Ne olacaktı yani?.. Hem Galatasaray hem de Milli Takım koçluğu yapan Ergin Ataman iki kulübün potadaki rekabetinde işi “can güvenliğine” kadar vardırıp üç-beş sayı için basketbolu ve Fenerbahçe’yi harcarken, Fenerbahçe kulübü milli takım hocası diye kendisine saygıda kusur etmeyecek miydi?
Fenerbahçeli basketbolcuyu milli takım kampında ayartıp Galatasaray’a transfer etmek falan vaka-i adiye... Ne zaman ki, Galatasaray fanatiği gibi davranıp, minik çıkarlar için Fenerbahçe’yi “berbat” hatta “tehlikeli” göstermeye kalktı Ataman; o gün attı sigorta.
Ve atması kadar normal bir şey yoktur sporda.
Hele, bizimki gibi normalin beşte biri hoşgörülü bir spor ortamında.
Yine de “politik” davrandı Aziz Yıldırım... Olayı kişiselleştirmeden Ergin Ataman’a değil “hem kulüp antrenörü hem de milli takım koçu olmasına” karşı çıktıklarını açıkladı.
Yanıt, belden aşağıydı:
“Biz vatani görev yapıyoruz”!
Aziz Bey’in askerliği şaibeli ya...
Hayret... Yine kişiselleştirmedi Aziz Yıldırım. Fenerbahçe kulübü olarak milli hocanın aynı zamanda rakiplerini çalıştırmasını kabul etmediklerini tekrarladı!
İstese, kendi geçmişine göndermeler yapan Ergin Ataman’ın geride kalan sportif hayatını rahatça masaya koyabilirdi ki, orada genç basketbolcuyu tokatlamaktan, misafir taraftar bıçakla doğranırken “ırkçılar” açıklamalarına, basketbol finaline çomak sokmaya kadar pek çok hadise vardı.
Aziz Yıldırım’ın, geçmişi karıştırmamaktaki özenini, vakti zamanında Fenerbahçe koçu Bogdan Tanjevic’in aynı zamanda milli takımı çalıştırmasını anımsatmak istememesine bağlamış olmalı Galatasaray... Evet... Fenerbahçe hocası Tanjevic de bir zamanlar Ergin Ataman’la aynı pozisyondaydı. Ne Aziz Yıldırım, ne de Fenerbahçe rahatsız değildi.
Lakin, Galatasaray veya bir başka kulüp de rahatsız değildi... Demek ki, pozisyonlar kadar o pozisyondaki kişiler de önemliydi!
Yine de Galatasaray mal bulmuş gibi buradan savunmaya kalktı basketbol koçu Ergin Ataman’ı... Hata yaptı.
Çünkü, Tanjevic ile Ergin Ataman bir mi?.. Aralarındaki kişisel farkları, sportif yaklaşım makasını, üslup uçurumunu açıklamak zorunda bırakacaklar Fenerbahçe’yi.
Aslında “çifte görev” pozisyonunu değil, Ergin Ataman’ı içlerine sindiremediklerini gerekçe ve belgeleriyle ortaya sermek zorunda bırakacaklar.
Ataman bedel öder
Kaybeder Ergin Ataman.
Hepsini bırakın, Basketbol Milli Takım Hocası apoletiyle basketbolun sacayaklarından biri olan Fenerbahçe’nin başkanına belden aşağı cümlesi bile yeter de artar milli takım gibi birleştirici, kucaklayıcı bir müessesede bulunmaması için.
Ne olacak yani?
Fenerbahçe başkanı ile kavgalı bir milli takım hocası olur mu?
Bırakın milli takımı; Fenerbahçe başkanı ile kavga eden bir Galatasaray koçu olur mu?
Bir Ergin Ataman sağa sola atar/gider yaparak karizmasını şişirecek diye asırlık kulüplerin basketbolda da kanlı bıçaklı olmasını kaldıracak mıyız yani?
