Seksen dakika on kişi oynayan Fenerbahçe ligin uzak ara en iyi futbolunu oynayan Trabzonspor’a kaybetmediyse ilk sebebi sezon boyu hasret kalınan bireysel özveri, ikincisi ise futbolcuları adeta arkadan iterek eksik 11’i tamamlayan tribündeki 12. Adamdır.
Yara sarma maçına bile yaralanarak başladı Fenerbahçe…
Koskoca Fenerbahçe’yi koca sezonda “saldım çayıra” bırakırsanız, hedefsiz dolanıp isteksiz oynamasına bile karışmazsanız, kendiniz düzeleceğine inanmaz kimseyi de inandıramazsanız, belki Mevla kayırır ama VAR kayırmaz… 17. dakika biterken pozisyona faul bile vermeyen hakemi çağırır ekran başına, kırmızıyı verdirir İrfan Can’a.
Bol keseden VAR cezasının sebebi belli:
Ne olacak yani?.. Şampiyon mu olacaktı Fenerbahçe?
Oysa topunun peşinde koşan İrfan Can’ı durdurmak için, son adımı altına bacağını yatıran bir Siopis vardı pozisyonda. Ve bastığını anladığı anda ayağını çekmeye çalışan bir İrfan Can. Tamam, İrfan’ın ayağı Siopis’in baldırı üzerinde kaldı saliseler boyu. Ortada bir “kaza” var ve zarar gören Siopis ama İrfan Can’ın kusuru “8’de kaç” acaba?
Kimse bana kural kitabını göstermesin; bir sarı yeterdi.
Aslında maça üstün başlayan Fenerbahçe’ydi. Trabzonspor önde basmak istese de Fenerbahçe o bloğu kolay geçiyor Szalai sol bekte, Osayi sağda kırk yıldır oynuyordu sanki. Slazai çok iyi bindirmeler yapıyor, Visca ileri çıkamıyordu. Nwakaeme, İrfan Can’lı Osayi kanadından geçemiyordu.
İrfan Can atılıp Fenerbahçe on kişi kalmanın şokunu yaşarken Nwakaeme, defanstan seken topu Fenerbahçe ağlarına gönderdikten sonra yeniden başa sardı ev sahibi.
Trabzonspor ise tam tersi. Fenerbahçe’den oyuncu atıldı Trabzonspor’un kimyası bozuldu sanki. Bakasetas oyundan düşüp sanki her iki takım da 10’ar kişi oynayınca, ilk yarının kalan dakikaları Fenerbahçe’nin gol arayışları ile sürdü gitti. Yine Szalai ve Osayi’nin müthiş futbolu, Mert Hakan’ın, Crespo’nun doğaçlamalarıyla rakip kaleyi ablukaya aldı ev sahibi.
İkinci yarı on kişi oynamanın semptomları ortaya çıkmaya başladı Fenerbahçe’de.
Abdulkadir Ömür’ün öne çıkması ile pas ve hücum takımı olarak kurgulanmış Trabzonspor önce dengeyi kurdu, sonra oyunu Fenerbahçe’nin elinden aldı yavaş yavaş. Ancak skoru arttırmak için agresif oyun yerine orta saha mücadelesine razı bir düzen aradı.
Sahadaki eylemi hızlandırmaya çalışan, dikine oynamaya uğraşan ise topa sahip olduğunda Fenerbahçe’ydi. Ama bir eksik büyük farktı böyle bir maçta ve bitiremediği atakların gol tehlikesi olarak dönmesi kaçınılmazdı. Kim olmasa 90 dakikada belki iki belki üç gol daha yerdi Fenerbahçe.
65’te Trabzonspor kötü oynayan santraforu Cornelius’un yerine Djaniny’yi aldı ki, ilk yarıda bile çıkarılabilirdi Cornelius… Fenerbahçe’de ise tribünler Arda’yı istese de Rossi ve Serdar Dursun çıktı, Pelkas ile Berisha girdi. Özellikle Pelkas çok istekli arzulu başladı.
Önde daha kalabalıktı Fenerbahçe artık. Ve Fenerbahçe maçın içinde ne zaman baskın bir süreç yaratsa, kaç kişi olduğuna bakmadan rakibinden çekinen bir Trabzonspor vardı. Takımın en gözü pek ve en çalışkan adamı Mert Hakan’ın kazanıp kullandığı serbest vuruşta Zajc’ın skoru 1-1 yapması bu yüzdendi.
Şahane oynayan Osayi yoruldukça sağdan Slazai dönemedikçe soldan hücum yiyen Fenerbahçe’nin hocası 85’de Mesut Özil’i bitmiş tükenmiş Mert Hakan’ın yerine sürerek tam anlamıyla “rest” çekti rakibine. Hemen üç oyuncu değiştiren rakip bu resti gördü. Ama maçın kazananı belli olmadı.
Eksik olan 11”i onaran 12. adamı geri kazanan Fenerbahçe hariç!..