Arda hafta başında İstanbul’daydı... Lüks bir mekanın VİP bölümünü kapattı ve sevgilisiyle, dostlarıyla yemek yedi.
Afiyet olsun ama...
Galatasaray’da oynarken cep sinemasının biletlerini ödeyip nişanlısıyla film izledi diye görgüsüzlük ve şımarıklık parantezinde pata küte giriştiğimiz, kıyasıya eleştirdiğimiz Arda için tek olumsuz cümle duydunuz mu lüks mekanın lüks bölümünü kapattı diye?
Artık döviz kazandığı ve misak-ı milli sınırlarında her harcamasıyla ekonomiye katkı yaptığı için değil herhalde...
Açık söyleyelim... İşinin ehli bir futbolcu olarak bol para kazanan Arda’nın ufak tefek keyfi harcamalarını görmezden gelmeyi, biraz ayrıcalık istemesini hoş karşılamayı, eleştiriyi mesleki çıtada tutup mahalle düzeyine indirmemeyi bile yabancılar öğretti bize.
En azından öğrenebilenlerimize!
Buradayken hep bizim “haşarı ufaklığımızdı” Arda.
Yetenekli falan ama biz onun bacak kadar halini bilirdik. İşine karışabilir, sevgilisini eleştirebilir, azarlayabilirdik.
Burada kalsaydı, aynen devam edecektik.
İyi ki böyleydik ve Arda kapağı yurtdışına attı.
Çalıştı başardı.
Avrupa’dan ne kadar onay aldığı ortada.
Törenlerle Dünya’nın en iyi takımında...
Bu sefer de “aşağılık duygumuz” 180 derece tersine sarkaçlandı...
Barcelona kainatın merkezi, Arda kainat liderlerinden bir tanesi sanki!
Neredeeen nereye!..
“Altıntepsi’den Barcelona’ya” türünden ne demek istediğini bir türlü anlayamadığım öyküler çiziktiriyoruz durmadan.
Ne yani; Messi Monaco Sarayı’ndan mı geldi?
Basın toplantısında “Barcelona maçında top toplayıcıydın, Barcelona’nın yıldızı oldun” gibi arabesk tespitler...
Ne olacak; 12 yaşında locasında mı oturacaktı.
“Aman ne özel bir yükseliş öyküsü”ne getirmeye çalışıyorlar, peri masalına çevirmek istiyorlarsa veya “ne oldum deme” diye kulağını bükmeye niyetleniyorlarsa hiç uğraşmasınlar.
Arda doğal yeteneklerini çalışmayla pekiştirip pozitif kişiliği ile engelleri ortadan kaldırmış ve mesleğinde zirve yapmıştır; o kadar.
Dünya vatandaşı klasmanına yükselmiştir; eleştirilerimize veya övgülerimize ihtiyacı yoktur.
İftihar ederiz tabi.
Ama daha önemlisi, Dünya çapında şöhretli vatandaşlarımıza alışabilmemiz yolunda büyük bir katkı daha yapmış olması.
“İcat çıkarmayıp oturan” toplumumuzda ender görülen “uluslararası kariyer zirvesine” çıkanlardan biri olarak, hepimize “ben onun cemaziyelevvelini bilirim” kompleksinin zavallı saçmalığını öğretmesi.
Henüz gücüne kavuşmadan ezmeye çalıştığımız kendi insanlarımızı, büyük güçlere sahip olduğunda övmeye ve ona yaranmaya çalışırken saçmaladığımızın, onun gücünden toplumsal yarar çıkarmayı bile beceremediğimizin son kanıtı.
Sağolasın Arda.
Belli ki, bize senden çok lazım.