Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şaşırdık mı? Hayır.
Zira, tehlike bağıra bağıra geliyorum diyordu.
Sonunda yumurta kapıya dayandı.
Galatasaray’a büyük ihtimalle Avrupa’dan men cezası geliyor.
Beşiktaş son üç yıldaki kemer sıkma politikasıyla paçayı kurtarmaya çalışıyor.
Fenerbahçe’nin sıkıntıları ve riski devam ediyor.
Trabzonspor’da başkan itiraf etti; “Büyük çöküş dönemindeyiz. UEFA kapısındayız.”
Süper Lig’de 18 kulübün sadece bankalara 2.5 milyar lira borcu var.
TFF Başkan Vekili Hüsnü Güreli aylar önce durumu şu çarpıcı cümle ile özetlemişti; “Dükkanı açtığınız andan itibaren kafadan zarardasınız. Brüt kâr bile yok.”
Bir işletmeniz var, her gün cepten yiyor, borcu borçla kapatmaya çalışıyor ve iflas noktasına geldiğiniz vakit “kurtarın beni” diye ağlıyorsunuz.
Durum Türk futbolunda da aynen böyle.

Haberin Devamı

Kurtar bizi!

Trabzonspor ve Galatasaray’ı ayrı tutuyoruz. İki yılda bir başkan ve yönetimlerin değiştiği kurumlarda, zaten ekonomik istikrardan söz edilemez. Bakınız iki kulübün mali tablolarına...
Beşiktaş yaklaşan tehlikeyi sezip önlemlerini almaya başladı. Şansı varsa, kıl payı kurtaracak. Fenerbahçe’de ise 1988 yılından beri Aziz Yıldırım görevde. En kurumsal kulüp gibi görünse de, onun da başı finansal-fair play ile dertte.
Gerisini siz düşünün.
Dahası, iki-üçü dışında, bırakın UEFA’yı, gerçekçi bir denetimde Türkiye Futbol Federasyonu mali kriterlerini bile geçecek kulüp yok.
Hâl böyle iken ne yapılacak? Hani başları sıkışınca ağladıkları devlet baba var ya, “bittik” denen noktada o uzatacak yardım elini!
Lakin bu defa durum farklı. Bıraksanız batacaklar. Müdahale etseniz şımaracaklar.
Kamu kurumu olsalar kayyum atar, işler yoluna girinceye kadar dizginleri elinize alırsınız.
Futbol kulübü öyle mi?
Öyle değilse bile, artık öyle olmalı.

Yasa son fırsat

2.5 yıldır konuşulan, ancak bir türlü hayata geçirilemeyen Kulüpler Yasası ve Süper Lig A.Ş. için final sahnesi yazılıyor.
Bu kez de vizyona girmez ise, vay Türk futbolunun hâline.
Yazılan reçete acı. Tedavi uzun süreli olacak ve sabır gerektirecek.
Yasayı hazırlayanlar, katkıda bulunanlar ve onay verecek olanlar son anda cayıp strateji değiştirmezse, tüm kulüpleri hizaya sokacak ağır yaptırımlar kaçınılmaz artık.
Nedir kulüpleri hizaya sokacak önlemler?
Başkan ve yöneticiler camialarını borçlandırdıkları her kuruşun hesabını verecekler.
Kulüplerin geleceğini kendi hırs ve ihtiraslarına göre dizayn edemeyecekler.
Bol keseden atıp, umut tacirliği yapamayacaklar.
100 liralık oyuncuyu bin liraya transfer edemeyecekler.
Ve sıkıştıklarında kaçıp gidemeyecekler.
Bunları biz söylemiyoruz. Hazırladıkları yasa öyle diyor!
Diyor da, bu ülkede yaptırımların adamına göre uygulandığı da, endişe duyulacak bir gerçek. Adil, tarafsız ve eşitlikçi bir denetim mekanizması kurup işletemediğiniz takdirde, istediğiniz yasayı çıkarın.
Belli ki 2016 ve takip eden birkaç yıl Türk futbolu için sancılı geçecek. Dolayısıyla ya bu deveyi güdec ek, ya bu diyardan gideceksiniz!

Haberin Devamı

Önce taraftarı ikna edin!

Haberin Devamı

Muharrem Usta başkanlığa talip olmadan önce kulübün içine düştüğü batağı tam olarak anlayabilseydi, bu işe soyunur muydu bilmiyoruz!
45 günde görüp yaşadıkları, söylemlerine yansımaya başladı bile.
Ekonomik ve sportif açıdan bitme noktasına gelmiş bir kulübü yönetmek, üstelik büyük hedeflere alışmış bir camiayı memnun etmeye çalışmak, bugünden yarına gösterilecek bir beceri değil.
Elinizde sihirli değnek olsa nafile. Bir yanda taraftar, öte tarafta medya baskısı. Peki ne yapmalı başkan ve yönetimi?
Usta, özü sözü bir insana benziyor. Borç yükünün ağırlığı ne kadar doğru bir tespit ise, Trabzonspor takımının kısa vadeli hedeflerinin de ekonomik gücüne bağlı olacağı o denli aşikâr.
Başkan 50. yılda şampiyonluk vaat etmişti. Nasıl bir çöküşün içinde olduklarını anladıktan sonra arkasında durur mu, merak edilen bir soru.
Bu süreçte en net mesajın verilmesi gereken kitle, taraftar. Çünkü taraftar hangi başkanın, hangi yöneticinin kulübü batma noktasına getirdiğine bakmaz.
Taraftar sahada sportif başarı bekler. Takım Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı yensin ister. Yarışmacı ve başarılı takımı düşler.
Tüm bunlar, sorunlarından arınmış, mali tabloları düzelmiş, alt yapısı güçlenmiş, kalıcı kaynak üretmiş, camiası ile barışmış kulüplerin yapabileceği işler.
Trabzonspor taraftarı acı gerçeği kabullenmeli.
Kulüp tarihinin en zorlu döneminin yaşandığını üzülerek de olsa içine sindirmeli.
Usta ve ekibinin bizce ilk yapması gereken hamle, on milyonun üzerinde olduğu söylenen bordo-mavili taraftarı, başarının kısa vadede gelmeyeceğine ikna etmek!
Realiteyi her fırsatta dillendirmek.
Yeni başkan ve yönetim Trabzonspor için şans olarak görülüyorsa, kulübün ayağa kalkabilmesi için sabır ve anlayış şart.

Pro-fesyonel hakem!

Hakemlerin bu sezonki performansı eleştirilirken, oklar profesyonel hakemliği hedef alıyor.
Haksız da değiller. Profesyonel hakem çok para kazanır, üst düzeydir, hatasız olması beklenir.
Kazın ayağının öyle olmadığı görüldü. Eğer sıkıntı yukarıdaki dokuz hakem ile klasmandaki diğerleri arasında yaşanan “kıskançlıktan” kaynaklanıyorsa...
Bakın ne söylüyor TFF Başkanı verdiği söyleşide;
“Profesyonel hakemler başarılı olmak zorunda. Başarılı olamazlarsa sözleşmeleri feshedilecek.”
Gelecek sezon Süper Lig’de hakem sayısı 22’ye düşecek, tümü profesyonel olacak deniyor ya.
Açık söyleyeyim umutlu değilim! Mevcutların durumu bile tartışmaya açılır, yarı profesyonellik seçeneği gündeme gelirse kimse şaşırma sın!