Taraftarları, motivasyonu milliyetçilikte arayıp İstanbul için saçma sapan hayaller kuran AEK Larnaka’ya Kadıköy’ü dar eden, baskı ve pozisyonlarla sersemleştiren Fenerbahçe, hem grup liderliğine adaylığını perçinledi hem de Güney Kıbrıs fanatiklerine asil bir selam çaktı.
Bir maça ne kadar misyon yüklerseniz, kaybettiğinizde o kadar üzülürsünüz oysa… Alınma komşu, bu sadece işti!
Grubun en zayıf halkası olarak değerlendirilirken Rennes’e 94 dakika direnen, Dinamo Kiev’i deplasmanda deviren AEK Larnaka, Kadıköy’deki maça da “zayıf halka” kostümüyle çıktı.
Geride kurduğu kalabalık savunma ile Fenerbahçe’yi pek alışık olmadığı set oyununa zorlayan rakip, yediği gole kadar maçın tek kale oynanmasına izin verdi ama ceza alanına yapılan tüm ortalarda topa ilk dokunan olunca, olağanüstü oynayan kalecisi Piric 45 dakikada 4, 90 dakikada 8 gol kurtarınca Fenerbahçe’nin güzel futbolu hak ettiği farkı yapamadı.
Oysa Jesus’un son derbiden 8 farklı futbolcuyla kurduğu takımdaki herkes görevinde eksiksizdi. Topsuz bile peşine iki rakip takan ikinci yarıda müthiş çalımlardan sonra direğe takılan Emre Mor çok iyi idi. Batshuayi bitiriciydi. Rossi zorlayıcı ve çalışkandı. İsmail hocasının güvenini boşa çıkarmadı. Crespo takımın lideri olma yolunda yürüyordu ve sanki sahada iki tane Crespo vardı. Bu kez dörtlü kurulan savunma ise hücumda iki stoper kaldığında İsmail’in desteğiyle güven vericiydi. Mutlaka eleştirmek gerekirse Alioski’nin fazladan geri pasları hız kesiciydi o kadar.
Fenerbahçe’nin golünde Rossi’nin şık pasını net bir vuruşla ağlara yollayan Batshuayi’nin pozisyonu rakibin ilk kez eksik yakalandığı andı.
Golden sonra kaybedecek bir şeyi kalmayan Larnaka, öne az gidip geride geçit bırakmama taktiğini değiştirdi ve savunmasından ödün verip Fenerbahçe kalesini zorlamaya çalıştı ama bu kez de savunmasını öne yaslayan Fenerbahçe’nin ofsayt tuzağından kurtulamadı.
Maçın İngiliz hakemi, İngiliz kumaşı gibiydi bu arada. 12. dakikada Faranj’ın ceza yayı üzerindeki artistik düşmesini sarı kartla cezalandırıp otoriteyi baştan yarattı.
Maçın ikinci yarısında mağlup durumdaki AEK Larnaka savunmak yerine oynamaya çalışınca blokların arasını genişletince, kontratak arayınca tam da Fenerbahçe’nin istediği kıvama geldi.
Rakip ceza yayı üzerinde üçgenler kurup müthiş bir baskı kuran Fenerbahçe, artık Larnaka yarı alanında değil ceza sahasında oynadı. Ve önde oynarken kontratak da yedi tabi.
Jesus 70’den sonra Emre, Osayi, Lincoln’ü çıkarıp yerlerine Ferdi, İrfan Can ve Valencia’yı sokup uzaktan/yakından gol ayaklarını arttırdı. Sistem aynı kaldı.
İkinci gol tam anlamıyla Fenerbahçe’nin AEK Larnaka ceza alanında yaptığı baskının ödülüydü ve serbest vuruştan gelen ortaya en son dokunup kendi kalesine gönderen rakipti.
Normal sürenin bitmesine 4 dakika kala Serdar Aziz ile birlikte oyuna giren Arda bir dakika geçmeden şık gol denemesiyle alkışlayan tribünlere yanıt verdi sanki. Çok özel bir ilişki var Arda ile tribün arasında.
Fenerbahçe için güzel bir geceydi.