Lige tutunmaya çalışan takımlara karşı oynamak zordur. Nasıl reaksiyon göstereceklerini, ne kadar agresif olacaklarını kestiremezsiniz.
Trabzonspor dün böyle rakibe, Erzurumspor’a konuk oldu. Güç maç olacağı belli idi. Kazandı ama hak etti. Özellikle ikinci yarıdaki mücadelesi takdire değerdi.
Bordo-mavili ekip kötü başladı maça. Şunun altını çizelim, geçen hafta taraftarın ıslıkladığı Yusuf’un yokluğu, sağın alternatifi Kamil’in sakatlığı, tüm kurguyu bozdu. Ünal Karaman’ın mevcutlar arasından formül üretme gayreti takımı zorladı. Erzurumspor, Obertan ile sol kanadını koridora çevirdi, karşısındaki Toure yetersiz kaldı.
Trabzonspor’un kopuk oynadığı ve hücuma çıkarken çok top kaybettiği bu bölümde, Erzurumspor’un skoru lehine çevirecek girişimlerinde son vuruş yetersizliği vardı. Ünal hocanın oyuncu tercihleri elbette sorgulanabilir. Bunca oyuncunun yokluğunda orta sahayı daha diri tutmak mümkün değil mi? Rakamları sevmem. 3-5-2 sistemi mevcut oyuncu kadrosu ile daha verimli olabilir. Ofansif yönünüz güçlü ama orta alanda ciddi sıkıntılarınız var. Karaman’ın bu alternatifi gözden geçirmesi gerekebilir.
Erzurumspor ikinci yarıda inisiyatifi ele aldığı yanılgısına düştü. Bu, tam da Trabzonspor’un düşündüğü oyun tarzı idi. Ekuban, Rodallega ve Nwakaeme ile boş alan bulduğunda tehlikeli olabilecek oyuncuları var. Birbirini iyi tanıyan ve hata affetmeyen bir hücum hattına sahipseniz kilidi açtakta zorlanmazsınız. O bölgedeki oyuncuların ayakları da kafaları da iyi çalışıyor. Böyle bir organizasyonda Nwakaeme affetmedi, noktayı koydu.
Kalan bölüm sıkıntılı geçse de, Trabzonspor üç puan için gerekli direnci göstermeyi bildi. Bu takım savunması adına değerli idi. Kaleci Uğurcan ve Hüseyin ayrı bir alkışı hak ettiler. Bu çocuklar her türlü övgüye layık. Nazar değmesin, kırk yıllık Trabzonsporlu gibiler.
Üç yıllık bir Avrupa hasreti var Karadeniz ekibinin. Son erdirmek için ciddi bir avantaja sahip artık. Maddi manevi anlamda ihtiyacı olan hedefe ulaşması zor değil. Yeter ki şu motivasyonunu yitirmesin ve sekiz hafta dik durmayı bilsin. Güzel günler uzak değil!