Henüz çömezim Milliyet’te... F klavye daktiloyu hızlı yazmaya çalışıp arada sırada amatör maçlarda dakika tutarsam, yıldız verirsem gururlanıyorum. Karlı Ali Sami Yen’de üst üste üç amatör maçı takip edip donmuş ayak parmağımı ameliyattan zor kurtarıyorum.
Bizim zamanımızda kimse yazarlıkla başlayamazdı mesleğe; sittin sene çilesini çekerdi futbolun, haberin, yazının...
Ama şikayet yok... Serviste Türkiye’nin en ünlü futbol adamlarıyla yakın oturup, fırsat olursa bir iki cümle konuşup kendimi özel hissediyorum diğer çömezler gibi. Moda’ya gidince soruyorlar; “Şükrü Gülesin çok espriliymiş öyle mi”, “Turgay Şeren’le hiç konuştun mu?”, “Altan Erbulak hep komik mi?”..
Hele babalar maçtan dönüp daktilo hızınızı yeterli buluyor ve yazılarını senin tuşlarınla kağıda dökmeyi tercih ediyorlarsa sanki yazıya ortak olup “en-el hak” diyorsun acemi gazeteci dünyanda... Ertesi gün kendi yazın gibi okuyorsun onun yazısını!
Turgay Şeren’e daktilo ile eşlik etmek ise işin zirvesi...
Çünkü, bir futbolcuyu çok aşan kültürel birikimi, akıcı Türkçesi ve temiz İstanbul dili ile bir kerede konuşur hızla yazdırıyor ve daktilondaki kağıdı cırt diye kendisi çekip alırken o nazik teşekkürünü ihmal etmiyor. Açık bir gurur ile ütopik imrenme duygusu aynı anda kaplıyor aceminin içini... Tanrım, bir gün ben de bu kadar iyi anlayıp bu kadar kolay yazabilecek miyim diye düşünmeden edemiyor bir çömez.
Evet... Futbolu bıraktıktan sonra futbolu yazıp konuşarak büyük paralar kazanan yeşil sahanın yıldızları, futbol sonrası konumlarını ilk olarak kırk sene önce onlara bu kapıyı açan Namık Sevik’e borçluysalar, ikinci olarak da Turgay Şeren’in derdini anlatmakta topu tutmaktaki kadar usta olmasına borçludurlar.
“Eski futbolcu da pekala çok güzel yazar, çok iyi yorum yapar” gibi bir algı, Gündüz Kılıç, Şükrü Gülesin, Turgay Şeren, Doğan Koloğlu gibi ilk örneklerin çok yetenekli olmasıyla yerleşmiştir aslında.
Turgay Şeren’in gerçek işindeki ustalığını herkes biliyor... İkinci işindeki ustalığı ise yazıyı beceremeyenlere gazetedeki yazı ustalarının katkısı yüzünden “standart” zannedilir ve çok dikkate alınmaz.
Oysa çok farklıydı Turgay abi... Bir solukta düzgün yazı doğal kabiliyetiydi.
Yani en az futbolculuğu kadar gazeteci sayılırdı.
Allah rahmet eylesin, Türkiye’nin başı sağ olsun.