halde bir taraf müfteri, diğeri suçlu olarak kalacaktı hafızalarımızda... Normal koşullarda böyle işler zamana bırakılır, balık hafızamıza güvenilirdi kulüpler açısından.
Bir buçuk yıl sonra ne oldu biliyor musunuz?
Telefonda Beşiktaş iletişim danışmanı sayın Rıdvan Akar’ın berrak Türkçesi ile tane tane söylediği şu sözleri duydum:
“Ercan bey, biz Beşiktaş olarak sayın Özen’in suçlamaları için bir araştırma başlatmıştık. Nihayet sonuçlandı. Haber olması niyetiyle değil, sizin ilginizi bildiğimiz için adresinize göndermek istiyorum”.
Aaa... İsviçre mi burası?..
Bir kulüp eski teknik patronunun suçlamalarını araştırmak için mesai, emek, para harcıyor ve herhangi bir yöneticisi elinde raporu sallaya sallaya kameralar karşısına geçeceğine o konuyla ilgili çok sert bir yazı yazan gazeteciyle paylaşıyor sadece.
Teşekkür ettim, kutladım.
Ben teknik ayrıntıları sevmem... Her türlü araştırma yapılmış. Tüm Beşiktaş çalışanları tek tek sorgulanmış. Böcek aranmış. Kadının kim olduğu araştırılmış. Sayın Özen’in çocuklarının takip edilip edilmediği konusunda bile profesyonel destekle polisiye benzeri incelemeler yapılmış. Onlarca kişiyle, basın mensuplarıyla konuşulup, görüş ve bilgi ve kanaat alınmış.
Rapor diyor ki, “biz belge bulamadık”.
Hatta iz bile...
Ne kalıyor şimdi geriye?
Sayın Önder Özen iddialarının arkasındaysa, biraz daha açıklama yapmak zorunda.
İnanın, onu da araştırır bu Beşiktaş.
Sayın Özen susarsa...
O zaman “talihsiz açıklama” boyutundan çıkar istifa ettiğinde söyledikleri; iftiraya girer ki, kimseye yakışmaz ve faydası olmaz.
Aslında tüm bunlardan daha önemlisi Beşiktaş’ın kulüp aleyhine sonuç çıkma ihtimali de olan uzun ve derin bir araştırma yapması.
Ahlaken zirve...
Suçlamaların aksi sonuca varan araştırmayı milletin gözüne sokmaya çalışmaması.
Kibarlık...
Hak, hukuk, adalet kavramlarının şemsiyesinde şeffaflık için cesaretle ortaya çıkması.
Hasrettik...
Tebrik ederiz...
Rahat uyusun Süleyman Seba ağabeyimiz.
ARAŞTIRMA RAPORU: IV. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
BJK personeli ve basın mensupları ile yapılan görüşmeler yanı sıra incelenen belgeler ve uzman bir kuruluşa dinleme cihazı iddiası için yaptırılan tetkik neticesi hazırlanan teknik heyet raporunun değerlendirilmesi sonucunda oluşan tespitlerimiz şu şekildedir:
1 Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri’nde bir kuruluşa ait uzman heyet tarafından yapılan tetkikler neticesinde “böcek” olarak adlandırılan herhangi bir dinleme cihazına rastlanılmamıştır.
2 Önder Özen’le duygusal ilişki kurmaya çalıştığı ve adının D.. olduğu iddia edilen kişinin görüşmeler ve gazete haberlerinde adının geçmesi üzerine, bu kişinin BJK TV çalışanlarından D.P.N. olabileceği ihtimali ile kendisiyle yüz yüze görüşme yapılarak yazılı açıklaması alınmıştır. Ayrıca kurumsal telefon hatlarında geriye doğru araştırma yapılmış ne sözü edilen tarihlerde ne de sonrasında Önder Özen ile D.P.N. arasında herhangi bir mesajlaşma ve telefon görüşmesinin olmadığı görülmüştür.
3 Kulüp çalışanlarının açıklamalarından Önder Özen’in dinlendiğine dair iddiaları ciddiye almadığı anlaşılmış olup sadece kime ait olduğu belirlenemeyen bir çiçek gönderimine şahit olunduğu bildirilmiştir.
4 Basın mensupları ile görüşmelerimizden Önder Özen’in vehimlerini kendileri ile paylaşmış olabileceği ve bunların speküle edilerek haberlere yansıdığı anlaşılmaktadır.
5 Görüşme davetimize katılmayan Önder Özen’le görüşülememesi nedeniyle kendisince dile getirildiği söylenen şüpheleri doğrulatma imkanı bulunamamıştır. Ancak olası tedirginliklere kapılıp bu sanıları çevresi ile paylaşmış olabilir.
Konunun BJK’nü zan altında bırakabilecek hassasiyeti ve basında yer alan suçlamaların ihbar kabul edilerek görevlendirildiğimiz bu iç denetim incelemesi sonucunda oluşan görüşümüz şudur:
I. Önder Özen’in dinleme, takip ve şantaj amaçlı kurgulara muhatap kaldığını doğrulayacak veya makul şüpheye neden olacak bir kanıta rastlanmaması,
II. BJK personeli ve gazetecilerle yapılan yazılı kayıt altına alınmış görüşmelerde aynı suçlamaları doğrulayacak tatmin edici açıklamalar bulunamaması,
III. Teknik raporlar, bireysel ifadeler ve belge incelemelerini kapsayan detaylı inceleme süreci sonucunda iddiaları kanıtlayacak somut bir delil veya kuşku tesbit edilememesi, nedeniyle Önder Özen’in odasının dinlendiğini, takip edildiğini ve kulüp çalışanı bir kadın tarafından taciz edildiğini doğrulayan herhangi bir belge ve başka bir kanıt bulunamaması yanı sıra görüşülen kişilerin açıklamaları göz önüne alınarak tarafımızca basında yazılı olan iddiaların gerçek olmadığı görüşüne varılmıştır.