Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sürmene ile Araklı arasındaki viyadükte Fenerbahçe’ye kurşunlu, gazetecilere küfürlü saldırı üzerinden altı gün geçti; ne cinayete ne de hakarete teşebbüsün “sanıkları” ortaya çıktı...
Biri aranıyor, diğeri görmezden geliniyor!
Evet... Viyadükteki menfur saldırı ardından sazı ele alan Emre ve Volkan, o sırada görev yapan basın mensuplarına “haysiyetsiz, şerefsiz, Allah belanızı versin” diye dalmıştı ama ortada çok ciddi bir travma vardı ve yaşadıkları şokla ağızlarından kaçmış olmalıydı dedik; bekledik...
“Yav, kusura bakmayın” falan gibi bir cümle umduk.
Çünkü mantık ve etik, olayla zerre kadar alakası olmayan basın emekçilerinin silahlı cinayet teşebbüsüne sevineceği, saldırının hesabını vereceği gibi saçmalıkları kabul edemezdi... Emre, Volkan gibi zeki ve çevik milli futbolcularımız mutlaka hatalarının farkına varırlardı.
Belli ki, ölçüp biçmişler “iyi yaptık” demişler. Ne bir düzeltme ne de özür...
Yapacak bir şey yok. Biz kınıyoruz da... Fenerbahçe ne yapacak bakalım!
Yanlış anlamayın... Basın mensuplarının onurlarını korumak için cici futbolcularının burnundan kıl bile almazlar; biliyoruz. Lakin bu iki sinir küpünün bir de Fenerbahçe’ye verdiği zarar var. Onu soruyoruz!
Bakınız. Her şeyden önce Fenerbahçe’deki ikinci adam Mahmut Uslu ile Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal, medyaya saldırının vahametini anlatırken arkada dolanan futbolcuların Uslu ile Kartal’ın sarı basın kartlı muhataplarına hakaret cümleleri kurmaları, Fenerbahçe’nin hiyerarşisini cacık yapar. Fenerbahçe Genel Sekreteri’nin ve Hoca’nın karizmasını paspasa çevirir.
Takım ruhu nedir?
Tüm takımın atlattığı büyük badireyi evirip çevirip kişisel kinlerine kaldıraç yapan ve en başta diğer arkadaşlarını utandıran tuz ruhu kadar keskin iki futbolcunun olduğu yerde takım ruhundan bahsedilebilir mi?
Peki yetki ve sorumluluk paylaşımı?
Nitekim sayın Uslu’nun futbolcularına dehşetle baktığını karambola getirmek için acil cümleler kurmaya çalıştığını bantlarda izledim ben.
Bir tane takım arkadaşı onaylamaz mı bağırıp çağıran Emre ile Volkan’ı... Kimse bu saçmalığa katılmadı takımdan.
Aslında Fenerbahçe feci bir saldırıya uğramış ve şans eseri hayatta kalmışsa, futbolcuların yaşadığı kabusu dile getirecek, bu berbat atmosferin düzelmesi için futbolcular adına görüş belirtecek, kamuoyu yaratacak olanlar, Emre ile Volkan...
Nasıl olacak bundan sonra?
Basın toplantısı yapıp “Saygıdeğer haysiyetsizler, muhterem şerefsizler, çağrımıza kulak verip buraya teşrif ettiğiniz için hepinizin Allah belanızı versin” diye mi başlayacaklar?
Bizleri bir yana bırakın...
Kulüp ve takımın önüne geçen hiddetleri/egoları/kinleri yüzünden yöneticiden hocaya kadar her sorumluyu ıskartaya çıkaran, futbolcuların dertlerini anlatma yolunu tıkayan, en mağdur, en şefkat duyulacak anda bile Fenerbahçe’yi sevimsiz kılan bu iki adamın Fenerbahçe tarihindeki en büyük negatif kahramanlar olduğunu idrak edip bir şeyler yapmayacak mı Fenerbahçe?
Doğrusu Emre ve Volkan’a da yazık. Yarın futbolu bırakıp arkalarındaki marjinal destek çekilince dımdızlak ve yapayalnız kalacaklar bu memlekette, merak etmeyin onları yine biz kollayacağız yine.