Fenerbahçe takımı o kadar umarsız durumda ki, -günahı boyunlarına- teknik ve idari karar vericiler Arda’yı cambaza çevirip kulübün/takımın üzerine dikilmiş kızgın gözlerin yönünü değiştirmeye çalışıyor sanki. Futbol cambazı ya; “bakın Arda’ya”!..
On yedi yaşına Prag’da rakip ceza alanını allak bullak edip golün mumunu üfleyerek giren, henüz on altısını bitirmeden Fenerbahçe gibi dev bir camiaya sezonun tek tesellisini veren Arda Güler’i seneye; Cumhuriyet’in yüzüncü yılında hayal etmek bile heyecanlandırıyor insanı.
Hele daha sonra…
Fenerbahçe’yi zengin et, Milli Takım’da on numarayı mülk edin, Avrupa’nın en büyüklerinden takım beğen Arda!
Zaman içinde o ve sol ayak bileği, çok güzel hayaller kurdurup çok hayalleri güzel eyleyecek besbelli.
Lakin “Fenerbahçe aracına” çok kötü bir durakta bindi çocuk.
Yetenek tamam da… Halef-selef başkanların 4x4 hayal kırıklığında yoldan çıkıp batağa sürüklenen ve taraflı tarafsız herkesin içini ezen arızalı bir Fenerbahçe’de şimdi.
Sahi, sezonun geri kalanında ne için sahaya çıkacak Arda’lı Fenerbahçe?
Futbol oynayıp gözlerin pasını silmek için mi?
Güldürmeyin insanı. Bu takımın oyuna koyabilecek organizasyonu, futbol aklı, aldığı paranın hakkını veren futbolcuları olsa, çoktan yapardı; bu hallere düşmezdi.
Eğrisi doğrusuna denk geldi, kalan haftalarda bakılacak bir tek Arda var şimdi.
Çünkü kendisinin elli katı, yüz katı para alan kalabalık kartvizitli kalantor topçuların yapamadığını yapıyor. Dezavantaj gibi görünen nahif bedenini, dolmamış kaslarını aklı ile telafi edip formunun zirvesinde olması gereken nice adamı ipe diziyor.
Sadece rakipleri değil, kendi takım ağabeylerini bile…
Hem iyi hem kötü… Keşke kaliteli bir takımın ışıldayan genci olarak daha sade bir unvanla sahne alsaydı. Keşke büyük şöhretlerin büyük klasları arasında biraz flu kalsaydı yetenekleri.
Ama olmadı… Dört yıldır şantiye hali süren Fenerbahçe’nin molozlarla dolu dikdörtgeninde cumhuriyet altını gibi parlayınca, işin raconuna, futbolun kimyasına, dengesine, ekonomisine, her şeyine aykırı bir durum çıktı ortaya.
Aynı işi yapan insanlar daha iyi yapana imrenir. Daha iyi yapanın hepsini birden başarılı kılma şansı yoksa ki, futbol bireysel değil takım oyunudur ve sıra dışı bir yeteneğin bile on kişiyi taşıma imkanı yoktur; kıskanır insanlar. Bir de yarı yaşında çocuksa…
En kestirme yol, iyi olanı kendi düzeylerine yaklaştırmaktır.
Telkinle mi olur, pas vermekten sakınarak mı, dedikoduyla mı, ezerek mi ama bir şekilde bir dozda mutlaka olur. Hele Fenerbahçe gibi bunalımı yüzüne, dizine, beline vuranların takımında mutlaka…
Olmaz mı?.. Herkes sağlam karakterli midir Fenerbahçe’de?.. O halde, sahada dökülenlerin kulüp ödemelerini geri çevirerek bavulunu alıp mahcup bir şekilde ortadan kaybolmaları gerekirdi. Siz gördünüz mü öyle bir Fenerbahçeli?
Yahu, tercihleri yıkıma sebep olmuş, para almayıp üste para veren fahri Fenerbahçeliler bile koltuklarına sımsıkı yapışmışlar bırakmıyorlar; gümbür gümbür para kazanandan ne beklenir süreci uzatmak dışında? Taş koyan Arda ise bulunur çaresi!
Bitmedi… Fenerbahçe takımı o kadar umarsız durumda ki, -günahı boyunlarına- teknik ve idari karar vericiler Arda’yı cambaza çevirip kulübün/takımın üzerine dikilmiş kızgın gözlerin yönünü değiştirmeye çalışıyor sanki.
Futbol cambazı ya; “bakın Arda’ya”!..
Elbette Arda bakılası bir futbol değeri. Elbette onu izlemek keyif verecek insanlara. Lakin, ortada seyredilecek başka hiçbir şey yoksa, Arda’yı konuşmak, Arda’yı yazmak bir zorunluluk haline geliyor.
Bu da Arda için ergen yaşta aşırı şöhretle birlikte gelen bir sürü sosyal, psikolojik baskı tehlikesi taşıyor. Bir adım ötesi kariyere odaklanma zorluğu, düşüş ve yok olma… Nice genç yetenek gördük ki, kimi futbolunda ve kariyerinde hızla küme düşerek gaibe karıştı, kimi gazeteciye saldırıp hastanede silah sıktı, kimi sahadan kelle kesme işareti yolladı basın tribününe.
Arda’ya olmaz mı?..
Umarım. Şimdilik onun sadece sahada süper olduğunu biliyoruz. İç dünyası, huyu, suyu, asabı kendi mahremi.
Zaten şöhret öyle bir şeydir ki, sahip olanı eleştirmek için pek hata yapmasına bile gerek yoktur.
Gözünün üzerindeki kaş yeter!
Yani, orta vadede “Arda’yı eleştirmek” doğal ve bazılarımız için “mecburi” bir spor olacak. Bugün övgüler ne kadar yoğunsa, zaman o kadar kısalacak.
Peki, kim önleyebilir Arda’yı bekleyen bunca potansiyel tehlikeyi?
Fenerbahçe değil mi?
Bırakın lütfen!.. Avrupa’daki, Kupa’daki, sahadaki ve puan cetvelindeki hali biraz olsun perdelensin diye Arda’yı odağa yerleştiren Fenerbahçe’nin ta kendisi. Teknik ve idari yetkililer kasten yapmıyorlarsa bile Fenerbahçe’nin ayarını o kadar bozmuşlar, medyasını iyi bir habere o kadar aç hale getirmişler ki, genç yeteneğin hasar almasından korkuyor insan.
Dokunmayın Arda’ya sadece “futbol cambazı” kalsın.