'Kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür!'
Lige şampiyonluk iddiası ile başlıyorsun, ancak küme düşme bölgesindeki takımlarla puan farkın sadece iki. Çaykur Rizespor deplasmanı öncesi Trabzonspor’un bu sezon yaşadığı krizi başka hangi istatistik bu denli gerçekçi açıklayabilirdi ki? Bu maçta da yenilseniz, rakibin gerisinde kalacaksınız. Korku filmi senaryosu gibi değil mi? O filmi izledi Trabzonspor camiası.
Düşünmek bile başkan ve teknik direktörünün tansiyonuna tavan yaptırmış, ilaçları yetersiz kalmıştır.
Futbolcular mı? Geçin efendim, hangisinin umrunda. Aldıkları paraya bakıyor çoğu. Kaçında formayı sahiplenme duygusu var merak ediyorum!
Geçen sezondan bu yana yazıp çiziyoruz. Bu takımın dirençli bir orta sahası ve oyunu yönlendirecek şefe ihtiyacı var diye. Yapılan onca transferden sonra ne değişti? Kocaman bir hiç. Futbolun temel prensibidir; önce takım savunması yapacaksın. En önemlisi ikinci bölgeyi güvende tutacaksın. Aksi takdirde savunma sıkıntılarına önlem alamaz, basit gollere boyun eğersin. Ve yüz milyon euroluk kadron ile acınacak durumlara düşersin.
Sözüm asla Şenol Güneş’e değil. O zaten bin pişmandır. Numaralar üzerinden lafı geveleyenleri dikkate almak yerine, daha hesaplı bütçelerle, isabetli transferler yapmak gerekirdi. Üzerine alınması gerekenler kusura bakmasın.
Trabzonspor adına maça dair söylenecek fazla şey yok. Çaykur Rizespor kötü gidişin ardından “dişine” göre rakip bulup hakkıyla mücadele etti ve tehlikeli bölgenin dışına çıktı. Taraftarı da “Trabzonspor kümeye” tezahüratı” ile geçmişe yönelik ironi yaptı.
23 yıldır Trabzonspor’u ligde ve yurt dışında izlerim. Hiç bu kadar çaresiz, kötü ve açmaz içinde görmedim. Dört büyük diye anılan bordo-mavili renkler, sezonun 11. maçı sonrası küme düşme hattına selam çaktı.
Kimse kusura bakmasın. Başkanı da, yöneticileri ve büyük bir istekle elini taşın altına koyan teknik direktörü de alınmasın.
Trabzonspor tarihinin en ciddi krizlerinden biriyle karşı karşıya. Hem saha sonuçları, hem geleceğe dönük futbolcu taahütleri ile (maddi yükümlülüklerle) güç bir sürecin eşiğinde.
Acaba diye sormadan edemiyorum; Abdullah Avcı’yı ilk haftanın ardından taraftar istedi diye göndermeyerek, Şenol Güneş gibi camianın efsanesi olmuş bir ismi bu denli yıpratmasa idiniz, daha mı isabetli olurdu?
Kafa karışıklığını sorgulamak, yakında gerçekleşecek Trabzonspor genel kurulunda delegelere düşer.
Durumu özetlemem gerekirse; tıpkı 20 yıl önce “tasarraflu olsun” diye gazetelere kelime başı ücretle verilen küçük ilanlarda olduğu gibi yazardım; “Kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür.”