Fenerbahçe bir gün önce Adalet Sarayı’nda sırtındaki dokuz yıllık “şike” kamburundan beraat etti, ertesi gün Kadıköy’deki kendi sarayında futboldan “hüküm” giydi.
Cezası ne mi?
Artık, futbola ihanet etmenin, iyi futbolcuları kötü kullanmanın cezası her neyse o…
Üstelik ilk vukuatı da değil bu.
Kadıköy’deki hezimetten önce rivayet oydu ki, Konyaspor en iyi yaptığı işi yaparak kapanacak, topu Fenerbahçe’ye verecek, fırsat bulursa kontrataklarla şansını deneyecek.
Fenerbahçe tek kale oynayacak… Galibiyet cepte de… İlk gol erken gelirse averajını düzeltecek Allah izin verirse!
Ne gezer!.. Görece Fenerbahçe’nin iyi olduğu ilk yarıda bile Konyaspor’un topla oynama oranı Fenerbahçe’den fazlaydı mesela. Şut sayısı fazlaydı. Konuk takım daha iyi mücadele ediyor, oyun disiplininden bir an bile uzaklaşmıyor, Fenerbahçe’nin ciğerini bilen Hocasının planlarını uyguluyordu.
İkinci yarı ise sıra galibiyete gelmişti Konyaspor için. Fenerbahçe’nin tersine İsmail Kartal da dahil herkes gereğini yaptı.
Fenerbahçe ise ne tempo yapabildi doksan dakika ne kaliteli bir futbol sergileyebildi. Bir tek kenar ortaları vardı ev sahibinin ki, yüzde doksanı Caner’dendi. Caner savunmacı değil hücumcu resmen; Fenerbahçe’nin yediği iki golde de o vardı. Birinde üstünden kafa pasına baktı, ikincisinde ofsaydı bozdu.
Aslında tercih değil mecburiyetti Caner’in ortaları… Arkayı boş bırakmaktan korkan Fenerbahçe, önde çoğalıp baskı yapamıyor, merkezden gol bölgelerine girmesi zor değil imkansız hale geliyordu.
Ozan’la uzaktan şut denese de sonuç alamayınca ve arkaya adam kaçıramayınca kenar ortalarına mahkum kaldı.
Takım derindi ama taktik sığdı Fenerbahçe’de.
Galibiyet stratejisini sadece ileri çıkan kenar beklerin ortalarına bağlayan bir takımın rakip ceza alanında kalabalık olması gerekmez miydi? Samatta’nın yanına Pelkas’ın girmesi orta sahadan iki adamın dönen topları kovalaması ve hücum tazelemesi şart değil miydi?
Bir on dakika boyunca topu Konyaspor’a bırakarak üzerine gelmesini bekledi ama Konyaspor o tuzağa düşmedi. Bildiği oyunu tavizsiz oynamaya devam etti.
Fenerbahçe ise “pozisyona girme sorunlu iyi adamların kötü bileşkesi” bir futbol içindeydi.
İlk devrenin en net pozisyonu da Konyaspor’undu zaten… Ozan’ın hatalı pasından dönen top bir anda Milosevic ile kaleci Altay’ı karşı karşıya bıraktı. Savunma ilk alarmını bu pozisyonda çaldı, lakin kulübeden duyan olmadı.
Fenerbahçe ilk devreyi Pelkas’ın VAR’dan dönen şahane golü ile kapattı. Çünkü pozisyonun başlangıcında Valencia topa sahip olurken elini değil ama pazısını kullanmıştı.
İkinci yarı artık Erol Bulut klasiği haline gelen “hücum gücü yükseltilmiş Fenerbahçe” kurgusuna dönüş hamleleri ile başladı. Durgun Thiam’ın yerine Perotti ümidi, forvet arkası Pelkas yerine forvetin ta kendisi Cisse…
İyi de… Sonuç alamamanın tek nedeni sahadakiler miydi?
Bu maçı da kaybederse topun ağzına gelecek Konya teknik direktörü İsmail Kartal’ın yanıtı ise Oğuz’u çıkarıp belki de Konya’nın en iyi adamı Sengelia’yı oyuna almaktı.
Değişikliklerden sonra hangi takımın üstünlüğü arttı?
Konyaspor… Çünkü Erol Bulut “ezberden” hamle yapıyordu, İsmail Kartal “bir plan dahilinde”!.. Fenerbahçe gol atamıyorsa B planı olmamasındandı. Adamlar değişti plan aynı kaldı.
Onu da çözüverdi Konyaspor. Bas topa ver pası dağıt Fenerbahçeli futbolcuları.
İlk yarıda ezilmeyen Konyaspor, sürekli olmasa da Fenerbahçe’yi ezmeye başladı değişiklikten sonra… 67. Dakikada ezme eylemine resmiyet kazandırdı. Jevtoviç’in, yeni giren Sengelia’nin kafayla indirdiği topa öyle şık bir yarım volesi var ki, gol olmasa haksızlık olurdu resmen.
Son yirmi dakikaya Kadıköy’de Konyaspor’a 1-0 mağlup durumda giren Fenerbahçe’de üçüncü hamle Samatta-Ferdi değişikliği oldu.
Neden?
Konyaspor’da ise golü atan Jevtoviç yerine Alper girdi. Tabi bu da Kartal’ın kafasındaki plana dahildi.
77. Dakikada Fenerbahçe stoperlerinin istirahat anlarından birinde defans arkasına koşan Kravets’i ne kademeye girmeye çalışan Gökhan ne de Caner durdurabildi ve çıkıp çıkmama kararsızlığındaki Altay ikinci Konyaspor golünü yedi.
Artık ne konsantrasyon kaldı Fenerbahçe’de ne istek… Bu sezon da hayal kırıklıklarına eklenecekse şayet, Konyaspor maçı dönüm noktası olacaktır.