Orta sahadaki dalgakıranı Fred ile dört stoperi “sakata” gelmiş Fenerbahçe, konumu, iddiası ve performansından bağımsız en büyük belalısı, en azimli rakibi Trabzonspor’a nasıl bu kadar kolay teslim oldu Kadıköy’de?
Hançeresi yırtılan 50 bin seyircisi önünde hem de!..Neden durgundu takım? Nasıl ikinci yarının ilk iki dakikasında iki gol yedi?
“Büyük kaleci” Livakovic hiç maç kazandıramayacak mı?
Niye ilk isabetli şutunu ancak 3 gol yedikten sonra 57. Dakikada attı ligin en iyi futbolunu oynayan takımı?
Bunlar 19 maçını da kazanmış Fenerbahçe için doğal mı?
Her şeyi Djiku- Becao-Fred eksikliğine bağlamak doğru mu? Yoksa taktik ve motivasyonda mıydı asıl eksik?
Evet… Abdullah Avcı resmen ezdi İsmail Kartal’ı… Dengesini bozdu. Oyun ve oyuncu tercihinden sonra hamlelerinde de açık hatalar yaptırdı. Takımını kendinden güçlü rakibe karşı motive etmiş olan maçı kaosa çevirip parsayı toplayan Avcı’ydı.
***
Maç, çok adamla hücum eden Fenerbahçe’nin temposuyla başladı ama bu süreç hemen bitti. Çünkü, Abdullah Avcı hem savunmayı sağlam tutmuş hem de solda Visca, sağda Pepe ve en ileride dev adam Onuachu ile Fenerbahçe baskısına çözüm bulmuştu. Topu kazanan Fenerbahçe’yi kalesine döndürmüyordu Trabzonspor.
Çok geçmedi Fenerbahçe stoperlerinin sakatlığı etkisini gösterdi. Fred’i ve iki gerçek stoperini aramaya başladı takım. Henüz 10.Dakikada Visca’nın soldan ortasına Trabzonspor’un kule santraforu Onuachu kafayı vurduğunda, iki Fenerbahçe stoperi arasında 30 metre vardı ve Onuachu’ya yakın olan Oosterwolde’nin ondan haberi yoktu.
Belki de ilk kez morali bozuldu Fenerbahçe’nin. Hemen tepki veremedi. Hatta hiç veremedi. İleri çıkarken zorlandı. Ağır kalmaya devam etti.
“Usta kaptan fırtınada belli olurdu” ama Fenerbahçe’nin ustaları da duruma el koyamadılar ilk yarı. Tribünde yüksek volüm vardı, Fenerbahçe düşük devirdeydi.
Tamam Fenerbahçe eksikti, kötüydü, yıldızları durmuştu… Lakin beş gol attığında çok üstünde durulmayan hak edilmiş penaltıyı, mağlup durumdayken yok saymak neyin nesiydi? Çıldırtmak mı istiyor bu hakemler Fenerbahçe’yi.
İlk yarının uzatma dakikalarında Szymanski’ye ceza alanında penaltı vardı ama VAR yoktu. Sahanın herhangi bir yerinde kramponunu yırtıp adamın başparmağını dışarı çıkaracak sertlikte ayağa basma faulse, ceza alanında penaltı değil miydi? Ne hakem verdi, ne VAR uyardı. Absürt bir fıkra gibi.
Asıl fıkrayı Fenerbahçe yazdı ikinci yarı. 30. Saniyede ve iki dakika sonra arkaya koşan rakiplerin attığı iki golle. İlk yarı penaltıyla berabere bitse bu goller olur muydu?
Fenerbahçe biraz silkindiğinde Tadic, hemen penaltı aldı, attı skor1-3 oldu.
Son yirmi dakikaya girerken, “patron çıldırdı” Samet ile Zajc’ı çıkarıp Batshuayi ile Crespo’yu soktu İsmail Kartal. Takımda orijin olarak hiç stoper kalmadı. Oosterwolde’nin yanına İsmail stoper oldu. Tabi, on dakikaya kalmadan atıldı İsmail. Fenerbahçe 10 kişi kaldı. Buna battıkça batmak denirdi ancak.
Mehmet Can, Tadic’ten sonra Crespo’ya da penaltı yaptı ama Tadic atamadı bile; anlayın Fenerbahçe’nin ruh halini!
Neyse ki, VAR penaltı atışını tekrarlatarak Fenerbahçe’den özür diledi sanki. İkincisinde attı Tadic.
Livakoviç ve Fenerbahçe savunması(!) dördüncü golünü yediğinde VAR’ı aldı bir telaş. Hakeme yeniden izletip golü iptal ettirdiler nedense. 2-3’ü yeterli buldular her halde!
Berbat hakem, berbat VAR, berbat Fenerbahçe ve lig tarihindeki en iyi galibiyet serisinin “hazin” sonu.