Hata yapan bedelini öder. Olay, Aziz Yıldırım’ın kişiselleştirmeden yaptığı “çifte göreve karşıyız” açıklamasına Basketbol Federasyonu Harun Erdenay’ın yapıcı ve tansiyon düşürücü yanıtıyla kalsa, Ataman belden aşağı çalışmasa, asla bu noktalara gelmeyip iki büyük kulübe yeni cepheler açmaya varmayacaktı iş.
Bedel ödeyecek olan Galatasaray değil, Ergin Ataman’dır. Galatasaray’ın “hatalar zinciri” sahibi hocasını milli takımda da tutmak azmi, “hata yapan bizdense karşı çıkana karşı olmak zorundayız” saçmalığı yanı sıra, Ataman’ın “çifte görevinden” bir çıkarı olduğunu çağrıştırır.
Fenerbahçe’nin basketbol milli takımına sporcu yollamama “yaptırımına” gelince... Adı üstünde; “yaptırım”.
Sadece karşı oldukları uygulama sürdüğü sürece geçerli. Durum değişir sorun kalmaz.
Aziz Yıldırım ‘haksız’!...
Sayın Mehmet Ali Şahin, eski spor ve adalet bakanı... AKP’nin ağır toplarından. Seçim hükümetine MHP ve CHP’nin bakan vermemesini Fenerbahçe’nin milli takıma sporcu göndermeme jesti ile paralellik kurarak anlatmak istemiş... Aziz Yıldırım’ın tavrını Bahçeli ve Kılıçdaroğlu tavırlarına benzetmiş.
Kısaca “teşbih”!..
O bir siyasetçi ve partisinin doğru yaptığını anlatmak için çabaları diğer parti liderleri ile birlikte Aziz Yıldırım’ı da “yanlışlar” sınıfına sokuyor ya... Sen misin söyleyen.
En kibarından “sen kendi işine bak” cevabı.
Yahu, bu ülkenin büyük bir kesimi, oy verdikleri liderlerinin aldığı karara saygı duyuyor olmalı. Yani onların algısı, Aziz Yıldırım da Bahçeli ve Kılıçdaroğlu kadar “iyi yaptı” çizgisindedir siyaseten.
Sportif bakarsanız, yine problem yok... AKP’ye oy verip Aziz Yıldırım’a hayran, Fenerbahçe’ye tapanlar da var. O zaman Mehmet Ali Şahin’in lafı, siyasi bir tespit olarak bir kulaktan girer bir kulaktan çıkar... Bu kadar büyütecek ne var?
Gelelim Fenerbahçe yöneticisi sayın Mahmut Uslu’nun “bizi siyasete sokmayın” feryadına!..
Geçen hafta Başkan Aziz Yıldırım’ı televizyonlarda dinlemedi galiba.
Bu cümleler Aziz Bey’in:
“Bu kanun dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gitti. Abdullah Gül Bey şunu ifade etti: ‘Ben içime sindiremedim’ dedi ve veto etti. Şimdi soruyorum: ‘Bu yazılan kitapta bununla ilgili neden herhangi bir bilgi koymadılar, veto etme sebebi neydi. Eski Cumhurbaşkanı şimdi ne düşünüyor; vicdanı rahat mı acaba?
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bunun üzerine gitmeseydi, bu kanun çıkmasaydı, şu an burada olmayabilirdik. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bunu vicdanı kabul ediyor mu? Bunu merak ediyorum. Sayın Bülent Arınç’a da söylüyorum, ‘Bu kanun geri gelmez’ dedi. Geldi, biz kaçmadık. 6 küsür sene ceza verdiler.
2011’de Türkiye’de sivil ihtilal yapılıyordu ya kimse farkına varmadı. Şimdi kaçıyorlar, kırmızı bültenle aranıyorlar. 50 bin kişi ile Türkiye’de sivil darbe yapıyorlar. Suçu olmayan adam neden kaçıyor?”
Evet... Sayın Yıldırım o kadar üzülmüş ki, hislerini sayın Uslu ifade ediyor ve “bizi siyasete sokmayın” diyor ama bir hafta önce siyasete balıklama dalmış Aziz Yıldırım.
Doğrudur, yanlıştır demiyorum...
Sadece; perhiz yapan o kadar lahana turşusu yememeli.