Baştan söyleyelim, Süper Lig’de pandemi yüzünden 14 futbolcu bir araya getiremeyen herhangi bir takımı “hükmen mağlup” ilan etmeye bu saatten sonra kimsenin gücü yetmez.
Deneyen olursa hakimler var Ankara’da.
En azından 25 Ocak 2021’de başlayıp dolu dolu 6 gün sürecek, konuyla ilgili paneller, çalıştaylar yapabileceğimiz, kanaat önderlerinin bilgi ve birikimlerine başvuracağımız “mış gibi” devre arasına kadar böyle!
Çünkü “içtihat” var ortada.
Beşinci ve altıncı haftalarda Hatayspor’un on futbolcusu pozitif çıkmış, Erzurumspor ve Ankaragücü maçları ertelenmişti.
İki ay unutun “hükmen” meselesini… Dert arıyorsanız fazlasıyla var zaten. Örneğin, Süper Ligimizin olası seyir defteri.
Çok değil; bir-iki aylık geleceği kestirebilen, görebilen, öngörü/uzgörü sahibi bir babayiğit var mı?
Yoktur muhtemelen.
Olsa olsa temenni.
Çünkü davul TFF’de, tokmak Covit -19’un elinde sezon başından beri; üstelik hain vuruyor virüs, davul patlamak üzere.
Şimdilik Covit ne derse o olur.
Boş verin hakemleri falan, şampiyon bile ondan sorulur!
2020-21 sezonunun bekası için sakın aşıya güvenmesin kimse… Aşı Kapıkule’den girip buzu çözülene kadar bu sezonun ya defteri okunmuş olur ya duası.
Her şey 1, bilemediniz 2 ay içinde olup bitecek.
Uzmanlara göre birinci dalganın ikinci pikini yaşadığımız şu günlerde Allah ikinci dalgadan korusun- alacağımız bireysel ve toplumsal önlemler bulaş hızını durdurur hatta biraz geri çekebilirse, Ocak sonundaki devre arasına kadar takım kuramayanın maçını erteleye erteleye gider iş.
Ertelenen ve muhtemelen ertelenecek maçların ne zaman, nasıl, nerede oynanacağını bana değil, pandemi sürecinde ligi 21 takıma çıkarıp puan cetvelini yenilemeye bile zaman bırakmayanlara soracaksınız.
Ocak’ta yeniden bakılır Dünya’nın ve ülkemizin durumuna… Belki bu sefer uzmanlara da danışırlar ve aşı ile ikinci/üçüncü dalgalar arasındaki yarışı kimin kazanacağını, ne zaman sonuçlanacağını falan sorarlar… Bakılır ve bulaş sönümlenmiş, aşı yola çıkmışsa ne ala…
Amma… Görünüş bugünkü gibiyse, Corona kasıp kavurmaya devam ediyorsa, işte o zaman Kulüpler Birliği’nin de rızasıyla sezonun ikinci yarısı itibarıyla “hükmen mağlubiyet” kuralı gelebilir.
Aslında biraz ayıp olur ama “mücbir sebep” var canım!..
Yani futbolumuz ruhunu teslim etmesin, kulüpler müflis esnafa dönmesin, Bein pılısını pırtısını toplayıp tüymesin diye “kısa çöp çekeni” feda etmek meselesi.
Lakin ondan önce bir ihtimal daha var… Vahim ötesi
Öyle bir Aralık ayı yaşanır ve yeni yıla da öyle bir taşar ki, o kadar çok maç “aslında var olmayan tarihlere” ertelenir ki, ligin ikinci yarısı yerine, o güne kadar ertelenmiş maçlar futbolcuların sağlığına kavuşma sırasına göre oynanır, ardından şampiyon ilan edilip perde kapanır.
Olmayacak şey değil.
İşte benim ta sezon başında Fenerbahçe’ye yaptığım, Fenerbahçe’nin Kadıköy’de Konyaspor’a yenilmesiyle bir kulağından girip ötekinden çıktığını anladığım uyarı ve “ilk haftadan lider olmazsa tüm transferleri yanlış yatırım, en umutlu sezonu en büyük hayal kırıklığı haline gelebilir” hatırlatması bu yüzdendi.
Selden kütük kapmaya çalış” diyen yoktu Fenerbahçe’ye…
Küresel salgının ülkemizdeki izdüşümünü ölçüp biçerek, Süper Lig’e ilişkin yol haritalarına -belki sıra dışı ama- gerçekleşirse tek belirleyici olacak parametreyi katmaları ve hesaplarını ona göre yapmaları için bir öneriydi sadece.
Uyarım başta Fenerbahçe’ye idi, çünkü transfer şampiyonu da oydu, sezonun en iddialısı da…
Neyse…
Artık mesele dayak kesin de- nereden nasıl yumruk yiyeceğimizi bilmeden Corona ile giriştiğimiz kavgada gonk çalana kadar ayakta durabilmek; bu raundu kazanmak değil.
Açılan kaşımıza buz basabiliriz, sarılıp saydırabilir biraz toparlanmaya çalışabiliriz. İplere dayanıp kapanmak, kaçak oynayıp zaman kazanmak, hepsi hakkımız.
Yaptıklarımız da bunlar zaten.
Maç ertelemek, hükmen yenilgiyi seçeneklere katmak, yere düşüp de kalmazsak ne olur diye hesap yapmak gibi.
Gonk çalar, biraz nefeslenir, aşı da yetişirse icabına bakarız Covit’in. Aksi halde kaybederiz maçı.
O yüzden “erteleme” ile başladıysak, en azından yarım sezon sürdürmek zorundayız. Şubat başı bugünden iyi değilse “hükmen yenilgi” ile zaman kazanmaya çalışmak mecburiyetindeyiz. Hiç biri kurtarmazsa kupayı o günün en iyisine verip yeni sayfa açmaktan başka çaremiz yok.
Birbirimizi yemeye de gerek yok.
Sıra dışı, aykırı, kötü olan, ne yapacağı belli olmayan biz değiliz; corona.
Ne yazık ki, şimdi tokmak onda.