Herkes çok iyi biliyordu yeni sezonun can sıkan “detayını”!.. Çünkü herkesin başındaydı:
Fenerbahçe satmadan alamıyordu.
Beşiktaş kafasına göre borçlanamıyordu.
Galatasaray hiçbirini yapamıyordu.
Varın siz hesaplayın gerisini.
Öyle ki, artık “okkalı bir transfer” yarım şampiyonluk demekti.
Hatta “tam”!
UEFA ile oynanan bu kedi-fare oyunundan sıyrılabilen, fırdöndüde “hepsini al” gelmiş gibi parsayı toplar, ezeli rakiplerini geride dımdızlak bırakabilirdi.
Hani “masada kazanmak” diye bir laf var ya futbol literatüründe!.. İşte onun biraz daha “light” hali.
Rakibi tufaya getirmiyorsun; burada mesai UEFA üzerine... O yasak koyuyor, sen çare arıyorsun.
Rakiplerin muhtemel sızlanmalarına karşı savunması da kendi içinde;
“Paran varsa, kafayı çalıştır, sen de hallet”!
Evet... Bir kestirme bulup UEFA kanunlarını çiğnemeden üzerinden atlarsan, rakiplerin yıldız satıp meteor alırken, sen güçlü bir takım kurar her şeye 1-0 önde başlarsın.
Nasıl olacak peki?
Sen paradan haber ver!..
Neymar Barcelona’dan Paris Saint-Germain’e nasıl transfer oldu? 222 milyon euroyu hangi sponsor verdi?
Var bu işin kestirmeleri... UEFA “kara para aklamak” ile “futbola kaynak aktarmak” arasındaki farkı bilmez mi?
Fenerbahçeli, işte tam da buna oynadı.
Türkiye’nin en zengin ve güçlü insanlarından Ali Koç’u başkan yaptı ve muhtemel zaferleri erkenden kutlamaya başladı. Müthiş bir özgüven geri döndü Fenerbahçeli’ye... Bayraklar çıktı. Kombineler kapış kapış gitti.
Başkan bir çare bulurdu... Yıldız yağacaktı Fenerbahçe’ye...
Ama o da ne?
Askerlik Şubesi avlusu gibiydi Fenerbahçe transfer masası... Dizi dizi henüz babasının jiletiyle traş olan bir sürü genç.
Peki yıldız transferi?..
Onun yanıtı da teknik direktör Cocu’dan geldi:
“Mevcut takıma bakmalıyız”!
“Yok” demenin Hollandacası!
Elbette gençlik “gelecek” demekti. Kimse “niye aldın” sorusuna cüret edemez...
Ama “Ali Koç başkan Fenerbahçe şampiyon” sloganı atarken ne umuyor, hangi zamanı işaret ediyordu Fenerbahçeli?
Cumhuriyetin 100. Yılını mı ?
Hayır... Şimdi. Hemen.
O zaman, yeni ve usta ayaklardan başka kim şampiyon yapabilir, Avrupa’da başarılı kılabilirdi ki, yakın geçmişi hüzünlü bu takımı?
Sınırlamalar nedeniyle transferin zorluğu herkesin malumuydu; onu geçin...
Ümit; sayın Ali Koç’un evrensel gücü ve imkanlarıyla bu yasakların ucundan kenarından da olsa aşılması, rakiplerin yapamadığının yapılması değil miydi?
Comolli, Altınordu’dan olmuşları toplasın, yetenek geliştirmeyi öğrensin diye mi gelmişti, yoksa Dünya’dan fiyat/fayda orantısına göre en iyileri İstanbul’a getirmek için mi?
Şimdi bayrağı havada, kombinesi cepte ve şayet transfer olacaksa “rötarın” farkında bir durumda bekliyor Fenerbahçeli.
Sessizse, “geç olması, hiç olmamasından iyidir” diye.
Ali Koç farkını görmek için bekliyor.
“Gençler ve eldekiler” UEFA kelepçesindeki bir takım için makul/mantıklı/yegane seçenek olabilir. Ancak Fenerbahçelinin beklentisi çok ötesidir.