Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hırvatistan maçı arifesinde yazıma “İdeali gollü beraberlik” başlığı atmıştım. Ve galibiyetten bile iyi olacağını gerekçeleriyle anlatmıştım.
İdeal gerçekleşti…
Hatta katmerlisi... Guruptaki diğer maçlar da berabere bitti.
“Milli Futbol Gündemi”eleştirinin şehvetinden kurtulabilse, bugün Terim’in futbol zekasını, oyuna müdahale yeteneğini yüceltip futbolcularımızı kutluyorduk- ki, fazlasıyla hak ettiler.
Lakin, tartıştığımız, “kadro dışı eski yıldızların istikbali”!..
“Sen büyüksün Terim; affedersin”!..
“Yok yok; önce onlar özür dilesin”!..
Her şeyden önce Hırvatistan’da son nefesine kadar oynayan şu gençlere ayıp.

Haberin Devamı

Bir kere adını koyalım... Hırvatistan beraberliğinden sonra devir, “af” devri değil “özür” devridir Milli Takım’da.
“Ben ettim sen etme” devri.
Çünkü Fatih Terim, Dünya Kupası elemelerine “yıldızsız bir gece karanlığında” başlama riskini almış ve başarmıştır.
Az buz iş değildir yaptığı...
Avrupa’nın en iyi takımlarından biri karşısında ezilip rezil olmak da vardı.
Mağlubiyet ihtimalini yüksek görenler çoktan başlamıştı zaten Kurban Bayramı için aldıkları kıyma makinalarını çalıştırmaya.
Tırsmayı bırakın, hayatını değilse de kariyerini hiçe sayıp, yedi yıldız ve arkalarındaki sayılamayacak kadar kalabalığın üzerine yürüdü Terim.
Ve hepsinin hakkından geldi.
Eleştiriye erken başlayan, ne olur ne olmaz diye pusuya yatan, ara bulmaya çalışan tüm kalem ve mikrofon sahiplerini ters köşeye yatırdığı gibi kendini “olmazsam olmaz” sanan Ay-Yıldız “tekaütlerine” boy ölçüsü verdi; hiçbir futbol şöhretinin dibe değemeyeceği kadar derin bir hoca olduğunu gösterdi.
Kadro dışı bıraktığı futbolculara ise yapmaları gerekeni ve adresi söylemişti önceden:
“Özür dileme mercii ben değilim, onlar Türk Halkı’na yanlış yaptı”!

İlk defa futbolcularını halkın önüne atmıştı Terim; sinir katsayısını varın siz hesap edin...
Halktan özür dileme cümlesinin, çok küçük bir acil giriş dışında “ben varken formayı rüyanızda görürsünüz”den farkı yoktu.
O giriş yeri, kamuoyuna açık özürdü.
Ondan sonra devreye girebilirdi af ihtimali.
Eleştiriye erken başlayan, ne olur ne olmaz diye pusuya yatan, ara bulmaya çalışan tüm kalem ve mikrofon sahipleri, şimdi sadece Milli Takım’ın bekasını düşünen iyi çocuklar olarak “Hırvatistan beraberliği güzel ama bu takım Dünya Kupası’na gidemez veya Dünya Kupası’nda iş yapamaz” gerekçesi ile Terim’e “af” baskısı yapacaklarına, kadro dışı kalanlara “özür baskısı” yapmalıdır.

Haberin Devamı

Durum çok açıktır çünkü...
Fransa’da ne olmuşsa olmuş, futbolumuzun yıldızları Terim’in tepesini attırmış, o da gençlerden kurduğu takımla onları hiç aratmayacak futbola ulaşmıştır.
Yani, kadro dışı yıldızların şu milli takıma katkısı “sıfır” (hatta negatif) gençlerin ve teknik direktörün katkısı “artı yüzdür”.
Kendini, davranışını ve yaptıklarını düzeltmesi gereken Terim değil onlardır.

Yine de Fatih Terim, özür yerine af için kamuoyu baskısı durmazsa önlemini almıştır!
Nasıl mı?
Kamuoyu önünde “Döndüğümde Galatasaray ile ilgileneceğim” diyerek...
Demek istediği; “Hata yaptılar, takımdan çıkardım. Özür gelirse bakarız. Gelmez de baskı ve dedikodu durmazsa ben giderim onlar milli takımda oynar”. “Baskı unsuru” olmak medyanın ve kamunun en doğal hakkıdır. Lakin kime, nasıl yapılacağını hakkıyla saptamak, testiyi kıranla su taşıyanı ayırmak gerekir.
Testiyi kıranlar kadro dışı kalanlar, yüreğimize su serpen ise Terim ve gençlerdir.